Danıştay 8. Daire, Esas No: 2016/13651, Karar No: 2021/770

Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2016/13651 E. , 2021/770 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2016/13651
    Karar No : 2021/770

    Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1-(Davacı) …
    Vekili : Av. …
    2-(Davalı) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
    Vekili : Av. …

    İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, taraflarca 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

    Savunmaların Özeti : Davacı tarafından istemin reddi gerektiği savunulmakta olup davalı idarece savunma verilmemiştir.

    Danıştay Tetkik Hakimi : …
    Düşüncesi : Davacının temyiz isteminin reddi, davalının temyiz istemin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
    Dava; minibüs işletmecisi olan davacı tarafından, Mersin ili, Gözne-Ayvagediği minibüs güzergah hattında Ayvagediği Belediye Başkanlığı’nın toplu taşıma aracı bulunmaması nedeniyle yolcu taşıma işinin bu belediye adına Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapılması yönünde getirilen komisyon teklifinin kabulüne ilişkin … tarihli ve … sayılı Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi kararı nedeniyle 08/06/2011-30/03/2014 tarihleri arasında uğranıldığı ileri sürülen 80.000,00-TL maddi zararın ticari banka reeskont faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
    İdare Mahkemesince; davacı tarafından tazminat davasına konu işlem hakkında açılan davada, Mahkemelerinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın reddine ilişkin kararının Danıştay Sekizinci Dairesinin 30/12/2012 tarih ve E:2012/3453, K:2012/8122 sayılı kararı ile işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle bozulması karşısında davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı 77.396,60-TL maddi zararın dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, Mersin ili, Gözne-Ayvagediği minibüs güzergah hattında yolcu taşıma işinin Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yapılmasına ilişkin Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin işlemin iptali ile bahsi geçen işlemler nedeniyle yoksun kalınan 20.000,00-TL maddi zararın yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle … İdare Mahkemesinde açılan davada verilen … (Mahkeme kararında sehven … yazılmıştır) tarihli ve E:…, K:… sayılı davanın reddine yönelik kararın, Danıştay Sekizinci Dairesinin 30/10/2012 tarihli (Mahkeme kararında sehven 30/12/2012 yazılmıştır) ve E:2012/3453, K:2012/8122 sayılı kararıyla “Mersin Büyükşehir Belediyesi sınırını aşarak Mersin ili, Gözne-Ayvagediği minibüs güzergah hattının yolcu taşıma işini Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapılmasına yönelik olarak tesis edilen dava konusu kararda yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı; diğer yandan, davacı tarafından dava konusu işlemler nedeniyle yoksun kalındığı ileri sürülerek 20.000,00-TL maddi zararın ticari banka reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istenilmekte ise de, hukuka aykırı olduğu anlaşılan dava konusu işlemler nedeniyle herhangi bir zararın doğup doğmadığı, doğmuş ise zarar miktarının belirlenmesi gerekeceği” gerekçesiyle bozulması üzerine, davacı tarafından … tarihli ve … sayılı işlem nedeniyle 08/06/2011-30/03/2014 tarihleri arasında uğranıldığı iddia edilen 80.000,00-TL maddi zararın ticari banka reeskont faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, … İdare Mahkemesince Dairemizin yukarıda bahsi geçen bozma kararı üzerine verilen … tarihli ve E:…, K:… sayılı karar ile … tarih ve … sayılı Belediye Meclisi kararında ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin … tarihli ve … sayılı işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline, hukuka aykırı olduğu sabit olan işlemler nedeniyle davacının uğradığı 28.350,75-TL maddi zararın ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verildiği; bu kararı temyizen inceleyen Dairemizce verilen 08/10/2018 tarihli ve E:2016/14866, K:2018/5440 sayılı karar ile Mahkeme kararının iptale ilişkin kısmının onanmasına, maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının ise bozulmasına karar verildiği görülmektedir.
