Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/2162, Karar No: 2021/188
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/2162 E. , 2021/188 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2162
Karar No : 2021/188
TEMYİZ EDENLER : I- (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı (… Bakanlığı)
VEKİLİ: Hukuk Müşaviri …
2- … Valiliği
VEKİLİ : …
II- (DAVALILAR YANINDA MÜDAHİLLER) :
1- …
2- … Tarım Ürünleri Değerlendirme San. Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : S.S. … Nolu … Tarım Satış Kooperatifi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Aydın Valiliği İl Toprak Koruma Kurulunun … tarih ve … sayılı oturum ile kabul ettiği tarım dışı amaçlı arazi kullanım kararı ile bu kararı onaylayan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının … tarih ve … sayılı kararının Aydın İli, Söke İlçesi, … Mahallesinde bulunan … parsel sayılı taşınmaz yönünden iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Aydın İl Müdürlüğü tarafından dava konusu taşınmazla ilgili olarak hazırlanan 29/09/2014 tarihli etüt raporunda; dava konusu taşınmaz üzerinde izinlendirilmiş tarımsal amaçlı depoların bulunduğu alan haricinde geriye dönülemez şekilde toprak yapısının bozulduğu 10.760 m2’lik alan için 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 21. maddesi kapsamında işlem uygulanması gerektiği, taşınmaz üzerinde 16.496 m2 alanda kurulu tesisin çırçır fabrikasına dönüştürülmesi amacını taşıyan tarım dışı amaçlı arazi kullanım talebinin 5403 sayılı Kanun’un 13. maddesi kapsamında İl Toprak Koruma Kurulunda görüşülerek, uygun görülmesi durumunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından değerlendirilmesi gerektiğinin vurgulandığı,
Toprak Koruma Kurulunca, Söke İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan 16.496 m2’lik tesisin, çırçır fabrikasına dönüştürülmesine yönelik tarım dışı amaçlı kullanım talebinin, izinlendirilmiş tarımsal amaçlı depoların bulunduğu alan haricinde, geriye dönülemez bozulmaların tespit edildiği 10.760 m2’lik alan için 5403 sayılı Kanun’un 21. maddesi kapsamında işlem uygulanması koşuluyla uygun görüldüğü,
Anılan Toprak Koruma Kurulu kararında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğünün dava konusu taşınmazın çırçır fabrikası olarak kullanılması yönünde kamu yararı kararının bulunduğu, halihazırda taşınmaz üzerinde depo olarak bir tesisin bulunduğu, müteşebbisin çırçır fabrikası kurmak amacıyla ayrıca bir tarım arazisine zarar vermesini önleyeceği hususlarının da belirtildiği,
Mahkemelerince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan rapor ve ek raporda; dava konusu taşınmazın sulu mutlak tarım arazisi niteliğinde olduğu, bu nedenle tarımsal amaçlı kullanım için ayrılmış alan olarak değerlendirilmesi gerektiği, arazide mevcut tesis ve/veya beton kaplamanın 5403 sayılı Kanun’a uygun olarak tesis edilmediği, 5403 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre, tarım dışı arazi kullanımına izin alınmaksızın başlanılması nedeniyle işlem uygulanması gerekirken, dava konusu alanın tarım dışı kullanıma uygun olduğundan hareketle işlem yapıldığı, bu tür tesislerin Aydın, Muğla, Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına göre Söke İlçesinde yer alan konut dışı kentsel çalışma alanı, küçük sanayi sitesi, sanayi alanı, organize sanayi bölgesi alanlarında yapılmasının uygun olacağı, çırçır fabrikasının, çevreye vereceği toz, atık gibi zararlarının kontrol edilebilmesi için böyle bir sanayi bölgesinde bulunmasının yararlı olacağı, ayrıca bölgede, tesisin kurulabileceği davaya konu alanlardan tuzluluk, alkalilik, bozuk drenaj vb. sorunlar nedeniyle verimlilik açısından daha düşük değere sahip arazilerin mevcut olduğu yönünde tespit ve görüşlere yer verildiği,
Anılan bilirkişi raporlarının, 5403 sayılı Kanun’un 21. maddesi uyarınca uygulanan yaptırıma ilişkin değerlendirmeler dışında hükme esas alınabilecek yeterlikte bulunduğunun anlaşıldığı,
Anayasa ve 5403 sayılı Kanun hükümlerine göre, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını önlemenin Devletin öncelikli görevi olduğu, ancak kamu yararının gerekli kıldığı durumlarda bu arazilerin tarım dışı amaçlı faaliyetlere ayrılmasına alternatif alan bulunmaması ve Toprak Koruma Kurulunun uygun görüşünün alınması koşuluyla izin verilebileceği,
Mevzuatta aranılan koşulların sağlanıp sağlanmadığı değerlendirilirken alternatif alan bulunup bulunmadığı konusunda bir inceleme ve araştırma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise çalışmaların yeterli olup olmadığı ve bu süreçte hazırlanan rapor ve görüşlerin dikkate alınıp alınmadığının göz önünde tutulması gerektiği,
