Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/475, Karar No: 2021/269
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/475 E. , 2021/269 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/475
Karar No : 2021/269
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 18/04/2019 tarih ve E:2015/283, K:2019/3124 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 03/12/2014 tarih ve 29194 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bitki Koruma Ürünlerinin Önerilmesi, Uygulanması ve Kayıt İşlemleri Hakkında Yönetmeliğin “Kapsam” başlıklı 2. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Orman alanları ve ormanlardan elde edilen bitkisel ürünler bu Yönetmelik kapsamı dışındadır.” düzenlemesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 18/04/2019 tarih ve E:2015/283, K:2019/3124 sayılı kararıyla;
5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 1. maddesine, 2. maddesinin 1. fıkrasına, 3. maddesinde yer alan “Bakanlık” ve “Bitki koruma ürünü” tanımına, 15. maddesinin 3. fıkrasına yer verilerek,
Bitki Koruma Ürünlerinin Önerilmesi, Uygulanması ve Kayıt İşlemleri Hakkında Yönetmeliğin, bitki ve bitkisel ürünlere arız olan zararlı organizmaların teşhisini, kullanılacak bitki koruma ürünlerinin önerilmesini, bitkisel üretim yeri ve depolarda zirai mücadele teknik talimatları ve teknik tavsiyeler doğrultusunda uygulanması, yapılan uygulamaların kayıt altına alınarak bitki ve bitkisel ürünlerde gıda güvenilirliği açısından izlenebilirliğin sağlanması amacıyla, 11/06/2010 tarih ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’na dayanılarak hazırlandığı ve 03/12/2014 tarih ve 29194 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği,
Söz konusu Yönetmeliğin “kapsam” başlıklı 2. maddesinin 2. fıkrasında, “Orman alanları ve ormanlardan elde edilen bitkisel ürünler bu Yönetmelik kapsamı dışındadır.” düzenlemesine yer verildiği; orman alanları ve ormanlardan elde edilen bitkisel ürünlerin Yönetmelik kapsamından çıkarıldığı,
Davacı Orman Genel Müdürlüğü tarafından, orman alanları ve ormanlardan elde edilen bitkisel ürünlerin Yönetmelik kapsamından çıkarılması neticesinde; ormana bitişik veya komşu durumdaki özel mülkiyete konu olan orman ve orman bitkilerinden ormanlara sirayet edebilecek hastalıklarla mücadele aşamasında Orman Genel Müdürlüğü ile vatandaşlar arasında hukuki ve idari sorunlara neden olabileceğinin ileri sürüldüğü,
5996 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükümlerinin değerlendirilmesinden, hem Devlet ormanlarında, hem de özel mülkiyete konu alanlarda ve ormanlardan elde edilen bitkisel ürünlerde bulunan zararlı organizmalarla yapılacak mücadeleye ilişkin hizmetin esaslarının Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenmesi gerektiğinin anlaşıldığı,
Davalı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, özel mülkiyete konu alanlarda bulunan zararlı organizmalarla yapılacak mücadeleye ilişkin esasların belirlenmesi amacıyla Bitki Koruma Ürünlerinin Önerilmesi, Uygulanması ve Kayıt İşlemleri Hakkında Yönetmelik düzenlenmişse de, Devlet ormanlarında ve ormandan elde edilen bitkisel ürünlerde bulunan zararlı organizmalarla yapılacak mücadeleye yönelik olarak bir düzenlemede bulunulmadığı,
Bu nedenle, 5996 sayılı Kanun’un 15. maddesi uyarınca davalı Bakanlığın hem Devlet ormanlarında, hem de özel mülkiyete konu alanlarda ve ormandan elde edilen bitkisel ürünlerde bulunan zararlı organizmalarla yapılacak mücadeleye ilişkin hizmetin esaslarının belirlenmesi gerekirken, Devlet ormanlarında ve ormandan üretilen bitkisel ürünlerde bulunan zararlı organizmalarla yapılacak mücadeleye ilişkin hizmetin esaslarının düzenlenmemesi yönündeki dava konusu düzenleyici işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu hükmün iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, temyize konu Daire kararında, dava konusu Yönetmelik hükmünün üst hukuk normlarına aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmediği; dava konusu düzenlemede bazı hususlara yer verilmediği