Danıştay 13. Daire, Esas No: 2016/4339, Karar No: 2022/35
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2016/4339 E. , 2022/35 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/4339
Karar No:2022/35
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Haber Reklam ve Yayıncılık A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin, Ankara il sınırları içerisinde yerel radyo yayın izni verilmesi ve yayın yapmak üzere uygun bir frekans bildirilmesine yönelik Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .. İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacı şirketin 29/11/1995 tarihinde kurulduğu, 08/12/1995 tarihinde Ankara İl merkezine yönelik olarak karasal ortamda yerel radyo yayın lisansı (R3) başvurusunda bulunduğu, ancak 10/03/1995 tarih ve 22223 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Radyo ve Televizyon Kuruluşlarına Kanal veya Frekans Tahsisi Şartları ve Bunlara İlişkin İhale Usulleri ile Yayın Lisansı ve İzni Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesinde yer alan “Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte yayında bulunan radyo ve televizyon istasyonlarının yeri, kullandığı frekans kanalı, en yüksek yayın gücü (erp) ve yayın saatleri bir ay içinde Üst Kurul’a bildirilir.” hükmü kapsamında, Üst Kurula bildirilmesi gereken “verici bildirimi”nde bulunmadığı hususunun sabit olduğu, 22/10/1995 tarihli duyurunun davacıya başvuru hakkı verdiği kabul edilse dahi bu duyurunun davacıyı süresi içerisinde verici bildirme yükümlülüğünden muaf tutmadığı, 6112 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinin birinci fıkrası kapsamında, sıralama ihalesi yapılıp karasal yayın lisansları verilene kadar geçecek süre içerisinde, sadece 3984 sayılı Kanun’un Geçici 6. maddesi uyarınca karasal ortamda yayında olan radyo ve televizyon kuruluşlarının, Üst Kurulca yayın yapmalarına müsaade edilmiş olan yerleşim yerleri ile sınırlı olmak üzere, kullandıkları kanal ve frekanslar müktesep hak olmamak kaydıyla yayınlarına devam edeceklerinin kurala bağlandığı, bu kapsamda 6112 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 03/03/2011 tarihinde yayında olmayan davacı kuruluşun yayın yapma hakkının bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Üst Kurulca yayımlanan 22/10/1995 tarihli duyuruya uygun şekilde ve süresi içerisinde frekans tahsisi başvurusunda bulunulduğu, şirketlerinin kuruluşundan önce 10/03/1995 tarih ve 22223 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik kapsamında bir ay içerisinde yapılması istenilen bildirimin, kendileri tarafından yapılmasının fiilen ve hukuken mümkün olmadığı, söz konusu bildirimin tamamen teknik birtakım verilere ilişkin olduğu, yayına başlanmasının ardından aynı süre içerisinde tamamlanmasının her zaman mümkün olduğu, öte yandan, davalı idarenin kurulduğu tarihten itibaren 20 yıldan uzun bir süre geçmesine rağmen, frekans tahsisine ilişkin ihaleler ve gerekli sair düzenlemelerin hâlen yapılmadığı, kendileri ile aynı hukukî statüde bulunan bir kısım kuruluşlara yayın hakkı tanındığı, bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, hâlihazırda karasal ortamdan yayın yapan kuruluşların, 6112 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinin birinci fıkrası kapsamında, sıralama ihalesi yapılıp ihale sonucuna göre kuruluşlara lisans verilinceye kadar, 6112 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte (03/03/2011) Üst Kurul kayıtlarına göre yayında oldukları yerleşim yerlerinde, kullandıkları kanal ve frekanslar müktesep hak olmamak kaydıyla yayınlarına devam ettikleri; bu kapsamda davacı kuruluşun 03/03/2011 tarihinde hiçbir yerleşim yerinde radyo yayını yapma hakkının bulunmadığı, Üst Kurulca sıralama ihalesi yapılıp karasal yayın lisansları verilene kadar geçecek süre içerisinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yayın alanını genişletmeleri, yayın tipini değiştirmeleri veya ilk defa yayına başlamalarının mümkün olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 11/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.