Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/15916, Karar No: 2021/997
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/15916 E. , 2021/997 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/15916
Karar No : 2021/997
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. …
2- … İnşaat Hafriyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden re’sen tarh edilen 2010/2,3,6,10,11,12 dönemlerine ilişkin katma değer vergileri ile kesilen üç kat vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının fatura aldığı Avcılar Vergi Dairesi mükellefi … Petrolcülük Nakliye Otomotiv İnş. İhr. Tic. Ltd. Şti., Marmara Kurumlar Vergi Dairesi mükellefi … Beton İnşaat ve İnşaat Malzemeleri San. Tic. A.Ş., İkitelli Vergi Dairesi mükellefi… Kum Yapı Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti., Atışalanı Vergi Dairesi mükellefi … Otomotiv Teks. Gıda İnş. Taş. San. Tic. Ltd. Şti. ile Halkalı Vergi Dairesi mükellefi … hakkındaki vergi tekniği raporunda yer alan tespitlere göre, düzenlenen faturaların sahte olduğu anlaşıldığından, adı geçen mükelleflerden alınan faturalara ilişkin katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarında hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan Küçükköy Vergi Dairesi mükellefi … İnşaat ve İnşaat Malz. San. Tic. Ltd. Şti. hakkındaki vergi tekniği raporunda yer alan tespitlere göre; uyuşmazlık konusu dönemde davacıya düzenlenen faturaların sahte ve yanıltıcı belge olduğu hususunda somut ve kabul edilebilir tespitlerin bulunmadığı, dolayısıyla bu mükellef tarafından davacıya düzenlenen faturaların sahte olduğunun ortaya konulamadığı, bu haliyle davacının kayıtlarına intikal ettirilen faturaların sahte olduğu kabul edilerek bu fatura tutarlarının indirimlerden çıkarılması suretiyle yapılan dava konusu üç kat vergi ziyaı cezalı tarhiyatların belirtilen kısımlarında ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, inceleme esnasında defter ve belgelerin yasal süresi içerisinde sunulduğu ve incelemeye gerekli olan katkının sağlandığı, mal alışlarının gerçekliğinin inceleme elemanı tarafından da kabul edildiği, cezaya dayanak teşkil eden işlemlerin 2011 olmasına rağmen raporun birçok bölümünde 2010 yılı olarak yazıldığı, diğer bir ifadeyle bu durumun raporun ne kadar özensiz düzenlendiğini ortaya koyduğu, ilgili firmalara yapılan ödemelere ilişkin olarak değerlendirme yapılmadan karar verildiği, söz konusu hususların Danıştay’ın yerleşik kararlarına da aykırılık teşkil ettiği, fatura alınan mükelleflerin işçisinin olduğu ve faaliyetinin bulunduğu hususlarının Mahkeme kararında da ortaya konulduğu, sahte belge düzenlemediği sonucuna ulaşılan diğer mükellef ile sahte belge düzenlediği sonucuna ulaşılan mükellefler arasında fark olmadığı, olumlu tespitlerin ortak olduğu, düzenlenen raporların kendi içinde çelişki oluşturduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının redde ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Olayda, davacının ihtilaflı dönemlerde fatura aldığı … İnşaat ve İnşaat Malz. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında tanzimli vergi tekniği raporunda yer alan tespitlere göre düzenlenen faturaların sahte olduğu anlaşıldığından Vergi Mahkemesi kararının adı geçen mükelleften alınan faturalardan kaynaklanan cezalı tarhiyatlar yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Davacı tarafından, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyize konu kararın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Davacının 2010/6,12 döneminde 7 adet belge karşılığı KDV dahil 412.504,40 TL tutarında hafriyat ve nakliye bedeline ilişkin fatura aldığı Küçükköy Vergi Dairesi mükellefi … İnşaat ve İnşaat Malz. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda; şirketin tuğla, kiremit, briket, kaldırım taşı vb. inşaat malzemeleri toptan ticareti faaliyetiyle iştigal etmek üzere mükellefiyet kaydı bulunduğu, defter ve belge isteme yazısının şirket müdürüne tebliğ edilmesine rağmen defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediği, dolayısıyla şirketin defter tasdik bilgisine ulaşılamadığı, merkez iş yeri adresinde yapılan 12/10/2011 tarihli yoklamada; iş yerinin kapalı olduğu, şirket müdürüne telefon ile ulaşıldığı ve yeni irtibat bürosu adresinin tespit edildiği, yine merkez adresinde yapılan 26/10/2011 tarihli yoklamada; söz konusu adresin kapalı ve kilitli olduğu ve adreste kimsenin bulunmadığı, irtibat bürosu olarak tespit edilen adreste yapılan 26/10/2011 tarihli yoklamada ise; adreste ticari faaliyetin olmadığı, demirbaşın ve çalışan ücretli işçinin bulunmadığı hususlarının tespit edildiği, 2009 yılı kurumlar vergisi beyannamesinin ve 2006/1-12, 2007/1-12 ve 2008/1-10 dönemlerine ilişkin katma değer vergisi beyannamelerinin verilmediği, 2008/10 ila 2011/8 dönemlerine ait katma değer vergisi beyannamelerinde ise yüksek tutarlı matrahlar beyan edildiği, şirketin 2006 ila 2011 takvim yıllarında düzenlediği faturalar nedeniyle sahte ve muhteviyatıcı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyenler listesine alınması ve 2004/13 sayılı Uygulama İç Genelgesi uyarınca mükellefiyetinin re’sen terkin edilmesi gerektiği tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen tespitlerin birlikte değerlendirilmesinden, yapılan yoklamalarda şirketin yeterli fiziki kapasiteye, emtiaya ve ticari organizasyona sahip olmadığının tespit edilmesine rağmen yüksek tutarlı katma değer vergisi matrahları beyan edildiği, defter ve belge isteme yazısının şirket müdürüne tebliğ edilmesine rağmen şirketin defter ve belgelerinin incelemeye ibraz edilmediği, kaldı ki şirketin faaliyet konusunun tuğla, kiremit, briket, kaldırım taşı vb. inşaat malzemeleri toptan ticareti olmasına rağmen davacı adına düzenlenen fatura muhteviyatının hafriyat ve nakliye bedeline ilişkin olduğu hususları göz önünde bulundurulduğunda, mükellefin uyuşmazlık konusu dönemde davacıya düzenlediği faturaların sahte belge niteliğinde olduğu sonucuna ulaşıldığından Vergi Mahkemesi kararının belirtilen kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının redde ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Mahkeme kararının kabule ilişkin kısmının ise BOZULMASINA,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, davacı aleyhine onanan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.