gerekçesine dayanıldığı; bu yaklaşımın Anayasa’nın 125. maddesinde yer alan idare mahkemelerinin yerindelik denetimi yapamayacağı yönündeki hükme de aykırı olduğu belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, 5996 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 3. fıkrasında, zararlı organizmalarla mücadelenin hem orman hem tarım alanlarını ilgilendirmesi durumundan bu mücadelenin Bakanlık ve Tarım ve Orman Bakanlığı (Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı) tarafından işbirliği halinde yürütülmesinin öngörüldüğü, dava konusu düzenlemenin bu işbirliğine engel olduğu; ormana bitişik veya komşu durumdaki özel mülkiyete konu orman ve orman bitkilerinden ormanlara sirayet edebilecek hastalıklarla mücadelede orman idaresi ile vatandaşlar arasından hukuki sorunlara sebebiyet verebileceği; bu çerçevede temyize konu Daire kararındaki belirlemelerin isabetli olduğu belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağını teşkil eden 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu
‘nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, gıda ve yem güvenilirliğini, halk sağlığı, bitki ve hayvan sağlığı ile hayvan ıslahı ve refahını, tüketici menfaatleri ile çevrenin korunması da dikkate alınarak korumak ve sağlamak olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanunun, gıda, gıda ile temas eden madde ve malzeme ile yemlerin üretim, işleme ve dağıtımının tüm aşamalarını, bitki koruma ürünü ve veteriner tıbbî ürün kalıntıları ile diğer kalıntılar ve bulaşanların kontrollerini, salgın veya bulaşıcı hayvan hastalıkları, bitki ve bitkisel ürünlerdeki zararlı organizmalar ile mücadeleyi, çiftlik ve deney hayvanları ile ev ve süs hayvanlarının refahını, zootekni konularını, veteriner sağlık ve bitki koruma ürünlerini, veteriner ve bitki sağlığı hizmetlerini, canlı hayvan ve ürünlerin ülkeye giriş ve çıkış işlemlerini ve bu konulara ilişkin resmî kontrolleri ve yaptırımları kapsadığı; “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendinde, Kanunda bahsedilen Bakanlığın Tarım ve Köyişleri Bakanlığını ifade edeceği; aynı fıkranın 8. bendinde, bitki koruma ürününün, kullanıcıya farklı formlarda sunulan, bitki ve bitkisel ürünleri zararlı organizmalara karşı koruyan veya bu organizmaların etkilerini önleyen, bitki besleme amaçlı olanlar dışında bitki gelişimini etkileyen, koruyuculara ilişkin özel bir düzenleme kapsamında bulunmayan ancak bitkisel ürünleri koruyucu olarak kullanılan, bitki ve bitki kısımlarının istenmeyen gelişmelerini kontrol eden veya önleyen, istenmeyen bitkileri yok eden, bir veya daha fazla aktif maddeyi veya aktif madde, sinerji yaratan veya güvenilirliği artıran maddeler gibi bileşenleri içeren preparatları ifade ettiği; aynı fıkranın 82. bendinde de zararlı organizmanın, bitki veya bitkisel ürünlere zarar veren bitki, hayvan veya patojenik ajanların tür, streyn veya biyotiplerini ifade ettiği kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanun’un “Zararlı organizmaların kontrolü ve yükümlülükler” başlıklı 15. maddesinde ise, “(1) Bitki ve bitkisel ürünlerde zarar yapan organizmaların yurt içine girişi veya yurt içinde yayılmasını engellemek için aşağıdaki esaslar uygulanır:
a) Bakanlık, bitki ve bitkisel ürünler ile zararlı organizma taşıma ihtimali bulunan diğer maddeler ile ilgili inceleme, teşhis, gerekli kontrol ve koruma tedbirlerini almakla yükümlüdür.
b) Bakanlık, herhangi bir bölgede zararlı organizma şüphesi veya zararlı organizmanın salgın hâlinde ortaya çıkması durumunda, zararlı organizmaların yayılmasının önlenmesi için, ekim ve dikimin yasaklanması veya sınırlanması, bitki, bitkisel ürün ve diğer maddelerin naklinin ve satışının yasaklanması ile imhası dâhil her türlü tedbiri almaya, uygulamaya veya uygulatmaya yetkilidir.
c) Bakanlık, zararlı organizmalarla ilgili olarak ulusal ve bölgesel düzeyde yıllık kontrol ve mücadele programı ile acil eylem planı hazırlanması ve uygulanmasını sağlar. Karantinaya tâbi zararlı organizmalar listesi Bakanlıkça belirlenir.
ç) Bakanlık yabancı bir ülkede herhangi bir zararlı organizma görülmesi ve ülkemiz için risk teşkil etmesi durumunda, zararlı organizmanın türüne göre bu ülkenin tamamından veya belirli bir bölgesinden, bulaşmaya neden olabilecek bitki ve bitkisel ürünlerin ülkeye girişine ve transit geçişine, tamamen veya kısmen sınırlama veya yasak getirebilir. Sınırlama ve yasak kapsamı daraltılabilir veya genişletilebilir.
(2) Zararlı organizmalara karşı yapılacak mücadelenin esasları Bakanlıkça belirlenir. Mücadelenin Bakanlıkça belirlenen esaslara göre yapılması zorunludur.
(3) Devlet ormanlarında bulunan zararlı organizmalarla yapılacak mücadele hizmetleri Bakanlıkça belirlenen esaslara göre, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yapılır. Zararlı organizmalarla yapılacak mücadelenin hem orman hem tarım sahalarını ilgilendirmesi hâlinde, mücadele bu Kanun hükümleri çerçevesinde Bakanlık ile Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından işbirliği hâlinde yürütülür.
(4) Bakanlık zararlı organizmalarla ilgili bildirim sistemini kurar ve işletilmesini sağlar.
(5) Bir yerde zararlı organizmanın salgın hâlinde ortaya çıkmasından haberdar olanlar Bakanlığa ihbar etmekle yükümlüdür.
(6) Bakanlık, bazı zararlı organizmalar için özel koruma veya karantina bölgeleri oluşturabilir, oluşturulan bu bölgelerde bazı zararlı organizmalarla bulaşık bitki ve bitkisel ürünlerin giriş ve çıkışına yasaklama veya kısıtlama getirebilir, temiz alanlar için korunmuş bölgeler ilan edebilir ve bu bölgelerle ilgili izleme yapabilir.
(7) Bakanlık, işlenmiş olsa dahi bitki ve bitkisel ürünler dışında kalan, bünyesinde zararlı organizma taşıma riski bulunan diğer maddeler için de bitki sağlığı ile ilgili önlemleri almaya, uygulamaya ve uygulatmaya yetkilidir.
(8) Zararlı organizma mücadelesinde kullanılacak faydalı organizmaları üretenler, ithalatını yapanlar, piyasaya arz edenler ve kullananlar Bakanlıkça belirlenen esaslara uymak zorundadır.
(9) Ambalaj malzemesi olarak kullanılacak ahşap ambalaj malzemelerinden onay alınması gerekenler Bakanlıkça belirlenir. Belirlenen ahşap ambalaj malzemelerini üretecekler Bakanlıktan onay almak zorundadır.
(10) Ticarî olarak fidan, fide, çelik, tohum, yumru, soğan gibi üretimde kullanılacak her türlü bitki yetiştiriciliğini yapanlar Bakanlıktan onay almak ve yetiştirme süresince Bakanlıkça belirlenen esaslara uymak zorundadır.
(11) Bakanlıkça mücadelesi istenen zararlı organizmaların tespit edildiği yerlerde, ilgililerin Bakanlıkça talep edilen önlemleri almaları ve mücadeleyi yapmaları zorunludur.
(12) Zararlı organizma ile mücadeleyi, ticarî amaçla yapmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler Bakanlıktan onay almak zorundadır.
(13) Belediyeler ve il özel idareleri zararlı organizmalara karşı yapılacak mücadele ve kontrollerde Bakanlığa yardımcı olmak zorundadır.
(14) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir.” hükmü getirilmiştir.