Öte yandan, 5403 sayılı Kanun’un 13. maddesinin birinci fıkrası gereğince alternatif alan değerlendirmesinin, tesisin kurulacağı yer ve çevresiyle sınırlı olarak değil, insan, çevre, toplum sağlığı ve yapısı ile tarıma olabilecek olumsuz etkileri gözetilerek, bu etkinin hiç ya da genel kabul görmüş standartlar dahilinde sağlanabileceği alanlar da değerlendirilerek yapılmasının Anayasa’nın 45. maddesi açısından bir zorunluluk olduğu, ayrıca bu tür bir değerlendirmenin 5403 sayılı Kanun’un amacına da uygun düşeceği,
Bu durumda, dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak düzenlenen 29/09/2014 tarihli etüt raporunda alternatif alan araştırmasının yalnızca tesisin kurulacağı yer ve çevresinde daha az verimli arazi tespit edilmemesine yönelik olduğu, bu süreçte tesisin kurulacağı arazi ve çevresi dışında alternatif alan bulunup bulunmadığına yönelik olarak bir inceleme ve araştırma yapılmadan söz konusu alanın tarım dışı kullanımına izin verildiği, etüt raporunun alternatif alan araştırması anlamında açık, somut, ayrıntılı ve yeterli olmadığı, öte yandan alternatif alan bulunmamasının bir diğer gerekçesi olarak halihazırda taşınmaz üzerinde tarımsal deponun mevcut olmasının ve geri dönülmez şekilde bozulmaların yer almasının gösterildiği, oysa ki bu gerekçenin tarım arazilerinin korunmasını engelleyip bu tip ihlallerin önünü açabilecek mahiyette bir gerekçe olduğu,
Kaldı ki, kurulması planlanan çırçır fabrikasının Bakanlıkça kamu yararı kararı alınmış herhangi bir plan veya yatırım kapsamında olduğunu gösterir bilgi ya da belgenin de sunulamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idareler ile davalı idareler yanında müdahiller tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 28/01/2020 tarih ve E:2019/8525, K:2020/59 sayılı kararıyla;
5403 sayılı Kanun’da ülkemiz açısından kıt bir kaynak olan tarım arazilerinin verimli, dengeli ve ekonomik olarak değerlendirilmesinin amaçlanarak, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı için birden çok koşulun bir arada bulunmasının öngörüldüğü,
Bu bağlamda; mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazilerinin tarımsal üretim amacı dışında kullanılamayacağı, ancak alternatif alan bulunmaması ve sayma suretiyle belirtilen şartların bulunması durumunda; Toprak Koruma Kurulunun uygun görüş üzerine, Tarım ve Orman Bakanlığınca (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı) veya Valiliklerce tarım dışı kullanıma izin verilebileceği, belirtilen izin alındıktan sonra ise imar planı veya imar planı değişikliği yapılarak tarım arazilerinin değişik amaçlara tahsis edilmesinin mümkün olduğu,
Alternatif alan bakımından uyuşmazlık incelendiğinde;
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Aydın İl Müdürlüğü tarafından dava konusu taşınmazla ilgili olarak hazırlanan 29/09/2014 tarihli etüt raporunda; taşınmazın etrafında daha az verimli arazi tespit edilemediği ve halihazırda taşınmaz üzerinde tarımsal depoların bulunduğu tespitlerine yer verilerek alternatif alan olmadığının belirtildiği,
Söke Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısında çırçır tesisi için organize sanayi bölgesi içerisinde yer olmadığının belirtildiği,
İlk derece mahkemesi tarafından yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan 22/03/2018 havale tarihli ek bilirkişi raporunda ise; dava konusu yerde yapılmak istenilen çırçır fabrikasının Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yer almasının uygun olacağı ifade edildikten sonra, bölgede, tesisin kurulabileceği tuzluluk, alkalilik, bozuk drenaj vb. sorunlar nedeniyle verimlilik açısından davaya konu araziden daha düşük tarımsal verime sahip arazilerin mevcut olduğu tespitine yer verilmekle birlikte, bu alternatif alanların nereler olabileceği, bu yerlerin dava konusu alandan ne gibi öncelikleri olabileceği yönünde bir tespite yer verilmediğinin anlaşıldığı,
Buna karşın, dava konusu taşınmaz için hazırlanan etüt raporunda, dava konusu yerin alternatifinin bulunmadığı tespitine yer verildiği ve Söke Organize Sanayi Bölgesinde de tesise yer olmadığının ortaya konulduğunun görüldüğü,
Bu nedenle, dava konusu yer dışında alternatif alan bulunmadığı yönünde idarece yapılan tespit yerinde görüldüğünden, dava konusu alana alternatif alan bulunabileceği yönündeki bilirkişi raporunun hükme esas alınabilir nitelikte olmadığı sonucuna ulaşıldığı,
Uyuşmazlığın kamu yararı yönünden incelenmesine gelince;
Aydın Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü tarafından 01/09/2014 tarihinde davaya konu tesisin de içinde bulunduğu tesisler hakkında yapılan değerlendirmede söz konusu tarımsal depo izinli tesislerin çırçır tesislerine dönüştürülmesinde, kişiler ve toplum yararı birlikte gözetilerek insan, toplum ve çevre ilişkilerinde dengenin bozulmayacağı, ekonomik, ekolojik ve toplumsal kayıplar bakımından toplum aleyhine sonuçlar doğurmayacağı, tesis büyüklüğünün %10-15’ini çırçırlama faaliyetinin oluşturduğu, geri kalan kısımda pamuk depolandığı, pamuğun hasattan sonra bekletilmeden çırçırlanması gerektiğinden çırçır tesislerinin pamuk ekim alanlarına yakın olması gerektiği belirtilerek, dava konusu alanda çırçır fabrikası kurulmasında 5403 sayılı Kanun’a göre kamu yararı bulunduğunun ifade edildiği,
Uyuşmazlıkta, davalı idarelerce, dava konusu tarım arazisinin amaç dışı kullanımının, sosyal ve ekonomik açıdan daha fazla kamusal yarar sağlayacağının, yapılacak tesis ile insan, toplum ve çevre ilişkilerinde dengenin bozulmayacağının, ekonomik, ekolojik ve toplumsal kayıplar bakımından toplum aleyhine sonuçlar doğmayacağının, aksine yapılacak tesisin tarımsal faaliyeti destekleyeceğinin sebepleriyle birlikte ortaya konulduğu görüldüğünden, İdare Mahkemesi kararında yer alan, Bakanlıkça kamu yararı kararı alınmış herhangi bir plan veya yatırım kapsamında olduğunu gösterir bilgi belge sunulamadığı yönündeki gerekçede de hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle,
Dava konusu işlemlerin iptali yolunda verilen … İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurularının reddine ilişkin temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
İdare Mahkemesi kararına yönelik İstinaf başvurularının reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idareler ve davalı idareler yanında müdahiller tarafından, İdare Mahkemesi kararına esas alınan ek bilirkişi raporunda herhangi bir alternatif alan önerisinin yer almadığı, toprak bilimi açısından her arazinin alternatifini bulmanın mümkün olduğu, ancak bu şekilde değerlendirme yapılmasının kamu yararı ile bağdaşmayacağı, bilirkişi raporunda imar planına dayalı olarak belirtilen alternatif alanlarda pamuğun parlayıcı özelliği nedeniyle çırçır tesisi kurulmasının mümkün olmadığı, ayrıca çırçırlama faaliyetlerinin yılın sadece 2-3 aylık dönemlerinde yapılması nedeniyle, sanayi sitesi ya da organize sanayi bölgesi olarak ayrılan yerlerde bu tesisler kurulmasının yılın geri kalan dönemlerinde anılan tesisler için ayrılan alanların atıl kalması sonucunu doğuracağı, ayrıca büyük depolar gerektiren bu tesislerin depo ihtiyaçlarının bu alanlardan karşılanma imkanının bulunmadığı, çırçır fabrikalarının pamuk ekim alanlarına yakın olması gerektiği, aksi takdirde taşınma sırasında hem trafik yoğunluğuna sebebiyet verileceği hem de pamuğun bozulma riskiyle karşı karşıya kalacağı, mevcut çırçır tesislerinin hemen hemen tamamının pamuk ekim alanlarında kurulu olduğu, ayrıca Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğünce hazırlanan raporda Söke İlçesinde yeni çırçır tesislerine ihtiyaç bulunduğunun ortaya konulduğu, söz konusu çırçır tesislerinde birçok kişinin çalıştığı ve bu tesislerin kamu yararına olduğu, bu nedenlerle, gerekçesiz olarak verilen ısrar kararının Danıştay Dairesi kararında yer alan gerekçeler doğrultusunda bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen ısrar kararının, usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçelerinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davalı idareler yanında müdahillerin duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden, davalı idarelerden Tarım ve Orman Bakanlığı ile davalı idareler yanında müdahillerin yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava daireleri ile bölge idare mahkemelerinin temyize tabi kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idareler ve davalı idareler yanında müdahillerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Dava konusu işlemlerin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurularının reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3. Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idareler yanında müdahillere iadesine,
4. Bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. 03/02/2021 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının, Danıştay Onuncu Dairesinin 28/01/2020 tarih ve E:2019/8525, K:2020/59 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.