Danıştay 10. Daire, Esas No: 2020/3562, Karar No: 2021/531
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2020/3562 E. , 2021/531 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/3562
Karar No : 2021/531
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı / …
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri Av. …
Hukuk Müşaviri Av. …
2- … Üniversitesi Rektörlüğü / …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
4- …’ya velayeten kendi adına asaleten
…
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların murisi olan …’nun, doğum yapmak amacıyla götürüldüğü … Kadın Doğum Hastanesinde 01/06/2009 tarihinde yaptığı doğum sonrası fenalaşması üzerine sevk edildiği … Üniversitesi … Tıp Merkezi … Araştırma Hastanesinde davalı idarelerin hizmet kusuru nedeniyle vefat etmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık 150.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 300.000,00 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davanın reddi yolunda verilen kararın Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 30/05/2016 tarih ve E:2013/4469, K:2016/3889 sayılı kararı ile bozulması üzerine, bozma kararına uyularak, olaya yönelik olarak Adli Tıp 8. İhtisas Kurulunca hazırlanan … tarih ve … sayılı raporda, tıbbî belgelere göre müteveffanın ölümünün uterus rüptürü sonrası gelişen kanamaya dayalı olarak gerçekleştiği, müteveffanın hastaneye ilk başvurmasından uterus rüptürü tespit edilene kadar yapılan takiplerinin ve tedavilerinin tıp kurallarına uygun olduğu, meydana gelen uterus rüptürünün bir komplikasyon olduğu, batın içi kanamadan şüphelenildikten sonra hastanın acilen ameliyata alınması gerektiği, ancak bu vakada uterus rüptürüne bağlı kanamanın retroperitoneal bölgede olduğu, bu tip ameliyatların tek hekim tarafından yapılmasının oldukça zor bir işlem olduğu, dosya içerisinde mevcut hekim ifadesinde multidisipliner yaklaşım gerektirmesi, yoğun bakım, cerrahi yaklaşım, kan ve kan ürünlerinin daha kolay temin edilebilmesi, bütün bunları sağlamada yetersiz kalınabileceği endişesi ile … Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Doğum Kliniğine sevkinin uygun olduğunu düşündüğü gerekçeleri ile yakın mesafede bulunan … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildiğinin anlaşıldığı, bu gerekçelerin yanlış gerekçeler olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, dolayısı ile hekimin hastayı ameliyata almayarak yakın mesafadeki tam donanımlı hastaneye sevk etmesinin hata olarak değerlendirilmeyeceği yönünde görüş bildirildiği, dosya eki bilgi ve belgeler ile anılan rapor birlikte değerlendirildiğinde, davacıların murisi olan …’da meydana gelen uterus rüptürünün bir komplikasyon olduğu, dolayısıyla uygulanan tedavide kamu ajanlarının ve bunun sonucu olarak idarelerin ağır bir hizmet kusurunun bulunmadığı, hizmet kusurunun varlığına dayalı olarak talep edilen maddi tazminat isteminin yerinde olmadığı sonucuna ulaşıldığı, bununla birlikte yürütülen sağlık hizmetinin gereği gibi işletilmediği hususunda hizmet kusurunun bir bütün olarak ele alınması gerektiği, somut uyuşmazlıktaki olayın, müteveffanın eşi ve çocuğu olan davacılar için ağır ve katlanılması güç bir durum yarattığı ve olayın sonucunun davacılar yönünden telafisi imkansız bir hale sebebiyet verdiği, davacıların söz konusu duruma katlanmalarını beklemenin de mümkün olmadığı, oluşan ağır sonuç ile idari fiil arasındaki illiyet bağının da esasen kopmadığı göz önünde bulundurularak, davacıların ömür boyunca çekecekleri acı, yoksunluk ve üzüntünün kısmen de olsa tatmin edilmesi amacıyla takdiren, her bir davacı için ayrı ayrı 30.000,00 TL olmak üzere toplamda 150.000,00 TL manevi tazminatın idari başvurunun davalı idarenin kayıtlarına girdiği tarih olan 31/05/2010 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte, davacılara ödenmesi gerektiği neticesine varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davalı idarelerden … Bakanlığı tarafından, dava konusu olaydan batın içi kanamadan şüphelenildikten sonra müteveffanın acil ameliyata alınması gerektiği, bu tip ameliyatların multidisipliner yaklaşım gerektirmesi, yoğun bakım, cerrahi yaklaşım, kan ve kan ürünlerinin daha kolay temin edilebilmesi sebebiyle hastanın sevkinin yapıldığı, uygulanan tıbbi ameliyelerde ve sevk işlemlerinde hizmet kusuru bulunmadığı, dosyadaki raporların da bu yönde olduğu, davacıların manevi tazminat taleplerinin de reddi gerektiği, hükmedilen tutara başvuru tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceği, harçtan muaf olmasına rağmen davalı idare aleyhine nispi karar harcına hükmedildiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden … Üniversitesi Rektörlüğü tarafından, hastaya uygulanan tedavi ile sonuç arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı, kusur atfedilebilecek bir hata veya ihmalin söz konusu olmadığı, dosyadaki raporlar ile de bu hususun anlaşıldığı, hükmedilen tazminat tutarının fahiş olduğu, bu miktarın takdiren belirlenmesi sebebiyle faiz uygulanamayacağı, harçtan muaf olmasına rağmen davalı idare aleyhine nispi karar harcına hükmedildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarelerin yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin, işin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen kabulü kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının kabule ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)_KARŞI OY :
Uyuşmazlıkta, olaya yönelik olarak Adli Tıp 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunca hazırlanan … tarih ve .. sayılı raporda özetle, ”müteveffanın hastaneye ilk başvurmasından uterus rüptürü tespit edilene kadar yapılan takiplerinin ve tedavilerinin tıp kurallarına uygun olduğu, kişide sezeryan endikasyonu bulunmadığı, meydana gelen uterus rüptürünün bir komplikasyon olduğu, batın içi kanamadan şüphelenildikten sonra hastanın acilen ameliyata alınması gerektiği, ancak bu vakada uterus rüptürüne bağlı kanamanın retroperitoneal bölgede olduğu, bu tip ameliyatların tek hekim tarafından yapılmasının oldukça zor bir işlem olduğu, dosya içerisinde mevcut hekim ifadesinde multidisipliner yaklaşım gerektirmesi, yoğun bakım, cerrahi yaklaşım, kan ve kan ürünlerinin daha kolay temin edilebilmesi, bütün bunları sağlamada yetersiz kalınabileceği endişesi ile … Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Doğum Kliniğine sevkinin uygun olduğunu düşündüğü gerekçeleri ile yakın mesafede bulunan … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildiğinin anlaşıldığı, bu gerekçelerin yanlış gerekçeler olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, dolayısı ile hekimin hastayı ameliyata almayarak yakın mesafedeki tam donanımlı hastaneye sevk etmesinin hata olarak değerlendirilmeyeceği” yönünde görüş bildirildiği, İdare Mahkemesince bu rapor doğrultusunda davanın reddi yolunda verilen kararın Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 30/05/2016 tarih ve E:2013/4469, K:2016/3889 sayılı kararıyla, “davacılar murisinin tedavisinde hizmet kusuru bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu nezdinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olmakla birlikte; davacılar murisinin sevk kararının zamanında verilip verilmediği, tedavisinde gecikmeye neden olunup olunmadığı, sevk edilene kadar geçen süreçteki tıbbi veriler uyarınca davacılar murisine kan transfüzyonu yapılmasının gerekip gerekmediği hususu ortaya konulmadan hazırlanan raporun uyuşmazlığın çözümünde yeterli olmadığı, olayda davalı … Bakanlığının hizmet kusuru bulunup bulunmadığının net olarak ortaya konulamadığı, bu hususlar ve taraf iddiaları değerlendirilmek suretiyle davacılar murisinin tedavisinde Sağlık Bakanlığı’nın hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının, 2659 sayılı Kanun hükümleri uyarınca dosyanın Adli Tıp Genel Kuruluna gönderilerek, saptanmasından sonra uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı” gerekçesiyle bozulduğu, bu bozma kararına uyulması üzerine olaya yönelik olarak bu kez Adli Tıp 8. Adli Tıp İhtisas Kurulunca hazırlanan … tarih ve … sayılı raporda da ilk rapor ile aynı yönde görüş bildirildiği görülmektedir.
Bu durumda, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile anılan raporlar birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu olayda, davalı idarelere atfedilebilecek bir hizmet kusuru tespit edilmediğinden, davacıların manevi tazminat istemlerinin reddi, dolayısıyla temyize konu İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.