    Davacının temyiz istemi yönünden yapılan inceleme;
    İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
    İdare Mahkemesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmı usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, davacının temyiz isteminin reddi ile anılan kararın bu kısım yönünden onanması gerekmektedir.
    Davalı idarenin temyiz istemi yönünden yapılan inceleme;
    Anayasa’nın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiştir.
    Buna göre, idarenin faaliyetlerinden dolayı zarar görenlerle görmeyenler arasında bozulan dengeyi tekrar kurabilmek hukuk devletinin bir gereğidir. Hakkaniyet ve nesafet kuralları da gözetilmek suretiyle idarenin, Anayasa ve yasalardan aldığı görev ve yetkiyle kamusal usullere göre yerine getirdiği faaliyetlerden doğan bireysel nitelikli zararların yanında, idare elemanlarının kişisel davranışlarının, hatta üçüncü kişilerin eylemlerinin doğurduğu zararların dahi kimi hallerde idarenin sorumluluğunu gerektirdiğinin kabulü gerekmektedir.
    İdarenin, hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için tek başına hizmet kusurunun varlığı yeterli olmayıp, bunun yanında idari işlem veya eylemden bir zarar doğmuş olması ve idari eylem veya işlemle zarar arasında bir illiyet bağının kurulabilmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla zarar ile idari işlem veya eylem arasında bir bağın varlığı şart olup, ancak zarar doğuran işlem veya eylemin idareyle ilişkisinin kurulmasından sonra zararın tazmini yoluna gidilmesi mümkün bulunmaktadır.
    İdare yürütmekle görevli olduğu kamu hizmetleriyle doğrudan veya dolayısıyla ilgili olmak üzere birtakım kararlar almaktadır. Hukuk devleti sisteminde idare kamu hizmetleriyle ilgili fiil ve hareketlerini daima idari kararlara ve tasarruflara dayandırmak durumundadır.
    Kamu hizmetlerini yürütmekle mükellef olan idarenin hukuka bağlılığı nedeniyle mevzuata uygun kararlar alması hukuki idarenin gereğidir. İdarenin hukuka ve mer’i mevzuata aykırı bir karar alması esasen bir hizmet kusuru teşkil eder. Bu durumda genel olarak bir tasarrufun iptalini gerektirecek derecede hukuka ve mevzuata aykırılık bulunması durumunda, bu tasarrufun uygulanmasından doğacak zararlardan dolayı hakları ihlal edilenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca işlemin iptali ile birlikte veya ayrı olarak hizmet kusuru esaslarına göre idare aleyhine tazminat davası açma hakkına sahip olurlar. Bununla birlikte, iptal davası ile tam yargı davası arasında her zaman zorunlu bir bağın mevcut olduğunu söylemek mümkün değildir. Başka bir ifadeyle idari işlemin mevzuata herhangi bir aykırılığı dolayısıyla işlemin iptal edilmesi, idarenin muhakkak surette sorumluluğunu gerektiren bir hizmet kusuru işlediği sonucuna götürmemektedir.
    Diğer bir anlatımla, işlemin iptalini gerektiren her hukuki yanlışlığı ve aykırılığı her zaman hizmet kusuru olarak niteleme olanağı bulunmamaktadır. İdare işleminin yapılması ve uygulanmasında hizmet kusuru işlenmiştir diyebilmek için saptanan hukuki sakatlığın bir dereceye kadar ağır ve önemli olması gerekmektedir. İdarenin işleyebileceği türden, olağan nitelikteki hukuki yanlışlık ve aykırılıklar hizmet kusuruna yol açmadığı gibi, idari işleme veya eyleme muhatap olan kişinin tutum veya davranışının olaydaki etkisi de idarenin sorumluluğunun yanında ayrıca değerlendirilmektedir.
    Tüm bu veriler ışığında, olayda idareyi tazminle yükümlü kılacak bir ağırlıkta idareye atfı ve izafesi kabil bir kusurun varlığından söz etmeye olanak bulunmadığından maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin Mahkeme kararının bu kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
    Bu durumda, davalı idarenin, maddi tazminatın kabulü yönünden yerel mahkeme kararının bozulmasına ilişkin talebinin kabulü ile kararın bu kısmının bozulması gerekmektedir.
    Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin reddi ile … İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmının onanmasına, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile davanın kabulüne ilişkin kısmının bozulmasına, bozulan kısımla ilgili olarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 10/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir