Danıştay 6. Daire, Esas No: 2019/16167, Karar No: 2021/1120
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2019/16167 E. , 2021/1120 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/16167
Karar No : 2021/1120
TEMYİZ EDEN (DAVACI): … Limited Şirketi
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI): … Valiliği
VEKİLİ: Av. …
İSTEMİN ÖZETİ: … ili, … ilçesi, … ada, …sayılı parsel üzerindeki … YİBF numaralı yapıda yapılan inceleme sonucunda 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 4.fıkrasının (a) bendi ile Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde belirtilen görev ve sorumluluğun yerine getirilmediğinden bahisle aynı Kanun’un 8. maddesinin (ç) bendi uyarınca 91.881,21 TL ve yine anılan Kanunun 2. maddesinin 1.fıkrasında ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinde belirtilen evrakların düzenlenmediğinden bahisle Kanun’un 8. maddesinin (b) bendi uyarınca 45.940,60 TL olmak üzere toplam 137.821,81 TL idari para cezası verilmesine ilişkin Ankara Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün … tarihli, … sayılı idari yaptırım kararının iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E: …, K: … sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava; … ili, … ilçesi, … ada, … sayılı parsel üzerindeki … YİBF numaralı yapıda yapılan inceleme sonucunda 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 4.fıkrasının (a) bendi ile Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde belirtilen görev ve sorumluluğun yerine getirilmediğinden bahisle aynı Kanun’un 8. maddesinin (ç) bendi uyarınca 91.881,21 TL ve yine anılan Kanunun 2. maddesinin 1.fıkrasında ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinde belirtilen evrakların düzenlenmediğinden bahisle Kanun’un 8. maddesinin (b) bendi uyarınca 45.940,60 TL olmak üzere toplam 137.821,81 TL idari para cezası verilmesine ilişkin Ankara Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün … tarihli, … sayılı idari yaptırım kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünce düzenlenen teknik inceleme raporu ve dosyada bulunan bilgi ve belgeler bir bütün halinde incelendiğinde; 29/07/2013 tarihli ruhsat aşamasında 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 23. maddesi, Yapı Denetim Hizmet Sözleşmesinin 3. maddesi gereği mevcut sözleşmenin 5 yıl geçerli olduğu ve bu geçerlilik süresinin dolduğu, taraflar arasında yeni bir hizmet sözleşmesinin düzenlenmesi gerekirken anılan sözleşmenin düzenlenmediği, bu nedenle mevzuatın öngördüğü evrakın tanziminde eksiklik olduğu gibi ruhsat eki projelerin yürürlükteki mevzuata göre incelenmesi gerekirken uygulamanın bu şekilde yapılmadığı, 20.02.2006 tarihli ruhsat eki Yapı Denetim Hizmet Sözleşmesinin aynen devam ettirilerek ilk ruhsatın eki olan onaylı projeler esas alınarak 29.07.2013 tarihli ruhsatın düzenlendiği ve projeler için yürürlükte olan Yönetmelik ve mevzuatın (yangın, deprem, ısı ve su yalıtım, çevre ve enerji verimliliği v.s.) dikkate alınmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesinin yukarıda belirtilen temyize konu kararıyla istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Öncelikle, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 8. maddesinin 4. fıkrasının 4. cümlesinde yer alan “İtiraz üzerine verilen mahkeme kararları kesindir.” hükmü nedeniyle temyiz isteminin esasının incelenip incelenemeyeceği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
… İdare Mahkemesi tarafından 29.06.2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 04.04.2015 tarihli, 6645 sayılı 32.maddesiyle başlığı ile birlikte değiştirilen 8.maddesinin 4.fıkrasının 4.cümlesinde yer alan “İtiraz üzerine verilen mahkeme kararları kesindir.” hükmünün iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine, … Mahkemesi’nce verilen … tarihli, E: …, K: … sayılı karar ile söz konusu kanun hükmü, “…Kanun kapsamındaki idari para cezalarına dayanak teşkil eden, başka bir ifadeyle kişiye isnat edilen fiiller kabahat niteliğindedir. Dolayısıyla hafif nitelikteki bu isnatların, manevi varlığı bakımından muhatabı üzerinde ağır etki ve sonuçlar doğurmayacağı söylenebilir. Bununla birlikte Kanun uyarınca verilen idari para cezalarının bir kısmının yapı yaklaşık maliyetine göre değişiklik gösteren yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedeli esas alınarak ve nispi oranlarla hesaplandığı ve bu cezaların somut olayın niteliğine göre yüksek meblağlara ulaşabildiği görülmektedir. Yüksek meblağlara ulaşabilen idari para cezalarının kişinin malî durumu üzerinde yarattığı etki itibarıyla ağır ve ciddi bir yaptırım olduğu, dolayısıyla ceza niteliği taşıdığı açıktır. Bu itibarla söz konusu idari para cezalarını konu alan yargılamalar suç isnadı kapsamında olup kişinin malî yönden oldukça ağır bir ceza ile karşı karşıya kalması sonucunu doğurabilen bu nitelikteki hükümlerin denetime tabi tutulmasının önemi yadsınamaz.
Kuşkusuz hükmün denetlenmesini talep etme hakkının kategorik olarak Kanun kapsamındaki tüm idari para cezaları hakkında verilen hükümlere karşı bu denetimi talep etme imkânı tanınmasını zorunlu kılan bir yönü bulunmamaktadır. Bu bakımdan özellikle muhatap kitlesi üzerinde yaratacağı ekonomik etki itibarıyla nispeten düşük olarak değerlendirilebilecek miktarlardaki idari para cezalarına ilişkin hükümlerin kesin olması, hükmün denetlenmesini talep etme hakkına yönelik orantılı bir sınırlama olarak nitelendirilebilir. Ancak itiraz konusu kural kapsamındaki idari para cezalarının tümünün bu bağlamda düşük nitelikte olduğu söylenemez.
