Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/488, Karar No: 2021/935

Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/488 E. , 2021/935 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2016/488
    Karar No : 2021/935

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacının 29/10/2009 tarihi itibariyle kapatılan vergi mükellefiyeti kaydının adına kayıtlı ticari araç olduğundan bahisle 29/10/2009 tarihinden tibaren yeniden açılmasına dair işlemin iptali istemiyle yapılan … tarih ve … sayılı başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı adına kayıtlı aracın atıl durumda bulunması, mükellefiyet kaydının açıldığı tarihten itibaren bahse konu araçla faaliyette bulunduğuna dair hukuken geçerli ve somut tespitlerin bulunmaması karşısında, salt adına kayıtlı araç olduğundan bahisle nakliyecilik faaliyetinde bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, söz konusu dönem itibariyle gayri faal olan davacının 29/10/2009 tarihinden itibaren yeniden açılan mükellefiyet kaydının kapatılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair davalı idare işleminin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının orman ürünleri alım-satımı faaliyetini terk ettiği, üzerine kayıtlı araç tespit edildiğinden bahisle yük taşımacılığı (nakliye) faaliyetine ilişkin mükellefiyet kaydının açıldığı, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Temyiz isteminin reddine,
    2.Temyize konu …Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararının ONANMASINA,
    3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
    4.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
    52577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) KARŞI OY :
    193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazanç olarak tanımlanmış, ticari ve sınai faaliyetlerin neler olduğuna ise Türk Ticaret Kanunu’nda yer verilmiş olup, buna göre, kara, deniz, hava ve nehir ile göllerde yolcu veya eşya taşımanın ticari faaliyet olduğu belirtilmiş, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ”tanımlar” başlıklı 3. maddesinde, izin verilebilen azami yüklü ağırlığı 3500 Kg’dan fazla olan ve yük taşımak için imal edilmiş motorlu araçlar ”kamyon” olarak belirlenmiştir.
    Öte yandan, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği,… iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olacağı hükmüne yer verilmiş, 153. maddesinde, vergiye tabi ticaret ve sanat erbabının işe başlama, 160. maddede ise, 153. maddede yazılı mükelleflerden işi bırakanların iş bırakma keyfiyetini vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları, hükme bağlanmıştır.
    Motorlu araçlardan dolayı mükellefiyet tesis ve silme işlemlerinin, Yasa ile bu işlemleri yapmakta yetkili ve görevli kurum ve kuruluşları açıklayan 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 7. maddesinde ise, motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetinin motorlu taşıtların trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline kayıt ve tescili ile başlayacağı, 8. maddesinde de, motorlu taşıtların trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline ait kayıtlarının silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise ikinci altı aylık dönemin başından, ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa takip eden takvim yılı başından itibaren mükellefiyetin sona ereceği belirtilmiştir.
    Olayda, orman ürünleri alım-satımı faaliyetinde bulunan davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı yoklama fişi ile; 29/10/2009 tarihi itibariyle faaliyetini sonlandırdığı tespit edilerek mükellefiyet kaydının 29/10/2009 tarihi itibariyle kapatıldığı, davalı idare tarafından … tarih ve … sayılı işlem ile; adına kayıtlı olduğu tespit edilen araçtan dolayı yük taşımacılığı (nakliye) faaliyetine ilişkin mükellefiyet kaydı olması gerektiğinin davacıya bildirildiği, davacı tarafından … tarih ve … sayılı dilekçe ile; 09/11/2012 tarihinden itibaren orman ürünleri alım-satım faaliyetine başlayacağının davalı idareye bildirildiği, … tarih ve .. sayılı yoklama fişi ile; davacı adına … plakalı … marka 1998 model azami toplam ağırlığı 8000 kg olan kamyonun kayıtlı olduğu, mükellefiyet kaydının zuhulen kapatıldığı, 09/11/2012 tarihli dilekçeye istinaden 29/10/2009 tarihinden itibaren nakliyecilik faaliyetinden ötürü mükellefiyet kaydının açılması gerektiği, bu süreç içerisinde aracın atıl halde olduğu, davacının 09/11/2012 tarihinden itibaren orman ürünleri alım-satım faaliyetini seyyar olarak yapmaya başlayacağı ve söz konusu aracın bu faaliyette kullanılacağı hususları tespit edilerek orman ürünleri alım-satımı faaliyeti ve nakliye faaliyetinden ötürü 29/10/2009 tarihinden itibaren mükellefiyet kaydının açıldığı, mükellefiyet kaydının kapatılması istemiyle … tarih ve … sayılı dilekçe ile davalı idareye başvurulduğu, başvurunun … tarih ve … sayılı işlemle “kamyonların özel ihtiyaçlarda kullanılmaya elverişli olmayan araçlardan olması nedeniyle, aracın devredildiği, trafikten çekildiği veya takoza alındığına dair belgenin ibrazı halinde mükellefiyetin terk işlemi yapılacağı, diğer taraftan mükellefin orman ürünleri alım satım faaliyetini yapmaya devam ettiği sürece mükellefiyetinin tamamen terk ettirilmesinin mümkün olmadığı” belirterek reddedildiği, ret işlemine karşı bakılmakta olan davanın açıldığı, Vergi Mahkemesinin ise “davacı adına kayıtlı aracın atıl durumda bulunması, mükellefiyet kaydının açıldığı tarihten itibaren bahse konu araçla faaliyette bulunduğuna dair hukuken geçerli ve somut tespitlerin bulunmaması karşısında, salt adına kayıtlı araç olduğundan bahisle nakliyecilik faaliyetinde bulunduğundan söz edilemeyeceği” gerekçesiyle davayı kabul ettiği anlaşılmıştır.
    Yukarıda zikredilen Yasa maddelerinin tetkikinden de anlaşılacağı üzere, özel ihtiyaçlar için kullanılmaya elverişli bulunmayan sadece nakliyecilik faaliyetinde kullanılabilecek olan, kamyon gibi nakil araçlarından dolayı bu araçların sahipleri adına ticari mükellefiyet tesis işleminin yapılması için söz konusu araçların satın alınması yeterli olup, ayrıca bu araçların yük taşımacılığında fiilen kullanıldığının tespiti zorunluluğu bulunmamaktadır.
    Şu halde, mükellef olmamasının nedenlerini, ya satışını yaparak veya elinde olmayan nedenlerle elden çıkardığını ispat yükü kendisine düştüğü halde ispatlayamayan ve işletmesinde kullandığı aracını ticari işletmesinden usulüne uygun olarak çekmeyen davacı adına yukarıda belirtilen mevzuat gereği resen tesis edilen mükellefiyet kaydına yönelik idari işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir