Danıştay 13. Daire, Esas No: 2016/4338, Karar No: 2021/400
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2016/4338 E. , 2021/400 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/4338
Karar No:2021/400
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Medya Yayın Hizmetleri A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında … tarihinde yaynlanan “…” isimli programda, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde yer alan “İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.” yayın ilkesinin tekraren ihlal edildiğinden bahisle aynı Kanun’un 32. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 43.265,00-TL idari para cezası uygulanmasına ilişkin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun … tarih ve … sayılı toplantısında alınan … nolu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… kararda; “…” logolu medya hizmet sağlayıcısında … tarihinde yayınlanan ve sunuculuğunu C. O.’nun yaptığı ve İ. K., C. B. ve L. E.’nin konuk olduğu “…’’ isimli programda, milletvekili … ile ilgili bazı iddiaların gündeme getirildiği, programda …’nın bir yayın kuruluşunda yaptığı röportaj ile …’nın siyasi geçmişi ve hikayesi ekrana getirildikten sonra C. B., …’yı eleştirmekte onun vesayet karşıtlığından vesayet yanlısına dönüştüğünü ifade ederek ‘’kasetimi var?’’ şeklinde ifadesini kullandığı, arkasından L. E.: “o kaseti olan birisidir ve şu an esaret altındadır, bir kadın için hiç de yakışmayacak kaseti var o artık bir esire durumundadır, ne derlerse onu yaptırırlar, …’na da çıkar, hatta minarede röportaj yapacağız deseler oraya da çıkar. Şu anda durumu acınacak bir durum onun. Sunucu: Bu kasetlerin varlığı kesin, öyle anlaşılıyor”, L. E.: “Yo kasetlerin varlığı kesin, ben bilgi olarak söylüyorum.”, devamında C.B.: “Bu kadar yüz seksen derece vesayetin karşısında mücadele edereken vesayetin kucağına düşmesinin başka bir, yani o korktuğu dediği şey hakkaten korkuyor olması lazım. Yoksa insan hakkaten yüz seksen dönemez. Sen vesayete karşı mücadele etmiş birisin, şimdi nasıl kucağında olursun”, Sunucu: “…’nın … şimdiki … Milletvekili …’nın paralel yapının elinde bir kadına yakışmayacak nitelikte kasetlerinin bulunduğunu söylediniz ve kesin bilgi olarak söylediniz. Bu son derece önemli. ne dersiniz? … şeklinde devam eden ifadelerin, herkesin kişiye bağlı dokunulmaz devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olmasını, herkesin yaşama maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkının bulunmasını, özel yaşamın gizliliğine dokunulmamasını, herkesin düşünce bilim ve sanat özgürlüğüne sahip olmasını, basın özgürlüğünün başkalarının şöhret ve haklarının özel ve aile hayatlarını korunması amacıyla sınırlanabilmesinin, kişilerin şeref ve haysiyetlerine dokunan ve gerçek dışı olan yayınlara karşı cevap ve düzeltme hakkının bulunması gibi kurallara aykırı olduğu, idari para cezasına sebep olan dava konusu programda … hakkında kaset olduğunun ifade edilmesi ve bu kasetin bir kadına hiç yakışmayacak görüntüler içeriyor şeklinde lanse edilmesinin 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasını ihlal ettiği gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirtilen ifade özgürlüğü ile özel hayat arasındaki adil denge kurulmadığı, kişinin onur ve şöhretine yönelik saldırının vehameti belirli bir seviyeye ulaştığı ve özel hayata saygı hakkından yararlanan kişi için ön yargıya neden olduğundan bahisle davacı şirketin idari para cezası ile cezalandırılmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, bilirkişi incelemesi yapılmadığı, programda geçen ifadelerin kişilik haklarına ihlal edip etmediğinin uzman bilirkişilerce değerlendirilmesi gerektiği, programda ilgili siyasinin bir televizyon kanalında verdiği röportaj ve sözleri ile paralel yapıya yakınlığı olduğu iddiaları ve sebeplerinin konuşulup eleştirildiği, bu yakınlığın sebebinin, aleyhine kullanılabilecek bir kaset olabileceğinin belirtildiği, basının yarı kamusal nitelikteki faaliyet alanı ve amacı çerçevesinde toplum adına olayları ve iddiaları sorgulamasının hukuka uygun olduğu, basının ifade özgürlüğünün demokratik toplumun en birincil gerekliliği olduğu, eleştiri hakkı da basın özgürlüğünün bir gereği olduğundan eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklaması ve haberlerin kişilik haklarının ihlali olarak nitelendirilmemesi gerektiği, basında yer alan tüm eleştiri ve düşünce açıklamalarının dayanağını halkın bilgilenme ve gerçekleri öğrenme hakkından ve basının kamuoyu adına olayların sorgulanması, eleştirilmesi ve toplumun aydınlatılması görevinden aldığı, siyasi kişiliği olan anılan şahısla ilgili güncel ve çarpıcı olayların konuklardan birinin bizzat yaşadığını ifade ettiği deneyimlerine dayalı olarak kamuya aktarıldığı, programda konuşulanların kişinin siyasi duruşuna getirilen bir eleştiri olduğu, eleştiri sınırının aşılmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, davacının iddialarının doğruluğunun bulunmadığı, medyanın kamuyu ilgilendiren iddiaları haberleştirmesinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiği, kamuya mal olmuş kişilerin özel hayatlarının kamu için ilgi çekici olsa da özel hayatın gizliliğinin herkesi kapsadığı, bir kadının iffetine dil uzatılmasının toplumsal infiale yol açacak bir durum olduğu, bu tür iddialar ile kişilerin özel hayatlarının gündemleştirilmesinin o kişi ve yakınlarını rencide edeceği, yayıncı kuruluşun bu hususu gözeterek yayın yapma sorumluluğunda olduğu, yayıncı kuruluşun bu sorumluluğunu yerine getirmediğinin değerlendirildiği, Kanun’un ilgili maddesindeki yayın ilkesinin ihlal edildiğinin açık olduğu, mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 09/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.