Danıştay 12. Daire, Esas No: 2021/185, Karar No: 2021/328
Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2021/185 E. , 2021/328 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/185
Karar No : 2021/328
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … İşleri Başkanlığı/ …
VEKİLLERİ : I. Hukuk Müşaviri …
Hukuk Müşaviri …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayıl kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Rize İli, Çamlıhemşin İlçesi, …Köyü Camii’nde İmam-Hatip olarak görev yapan davacının, hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (d) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; disiplin soruşturması öncesinde düzenlenen tutanakların, Çamlıhemşin İlçe Müftüsü … tarafından imzalanmış olmasına rağmen aynı kişinin muhakkik olarak görevlendirilmesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 129. maddesi gereğince davacının sahip olduğu hakların (soruşturma evrakını inceleme, tanık dinletme, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkı) savunma istem yazısında hatırlatılmaması konuları birlikte değerlendirildiğinde, objektif ve tarafsız olmayan soruşturmacı tarafından düzenlenen soruşturma raporu esas alınarak ve 657 sayılı Kanun’un 129. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hakların davacıya hatırlatılmaması nedeniyle savunma hakkı kısıtlanarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının yazılı olarak savunmasını verdiği, evrak inceleme, tanık dinletme, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkını kullanmak isteseydi kendisine bu imkanın tanınacağı, fakat davacının böyle bir talebinin bulunmadığı, mevzuatımızda bir memurun devamsızlığını tespit eden amirin aynı memur hakkında ve aynı konuda soruşturma yapamayacağına dair bir düzenlemenin bulunmadığı, görevine gelmediği hususunun davacı tarafından kabul edildiği belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Rize İli, Çamlıhemşin İlçesi, … Köyü Camii’nde İmam-Hatip olarak görev yapan davacı hakkında …Köy Muhtarı tarafından, “görev yaptığı yerde ikamet etmediği, sadece cuma günleri görev yaptığı, haftanın diğer günlerinde göreve gelmediği” nedeniyle 17/05/2014 ve 21/05/2014 tarihlerinde yapılan şikayetlerin soruşturulması amacıyla 21/05/2014 tarihinde Çamlıhemşin İlçe Müftüsü … muhakkik olarak görevlendirilmiştir.
Soruşturmada tanık olarak ifadesine başvurulan kişilerce davacının görevini aksattığına ilişkin beyanlarda bulunulduğu, ayrıca ifadesi alınan davacı tarafından da bu husus doğrulanarak, görev yaptığı yerde cuma namazı haricinde cemaatin bulunmadığı, kalacak yerinin bulunmadığı, sadece cuma namazlarına gittiği, Ramazan ayında ise sadece teravih namazı ile cuma namazı için muhtarın ve cemaatin bilgisi dahilinde ilçede kaldığı, … İlahiyat Fakültesi’nde eğitim gördüğü, izni olduğu zaman izin aldığı aksi durumda izin almadığı beyan edilmiştir.
Davacı hakkında düzenlenen soruşturma raporunda da özetle; davacının Cuma günleri görevde olduğu, diğer günler göreve gelmediğinin tespit edildiği, ayrıca davacı soruşturma devam ederken … tarihli ve … sayılı Kaymakamlık onayı ile Çamlıhemşin İlçe Müftülüğü’nde görevlendirilmesine rağmen, 11/08/2014, 12/08/2014, 13/08/2014, 14/08/2014, 28/08/2014, 02/09/2014 tarihli tutanaklarla mazeretsiz olarak görevine gelmediği tespit edildiğinden, bu husus da soruşturma raporuna eklenmek suretiyle, davacıya isnat edilen eylemlerin sübuta erdiğinden bahisle, davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (d) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması teklif edilmiştir. Muhakkik tarafından getirilen teklif doğrultusunda, davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemin tesis edilmesi üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. Maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (d) alt bendinde, “Özürsüz olarak (…) bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek” fiili Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fill ve haller arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.
Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar mevzuatta belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Buna göre, disiplin cezası verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra belli süreler içinde ilgili memur hakkında tarafsız bir soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması açılması, söz konusu soruşturmada memurun lehine ve aleyhine olan tüm delillerin toplanarak ekleriyle birlikte bir soruşturma raporunun oluşturulması ve bu şekilde memurun hangi fiili, nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde işlediğinin somut, hukuken kabul edilebilir delillerle şüpheye yer vermeyecek açıklıkta ortaya konularak yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından bir disiplin cezası verilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak soruşturma yapılması zorunlu olduğu gibi soruşturmanın belirli usuller çerçevesinde yapılması da isnada maruz kalanların hukuki güvencesidir. Soruşturma emri verilmesi; bağımsız ve üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, olayla ilgili tanık ve soruşturulanın ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başkaca delillerin araştırılması, soruşturma sonucunda bir rapor hazırlanması ve bu raporda; olayın değerlendirilmesi, soruşturmacının kanaat ve teklifini belirtmesi ve raporun ilgili makama sunulması, soruşturmayı yapan kişi ile soruşturmada elde edilen delilleri değerlendirecek kişi veya kurulların ayrı olması, yasal süre içerisinde isnat olunan fiiller bildirilerek sanığın savunmasının alınması gerekliliği disiplin hukukunun temel ilkelerinden olduğu gibi hukuki güvenlik ilkesinin de gereğidir.
Disiplin hukukunda memurun disiplin suçunu gerektiren bir fiilinin tespit edilmesi halinde soruşturmaya başlanabilmesi için soruşturma onayı alınması, yürütülen soruşturma kapsamında memurun disiplin cezasını gerektiren bir başka fiilinin tespit edilmesi halinde de yine tespit edilen bu fiili için ayrıca soruşturma onayı alınması gerekmektedir.
Bakılan olayda, davacının görevli bulunduğu camiye sadece cuma namazlarında geldiği, diğer vakit namazlarında camide bulunmadığı hususunun incelenmesi için 12/05/2014 tarihli soruşturma oluru alındığı ve davacı hakkında soruşturma başlatıldığı, soruşturma devam ederken, … tarihli ve …sayılı Kaymakamlık Olur’u ile Çamlıhemşin İlçe Müftülüğü’nde görevlendirilmesinin yapılmasını takiben görevine gelmediğinden bahisle tutulan tutanaklar da söz konusu soruşturmaya dahil edilerek davacı hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması teklif edilmişse de, soruşturma sırasında tespit edilen bu husus için alınmış ek soruşturma olurunun dosyada yer almadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen disiplin hukuku ilkeleri gereği, hakkında soruşturma yapılan kişi hakkında, soruşturma devam ederken yeni bir fiilin tespiti halinde, tespit edilen fiil için yeni bir soruşturma olurunun alınması zorunludur. Disiplin hukukunda yer alan bu zorunluluğa uyulmaksızın, davacının 11/08/2014, 12/08/2014, 13/08/2014, 14/08/2014, 28/08/2014, 02/09/2014 tarihli tutanaklarla mazeretsiz olarak görevine gelmemesi fiiliyle ilgili verilmiş ek disiplin soruşturma oluru bulunmaksızın, soruşturmacı tarafından soruşturulması istenen ana konunun dışına çıkılarak, ana konuyu desteklemek ve güçlendirmek amacıyla, davacı hakkında yeni ortaya çıkan konunun incelenmesinde ve disiplin yönünden getirilen teklif doğrultusunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu duruma göre; bağımsız bir soruşturmacının tayin edilmemesi ve 657 sayılı Kanun’un 129/2. fıkrasında yer alan hususlar davacıya hatırlatılmadan işlem tesis edildiğinden bahisle dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka ve usule aykırılık bulunmadığından, Bölge İdare Mahkemesince istinaf başvurusunun reddine karar verilmişse de, yukarıda belirtilen gerekçe ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğinden, Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde bulunmamakta ise de, sözü edilen husus sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarihli ve E:…, K:.. sayılı kararın YUKARIDA BELİRTİLEN GEREKÇE İLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu gerekçe değiştirerek onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 02/02/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.