Yargılamanın makul bir sürede sonuçlandırılması ve usul ekonomisinin sağlanması amacıyla da olsa bu denli yüksek idari para cezalarını konu alan hükümlerin denetime tabi kılınmamasının kişiye aşırı bir külfet yükleyeceği açıktır. Dolayısıyla söz konusu hükümlerin denetime kapalı tutulmasıyla kişiye yüklenen külfet, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılması ve usul ekonomisinin sağlanması amaçlarıyla haklı kılınamaz. Başka bir deyişle belirtilen nitelikteki hükümlerin denetlettirilmesi vasıtasıyla elde edilecek bireysel yarar, makul sürede yargılanma hakkı ve usul ekonomisi ilkesine feda edilemez. Bu itibarla itiraz konusu kural, hükmün denetlenmesini talep etme hakkına yönelik orantısız bir sınırlama getirmektedir.” gerekçesiyle iptal edilmiş ve bu karar 17.11.2020 tarihli, 31307 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anayasanın 153. maddesinin son fıkrasına göre, … Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlaması nedeniyle temyize konu edilen mahkeme kararının, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 04.04.2015 tarihli, 6645 sayılı 32.maddesiyle başlığı ile birlikte değiştirilen 8.maddesinin 4.fıkrasının 4.cümlesine dayanılarak temyiz talebinin incelenmeksizin reddedilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır. … Mahkemesince, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin tümüyle ya da belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği bilindiği halde, eldeki davaların Anayasaya aykırılığı belirlenmiş olan kurallara göre görülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşecektir.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46. maddesinde: “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir.” hükmüne yer verilmiş, konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalarda verilen kararlar da temyize tabi kararlar arasında sayılmıştır.
Bu itibarla, 4708 sayılı Kanuna dayanılarak verilen toplam 137.821,81 TL idari para cezasının iptali istemiyle açılan bu davaya ilişkin kararın temyizen incelenmesi aşamasında, Anayasa Mahkemesince iptal edilen 29.06.2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 04.04.2015 tarihli, 6645 sayılı 32.maddesiyle başlığı ile birlikte değiştirilen 8.maddesinin 4.fıkrasının 4.cümlesi ile getirilen hükmün, yargılama sırasında uygulanmasının, diğer bir ifadeyle yürürlükte bulunmayan Kanun hükmünün derdest davalarda karara dayanak alınmasının usul ve hukuka uygun olmayacağı sonucuna varıldığından, 2577 sayılı Kanunun yukarıda anılan 46. maddesindeki hüküm uyarınca temyiz incelemesi işin esası yönünden görüşüldü:
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E: …, K: … sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine 03/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY (X) :29.06.2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 04.04.2015 tarihli, 6645 sayılı Kanunun 32.maddesi başlığı ile birlikte değiştirilen 8.maddesinin 4.fıkrasında, “İdari para cezasına karşı on beş gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. Bu süre içinde itiraz yoluna başvurulmaması halinde idari para cezası kesinleşir. İtirazlar, zaruret olmayan hallerde evrak üzerinde incelenerek en kısa süre içinde karara bağlanır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.” hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlıkta, … ili, … ilçesi, … ada, … sayılı parsel üzerindeki … YİBF numaralı yapıda yapılan inceleme sonucunda 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 4.fıkrasının (a) bendi ile Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde belirtilen görev ve sorumluluğun yerine getirilmediğinden bahisle aynı Kanun’un 8. maddesinin (ç) bendi uyarınca 91.881,21 TL ve yine anılan Kanunun 2. maddesinin 1.fıkrasında ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinde belirtilen evrakların düzenlenmediğinden bahisle Kanun’un 8. maddesinin (b) bendi uyarınca 45.940,60 TL olmak üzere toplam 137.821,81 TL idari para cezası verilmesine ilişkin Ankara Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün … tarihli, … sayılı işleminin tesis edilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
… İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Mahkemenin karar verdiği tarihte 4708 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen idari para cezalarına ilişkin işlemlere karşı açılan davalarda miktar gözetilmeksizin mahkeme kararlarının kesin olduğu, anılan kararlara karşı hem istinaf hem de temyiz yolunun kapalı olduğu anlaşılmaktadır.
… Mahkemesi’nce verilen … tarihli, E: …, K: … sayılı karar ile söz konusu kanun hükmü iptal edilip,17.11.2020 tarihli, 31307 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmasıyla da yürürlüğe girmiştir.
Anayasa’nın “Anayasa Mahkemesinin kararları” başlıklı 153. maddesinde; Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının kesin olduğu, iptal kararlarının gerekçesi yazılmadan açıklanamayacağı, Anayasa Mahkemesi’nin bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemeyeceği, kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa Mahkemesi’nin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği, bu tarihin, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemeyeceği, iptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlayacağı, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmi Gazetede hemen yayımlanacağı ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesince yukarıda belirtilen “itiraz üzerine verilen kararlar kesindir” hükmü 01.10.2020 tarihli kararıyla iptal edilmiş ve anılan iptal kararı 17.11.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmasıyla yürürlüğe girmiş olup, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği yolundaki Anayasa hükmü dikkate alındığında, dava konusu işlemin tesis edildiği ve uyuşmazlığın çözümüne ilişkin mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre yasa yollarının uygulanması gerekmektedir.
Bu durumda, kararın verildiği tarih itibarıyla … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı kesin olduğundan, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusunun işin esasının incelenerek reddine ilişkin İdari Dava Dairesince verilen kararın kaldırılması ve istinaf isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına katılmıyoruz.