Danıştay 12. Daire, Esas No: 2021/249, Karar No: 2021/714
Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2021/249 E. , 2021/714 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/249
Karar No : 2021/714
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı / …
VEKİLLERİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : İstanbul İli, Üsküdar İlçesi …Camii’nde İmam-Hatip olarak görev yapan davacının, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan ortak nitelik şartını kaybettiğinden bahisle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 98/b maddesi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin … tarihli ve … sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı işleminin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının imam-hatip olarak görev yaptığı 2009-2012 döneminde camide toplanan yardım paralarının, davacı tarafından cami dernek yöneticilerinin isim ve imzaları yazılarak düzenlenen tutanaklarla müftülük hesabına yatırıldığı, tutanaklarda belirtilen miktarlar ile toplanan yardım miktarları arasındaki farkın cami harcamalarında kullanıldığına dair herhangi bir belge bulunmadığı iddiaları ile cami imamı olan davacı ile cami dernek yöneticileri arasında daha önceden başlayan değişik iddialarla karşılıklı uyumsuzluklar ve şikayetler bulunduğu, davacının Kaymakamlık ve Müftülük izni olmaksızın yatılı öğrencilerin bulunduğu kurslar düzenlediği ve bu kurslarda öğreticilik yaptırdığı kişilere belirli miktarlarda ücretler ödediği hususları birlikte dikkate alındığında; varsa bu tür usülsüzlüklerin disiplin cezasını gerektirir olduğu, nitekim bu fiiller nedeniyle verilen aylıktan kesme ve kınama cezalarının iptali istemiyle açılan davaların … İdare Mahkemesi’nde derdest olduğu, sadece davacıya isnat edilen fiillerin, atama yönetmeliğinde yer alan, itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olma niteliğini kaybettirmiş olduğunu göstermeyeceği, bu durumun davacı hakkındaki şikayetlerin yoğunluğu ve niteliği ve çeşitliliği, imam-hatip olan davacının sürekli hale gelen hal ve davranışları, cami cemaati arasında ve toplumda davacıya imam-hatip olarak güven duygusunun kaybolup kaybolmadığı gibi durumlar açısından somut tespitlerle ayrıca ortaya konulması gerektiği, ancak soruşturma raporunda bu hususlar açısından bir araştırma veya inceleme yapıldığına dair bir bilgi veya belge bulunmadığı, sadece disiplin cezasına konu fiilleri nedeniyle böyle bir teklif getirildiği sonucuna varılarak, davacının itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olma niteliğini kaybettiğinden bahisle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı hakkında, yardım paralarının teslim aldıktan sonra cami dernek başkanı ve üyelerinin imzalarını taklit etmekle sahte evrak tanzim ederek hesaba eksik para yatırmak ve kalan parayı kullanmak, 2013 yılı takvim parasını ödememek, müftülüğün bilgisi olmadan camide kurs faaliyeti tertiplemek, öğreticiler getirmek, kursun iaşe ve ibatesi için bağış toplamak, topladığı paraları eşi ve ailesi çevresine dağıtmak iddialarıyla şikayet üzerine açılan soruşturmada, alınan ifade ve tutanaklarla davacıya isnat edilen fiillerin sabit olduğunun tesbit edildiği, her bir fiil için ayrı ayrı aylıktan kesme ve kınama cezalarının verildiği, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Kurulu’nun … tarihli ve … sayılı kararında da, imam-hatip olan davacının dini konularda toplumu aydınlatması, eğitici, dini yasaklardan ve kötü alışkanlıklardan sakındırıcı, yanlış inançları düzeltici, çevresinde doğruluğu, sadakati ve güvenilirliği ile her bakımdan topluma örnek olması gerekirken, sözü edilen fiilleriyle bu nitelikleri kaybettiğinden bahisle görevine son verilmesine karar verildiği, dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, hakkında ileri sürülen iddiaların tamamen asılsız olduğu gibi bu iddiaların delillendirilemediği, savunma hakkının kısıtlandığı, hukuka aykırı işlem nedeniyle aile olarak mağdur oldukları, İdare Mahkemesi kararının hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 tarih ve 2020/62 sayılı “Danıştay Dava Daireleri Arasındaki İş Bölümü Kararı” uyarınca Dairemize devredilen dosyada, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra,dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmesizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
İstanbul İli, Üsküdar İlçesi …Camii imam-hatibi olarak görev yapan davacının, İstanbul -… Camii imam-hatibi olarak görev yaptığı dönemde, camide toplanan yardım paralarını teslim aldıktan sonra cami dernek başkanı ve üyelerinin imzalarını taklit edip sahte evrak tanzim ederek hesaba eksik para yatırmak ve kalan parayı kullanmak, 2013 yılı Diyanet takvim parasını ödememek, müftülüğün bilgisi olmadan camide kurs faaliyeti tertiplemek, öğreticiler getirmek, kursun iaşe ve ibatesi için bağış toplamak, topladığı paraları eşi ve ailesi çevresine dağıtmak iddialarıyla ilgili yapılan şikayet üzerine davacı hakkında soruşturma başlatılmıştır.
Soruşturma sonucunda hazırlanan … tarihli ve … sayılı soruşturma raporunda özetle; cami yardım faaliyetlerinde camide düzenlenen tutanağı değiştirerek dernek başkanı ve kendisinin imzasını atarak yeni tutanak düzenlediği ve sahte belge oluşturduğu, sahte belgelere eksik rakam yazarak müftülük hesabına yatırdığı, ifadesinde bu durumu, cami, lojman, Kur’an kursu ihtiyaçlarına karşılamak üzere yaptığını belirttiği, ancak bahsedilen harcamalara ilişkin belge sunamadığı, gösterdiği tanığın da kendisini doğrulamadığı, birçok harcamanın dernek ve hayırseverler ile Belediye tarafından yapıldığı, meblağ tespitinin yapılamadığı ve yardım parasının kendi uhdesinde kaldığı tespit edilerek disiplin yönünden 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (ı) alt bendi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması; 2013 yılı Diyanet Takvimi paralarını ödemediği iddiasına ilişkin olarak, davacının 50 adet aldığı takvimlerin parasını ödemediği, sözkonusu paranın dernek başkanı tarafından ödendiği, soruşturma sırasında davacı tarafından ödendiği ve bu şekilde takvim paralarını bir süre uhdesinde tuttuğu, bu nedenle dernek başkanıyla arasında borç ilişkisi oluşturduğu tespit edilerek disiplin yönünden 657 sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (d) alt bendi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılması; Müftülüğün ve Kaymakamlık izni ve bilgisi olmadan camide kurs faaliyeti tertiplemek, öğreticiler getirmek, kursun iaşe ve ibatesi için bağış toplamak, topladığı paraları eşi ve ailesi çevresine dağıtmak iddiasına ilişkin olarak ise, yaz kurslarında Müftülük ve Kaymakamlığın haberi olmaksızın dini bir vakıftan erkek ve kadın kişiler getirerek öğreticilik yaptırdığı, kendi eşi de dahil olmak üzere öğretici olarak çalıştırdığı kişilere ücret ödemek için bağış ve yardım yollarına başvurduğu, erkek çocukların ve vakıftan gelen erkek öğreticilerin caminin bir bölümünde yatılı olarak kalmasına izin verdiği, toplanan bağış ve yardımların meblağının ve ne kadarının sarf edildiğinin bilinmediği tespit edilerek disiplin yönünden 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (a) alt bendi uyarınca aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği; idari yönden ise, davacının tespit edilen fiillerinin kamu vicdanında olduğu kadar İslam dini açısından da ağır nitelikte olduğu, din görevlisinin müstesna bir mevkide hassas bir görev ifa ederek topluma örnek olmak zorunda olduğu, bu şekilde davranışlarıyla ilgili Yönetmeliğin 5/b maddesinde yer alan, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olma niteliğini kaybettiği belirtilerek Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yerdeğiştirme Yönetmeliği’nin 5/b maddesi ve 657 sayılı Kanun’un 98/b maddesi uyarınca görevine son verilmesinin teklif edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının tespit edilen fiilleri nedeniyle disiplin yönünden getirilen teklif doğrultusunda, aylıktan kesme ve kınama cezalarına ilişkin işlemlerin tesis edildiği, idari yönden getirilen teklif doğrultusunda da adı geçen Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan ortak nitelik şartını kaybettiği anlaşıldığından, 657 sayılı Kanun’un 98/b maddesi uyarınca davacının görevine son verilmesine ilişkin … tarihli ve … sayılı işlemin tesis edildiği, görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin (B) bendinin 2. alt bendinde, memurluğa alınacaklarda aranacak özel şartlar arasında, “kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak” şartına yer verilmiş; 98. maddesinin (b) bendinde ise, memurların “memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi” hali Devlet memurluğunu sonra erdiren sebepler arasında sayılmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise de, “Atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan alanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak”, Diyanet İşleri Başkanlığı kadrolarına ilk defa atanacaklarda aranacak genel şartlar arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacı hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda tesis edilen işlemlerden, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (d) alt bendi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının, İlçe Müftülüğünden satmak için almış olduğu 50 adet 2013 yılına ait takvimin parasını, İlçe Müftülüğüne vermediği hususunun kendi ifadesiyle de, kabul edildiği, söz konusu takvim paralarının cami dernek başkanı tarafından ödendiği ve tahsilatı gerçekleştiren memur tarafından yapılan uyarılara rağmen söz konusu takvim paralarının davacı tarafından ödemeyi gerçekleştiren dernek başkanına geri ödenmediği sabit olduğundan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının disiplin cezası ile cezalandırılmasına neden olan bir diğer eylemi olan, toplanan yardım paraları ile ilgili tutanağı dernek başkanının imzasını değiştirerek yeni tutanak düzenlemesi, tutanağa eksik tutar yazmak suretiyle sahte belge oluşturarak Müftülük hesabına yatırması eylemi nedeniyle cezalandırılmasına dair 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (ı) alt bendi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması işleminin iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının İstanbul İli, … İlçesi, … Camiinde imam olarak görev yapmakta iken toplanan yardım paralarını teslim aldıktan sonra cami dernek başkanı ve üyelerinin imzalarını taklitle sahte evrak tanzim ettiği, hesaba eksik para yatırdığının sabit olduğu, davacının, söz konusu parayı cami, lojman, kuran kursu ihtiyaçlarını karşılamak için kullandığını itiraf ettiği anlaşıldığından, disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yine soruşturmada yer verilen, davacının Müftülüğün ve Kaymakamlık izni ve bilgisi olmadan camide kurs faaliyeti tertiplemek, öğreticiler getirmek, kursun iaşe ve ibatesi için bağış toplamak, topladığı paraları eşi ve ailesi çevresine dağıtmak eylemi nedeniyle tesis edilen 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (a) alt bendi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının, müftülüğün bilgisi olmadan camide kurs faaliyeti tertiplediği, kursun iaşe ve ibatesi için kendiliğinden bağış topladığı, paraları kendisine ve aile çevresine dağıttığı, yaz kurslarında kaymakamlık onayı ve müftülük izni olmaksızın … olarak bilinen … isimli vakıftan erkek ve kadın kişiler getirerek öğreticilik yaptırdığı, Kur’an kursları ile ilgili yönetmeliğe aykırı olarak pansiyon/yurt niteliği taşımayan caminin üst mahfilinde erkek çocuklarını günlerce yatırdığı, eşi de dahil olmak üzere öğretici olarak çalıştırdığı kişilere ücret ödemek için bağış ve yardım toplama yollarına başvurduğu anlaşıldığından, disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davanın reddine ilişkin karara karşı davacı tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine, Danıştay Onikinci Dairesi’nin 16/02/2021 tarihli ve E:2021/1593, K:2021/713 sayılı kararıyla İdare Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.
İslam Dini’nin inanç, itikat, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri kanunen yürütmekle görevli bir kamu görevlisinin, tutum ve davranışları ile yürüttüğü bu hizmete tamamen aykırı bir yaşayış içinde olmasının, kamu görevinin ve kamu hizmetinin gerekleri açısından ne kadar mahzurlu olacağı aşikardır. Bu nitelikleri taşımayan veya sonradan bu niteliği kaybeden ve yaşantısı yürüttüğü hizmet ile bağdaşmayan bir din görevlisinin kamu hizmetini etkili ve verimli bir şekilde ifa etmesine imkan bulunmamaktadır.
Davacı hakkında yapılan soruşturma sonunda verilen disiplin cezalarına konu eylemleri, kamu vicdanında olduğu kadar İslam dini açısından da ağır nitelikte olduğu, din görevlisinin müstesna bir mevkide hassas bir görev ifa ederek topluma örnek olmak zorunda olduğu, bu şekilde davranışlarıyla, ilgili Yönetmeliğin 5/1-b maddesinde yer alan, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olma niteliğini kaybettiği belirtilerek davacının görevine son verilmesinin teklif edilmesini takiben görevine son verilmiştir. Disiplin cezalarına ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda yukarıda da ayrı ayrı yer verilmek suretiyle belirtildiği üzere, İdare Mahkemesince davacının eylemlerinin sübuta erdiği anlaşıldığından, disiplin cezalarının hukuka uygun olarak tesis edildiği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan alanlarda görev yapan personelin; 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (B) bendinin 2. alt bendi ile aynı Kanun’un 98. maddesinin (b) bendi uyarınca Yönetmelikle aranılan “itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu” şeklindeki ortak nitelik şartını kaybettiğinden bahisle görevine son verme işleminin tesisi için ”İslam törelerine uygun olmayan bir eylemin bulunmasının” yanında diğer bir şart olarak ”bu eylemin çevresinde bilinir olması gerektiği”, ancak bu iki şartın birlikte gerçekleşmesi durumunda görevine son verilebileceği açıktır.
Tüm yapılan bu açıklamaların ışığında, davacı hakkında başlatılan soruşturma sonucunda tespit edilen tüm fiil ve eylemlerin davacının mesleğinin niteliği de gözönüne alındığında, İslam töresi ile bağdaşmadığı gibi söz konusu eylemlerin alenilik kazandığı sonucuna varıldığından, atamaya esas alınan ortak nitelik şartını görevi sırasında kaybeden davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.