Türkiye’deki orman fakültelerinden ve ağaç işleri endüstri mühendisi yetiştiren en az dört yıllık lisans düzeyinde yüksek öğretim kurumlarından ya da denkliği onaylanmış yurt dışı yüksek öğretim kurumlarından mezun olup, mühendis unvanını haiz olanların, mühendislik meslekî faaliyetlerindeki hak, yetki, sorumluluk ve çalışma esaslarını düzenlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5531 sayılı Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun’un “Mesleğin konusu” başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının orman mühendislerinin faaliyet konularını belirleyen (a) bendinin 15. alt bendinde, “Orman yangınları ve zararlılarıyla mücadele, orman yolları ile orman yangın emniyet yolu ve şeritleri plânlamasını, etüdünü, yapımını, bakımını ve kontrolünü yapmak” düzenlemesi hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
5996 sayılı Kanun’un zararlı organizmalarla mücadeleyi düzenleyen 15. maddesinin 1. fıkrasında, bitki ve bitkisel ürünlerde zarar yapan organizmaların yurt içine girişi veya yurt içinde yayılmasını engellemek için uygulanması gereken esaslar düzenleme altına alınmış, aynı maddenin 2. fıkrasında, zararlı organizmalara karşı yapılacak mücadelenin esaslarının Bakanlıkça belirleneceği öngörülmüştür. Aynı şekilde, bahse konu maddenin 3. fıkrasında, Devlet ormanlarında bulunan zararlı organizmalarla yapılacak mücadele esaslarının Bakanlıkça (işlem tarihindeki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca) belirleneceği ve Devlet ormanlarında zararlı organizmalarla mücadelenin Bakanlıkça (işlem tarihindeki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca) belirlenen esaslara göre, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yapılacağı; mücadelenin hem orman hem tarım sahalarını ilgilendirmesi hâlinde, Bakanlık (işlem tarihindeki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı) ile Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından işbirliği hâlinde yürütüleceği hükme bağlanmıştır.
Dava konusu Yönetmelik’te, “Devlet ormanlarında zararlı organizmalarla mücadele” ile “orman ve tarım sahalarını müştereken ilgilendiren zararlı organizmalarla mücadele” konularında herhangi bir düzenlemeye gidilmediği gibi, iptali istenen hükümle orman alanları ve ormanlardan elde edilen bitkisel ürünlerde meydana gelen zararlılarla mücadele kapsam dışında tutulmuştur.
Temyize konu Daire kararında ise, 5996 sayılı Kanun’un 15. maddesi uyarınca davalı Bakanlık tarafından hem Devlet ormanlarında, hem de özel mülkiyete konu alanlarda ve ormandan elde edilen bitkisel ürünlerde bulunan zararlı organizmalarla yapılacak mücadeleye ilişkin hizmetin esaslarının belirlenmesi gerekirken, Devlet ormanlarında ve ormandan üretilen bitkisel ürünlerde bulunan zararlı organizmalarla yapılacak mücadeleye ilişkin hizmetin esaslarının düzenlenmemesi yönündeki dava konusu düzenleyici işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesine dayanılmıştır.
Davaya konu Yönetmelik, 5993 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 2. fıkrasına dayanılarak, bitki ve bitkisel ürünlere arız olan zararlı organizmaların teşhisi, kullanılacak bitki koruma ürünlerinin önerilmesi, bitkisel üretim yeri ve depolarda zirai mücadele teknik talimatları ve teknik tavsiyeler doğrultusunda uygulanması, yapılan uygulamaların kayıt altına alınarak bitki ve bitkisel ürünlerde gıda güvenilirliği açısından izlenebilirliğin sağlanması amacıyla yürürlüğe konulmuştur. Her ne kadar, dayanak Kanun’un 15. maddesinin 3. fıkrasında, ormanlarda bulunan zararlı organizmalarla yapılacak mücadeleye ilişkin esasların da Bakanlıkça belirleneceği öngörülmüş ise de, bahse konu mücadeleye ilişkin esasların dava konusu Yönetmelik kapsamında düzenlenmesini zorunlu kılan herhangi bir üst hukuk normu bulunmamaktadır.
