Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/625, Karar No: 2021/133
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/625 E. , 2021/133 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/625
Karar No : 2021/133
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Tekstil Turizm Gıda İnşaat Deri Mamulleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU :… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya için tahakkuk ettirilerek ödenen gümrük ve katma değer vergisi ile ek mali yükümlülük ve yükümlülük üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin eşyaya ait faturada gösterilen kıymete göre hesaplanan tutardan fazlasının 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 211. maddesi uyarınca iadesi talebinin reddine vaki itirazın zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen tutarın, tahsil tarihinden itibaren amme alacaklarına uygulanan oranda işleyecek faiziyle birlikte iadesine hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı:
4458 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca eşyanın kıymeti satış bedeli olup İthalatta Gözetim Uygulamasına İlişkin Tebliğ ile belirlenen kıymet, Gümrük Kanunu’na göre eşyanın gerçek satış bedeli değildir.
Davacı, gözetim belgesinde yer alan birim kıymete yükseltilmek suretiyle beyanname vermiş ise de fazladan tahakkuk ettirilen vergilerin davacıya iadesi gerekmektedir.
Mahkeme bu gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline ve fazladan ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya iadesine karar vermiştir.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı:
İstinaf başvurusuna konu mahkeme kararının, gümrük ve katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu işlemin ek mali yükümlülük ve ek mali yükümlülüğe bağlı katma değer vergilerine ilişkin kısmına gelince;
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 211. maddesinde, kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş olduğu belirlenen gümrük vergilerinin geri verileceği, kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilen gümrük vergilerinin kaldırılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa’nın 167. maddesi ve 2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakındaki Kanun’un 3. maddesinde Bakanlar Kuruluna, yurt dışı ticaretinde düzenleme yapma yetkisi verilmiş ve bu yetki kapsamında alınan Bakanlar Kurulu Kararlarına istinaden mükelleflere ek mali yükümlülükler getirilmiştir.
Uyuşmazlık konusu ek mali yükümlülük ve ek mali yükümlülüğe bağlı katma değer vergileri gümrük vergisi kanununun 211. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğinden davacının ek mali yükümlülük ve ek mali yükümlülüğe bağlı katma değer vergisine karşı yapılan geri verme-kaldırma başvurusunun reddine ilişkin karara karşı itirazın zımnen reddine dair kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Vergi Dava Dairesi bu gerekçeyle mahkeme kararının gümrük vergisi ve gümrük vergisi üzerinden hesaplanan katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik istinaf istemini reddetmiş; kararın ek mali yükümlülük ve ek mali yükümlülük üzerinden hesaplanan katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasını ise kaldırarak bu kısım yönünden davanın reddine karar vermiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 19/04/2019 tarih ve E:2018/1823, K:2019/2955 sayılı kararı:
Temyize konu kararın, işlemin gümrük vergisi ile bu vergi üzerinden hesaplanan katma değer vergisine ilişkin kısmının iptaline ve bu vergilerin idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle iadesine dair hüküm fıkrası ile ek mali yükümlülük ve yükümlülük üzerinden hesaplanan katma değer vergisi yönünden davanın reddine dair hüküm fıkraları aynı gerekçe ve nedenlerle uygun görülmüş olup, taraflarca temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen hüküm fıkralarının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Davalı idarenin, temyize konu kararın faizin tahsil tarihinden idareye başvuru tarihine kadar olan kısmına yönelik temyiz istemine gelince;
İdareyi, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasanın 125. maddesinin son fıkrası, yargı yeri kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zararın giderilmesini de kapsamaktadır. İadesi gereken tutar yönünden vergi idaresi ile davacı arasındaki ilişki, iadenin yargı kararıyla hüküm altına alınması nedeniyle yönetilen-idare ilişkisi olmaktan çıkarak, bir borç ilişkisine dönüşmüştür. Dolayısıyla, bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmektedir.
Bu durumda; ödenecek tutarın davacıya faiziyle iadesinde faizin başlangıç tarihinin, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda yer alan düzenlemeler uyarınca, idareye başvuru tarihi olarak kabulü ile yasal faiziyle iadesi gerekirken, ödeme tarihi olarak kabulü suretiyle yasal faiziyle iadesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle Vergi Dava Dairesi kararının ek mali yükümlülük ve buna isabet eden katma değer vergisi yönünden redde ve gümrük vergisi ile bu vergi üzerinden hesaplanan katma değer vergisine ilişkin kısmının iptali ile ödenen verginin idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle iadesine dair hüküm fıkralarını onamış; kararın faizin tahsil tarihi ile idareye başvuru tarihi arasında geçen süreye ilişkin olarak faize hükmedilmesine dair hüküm fıkrasını bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı ısrar kararı:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi işlem ve eylemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdareyi, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrası, yargı kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın, idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zararın giderilmesini de kapsamaktadır.
Fazladan tahsil edilen vergilerin iadesinde mükelleflerin mülkiyetlerinde bulunan ekonomik değerlerden mahrum kaldığı dönemde genel yarar ve kişi yararı arasındaki dengenin korunması için yasal faizin başlangıcının tahsil tarihi olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Vergi Dava Dairesi bu ek gerekçeyle bozulan kısım yönünden ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Temyize konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,
2-… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 10/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
X – KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.