Bu itibarla, “bitki ve bitkisel ürünlere arız olan zararlı organizmaların teşhisini, kullanılacak bitki koruma ürünlerinin önerilmesini, bitkisel üretim yeri ve depolarda zirai mücadele teknik talimatları ve teknik tavsiyeler doğrultusunda uygulanması, yapılan uygulamaların kayıt altına alınarak bitki ve bitkisel ürünlerde gıda güvenilirliği açısından izlenebilirliğin sağlanması” amacıyla yürürlüğe konulan Yönetmelikte, “orman alanları ve ormanlardan elde edilen bitkisel ürünlerin” Yönetmelik kapsamı dışında bırakılmasını öngören hükmün, “Devlet ormanlarında ve ormandan üretilen bitkisel ürünlerde bulunan zararlı organizmalarla yapılacak mücadeleye ilişkin hizmetin esaslarının düzenlenmemesi yönündeki dava konusu düzenleyici işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle” dava konusu fıkranın iptal edilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, davacı tarafından dava dilekçesinde, 5531 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 15. alt bendinde, orman zararlılarıyla mücadelenin orman mühendislerinin faaliyet alanında sayıldığı; bu nedenle dava konusu düzenlemeyle orman dışında üretilen orman ürünleri ile mücadelenin de orman hastalıkları konusunda uzman olmayan ziraat mühendislerine bırakılmasının hukuka aykırı olduğu; nitekim, dava konusu Yönetmelik’ten önce yürürlükte bulunan “Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”in 10. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan; “Sadece ormanlık alanlardaki zararlı organizmalara karşı kullanılan bitki koruma ürünlerini reçeteye yazmak üzere, orman mühendisleri” ibaresine karşı açılan davada, orman mühendislerinin mesleki yeterliliklerinin orman bitkileri kavramı nedeniyle, orman alanları ile sınırlandırılmasının hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar verildiği; bu çerçevede, dava konusu düzenlemede “orman bitkisi” yerine, “orman alanları” kavramının kullanılmasının 5531 sayılı Kanun’a aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, 5531 sayılı Kanun’un orman mühendislerinin faaliyet alanını düzenleyen ve metnine yukarıda yer verilen hükmünde “orman” zararlıları ile mücadele tabirinin kullanılmış olması; 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1. maddesinde, “orman”ın “Tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.” şeklinde tanımlanması; gerek 6831 ve 5531 sayılı Kanun’larda, gerekse de dava konusu Yönetmeliğin üst mevzuatında “orman bitkisi” tanımına yer verilmemiş olması karşısında bu iddiaya itibar edilmemiştir. Nitekim, üst mevzuatta tanımı bulunmayan “orman bitkisi” kavramının esas alınması durumunda, hangi tür bitkilerin orman bitkisi sayılacağı hususunda tereddüte sebebiyet verilecek olup, bu durum hukuki belirlilik ilkesinin ihlali sonucunu doğuracaktır.
Tüm bu belirlemeler doğrultusunda, hukuka uygun bulunan dava konusu düzenlemeye karşı açılan davanın reddi gerekirken, iptaline hükmeden temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 18/04/2019 tarih ve E:2015/283, K:2019/3124 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 15/02/2021 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 5531 sayılı Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun’un “Mesleğin konusu” başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 15. alt bendinde “Orman yangınları ve zararlılarıyla mücadele, orman yolları ile orman yangın emniyet yolu ve şeritleri plânlamasını, etüdünü, yapımını, bakımını ve kontrolünü yapmak” orman mühendislerinin faaliyet konuları arasında sayılmıştır. Bu hükümden, orman zararlılarıyla mücadele (bu arada reçete yazma) hizmetlerinin orman mühendislerince gerçekleştirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Mezkur düzenlemede, orman mühendislerinin, bitkilere musallat zararlı organizmalarla mücadele (bu arada reçete yazma) hizmetlerinde, mesleki yetkilerinin sınırlarını çizen “orman zararlıları” kavramı, “ormanlık alanlardaki” “orman bitkilerini” etkileyen zararlıların yanında, “ormanlık alanların dışındaki alanlarda” bulunan “orman bitkilerini” etkileyen zararlıları da ifade etmektedir. Başka anlatımla, orman mühendislerinin, ormanlık alanlarda veya ormanlık alanlar dışındaki alanlarda bulunan tüm “orman bitkilerini” etkileyen zararlılarla mücadele (bu arada reçete yazma) hizmetlerinde münhasır yetkili olduklarının kabulü gerekmektedir. Nitekim, aksi yönde kabul, orman bitkileri konusunda gerekli eğitimi almayan ziraat mühendislerinin orman dışındaki bitkiler yönünden de reçete yazma yetkisine sahip olması sonucunu doğuracaktır ki, bu durum hem bitki sağlığı hem orman dokusunun korunması bakımından kamu yararı ve hizmetin gerekleri ile bağdaşmayacaktır.
Buna göre, ormanlık alanlarda veya ormanlık alanların dışındaki alanlarda bulunan tüm “orman bitkilerini” etkileyen zararlılarla mücadele ve reçete yazma hizmetlerinde münhasır yetkili olduğu anlaşılan orman mühendislerinin, bitkilere musallat zararlı organizmalarla mücadele ve reçete yazma hizmetlerinde, mesleki yetkilerinin “orman bitkileri” kavramı yerine, “ormanlık alanlar” kavramı ile sınırlandırılmasına ilişkin dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, neticesi itibarıyla doğru olan temyize konu Daire kararının yukarıda belirtilen gerekçesiyle onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.
KARŞI OY
XX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka aykırı bulunmadığı, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.