Danıştay 10. Daire, Esas No: 2017/868, Karar No: 2021/628

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/868 E. , 2021/628 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2017/868
    Karar No : 2021/628

    KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
    İSTEYEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı / …
    VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
    2- … Valiliği
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
    2- …
    VEKİLLERİ : Av. …

    İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının onanmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 09/06/2016 tarih ve E:2015/4122 K:2016/3194 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacılardan Türkmenistan uyruklu …’nın, diğer davacı Türk vatandaşı … ile yapmış olduğu evliliğin Türkiye’de ikamet etme ve Türk vatandaşlığına geçmek amaçlı bir evlilik olduğu gerekçesiyle, …’nın ikamet izninin kısaltılarak yurt dışına çıkışının sağlanmasına ilişkin olarak tesis edilen ve 25/11/2008 tarihinde tebliğ edilen davalı idare işleminin iptali istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Danıştay Onuncu Dairesinin 12/03/2013 tarih ve E:2009/13033, K:2013/2172 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle, evlilik ilişkisinin sonlandırılmasının ancak adli yargı yerince bu konuda verilecek bir karar ile mümkün olduğu, yargı yerlerince verilmiş bir karar olmadıkça idarenin evliliğin muvazaalı olduğu konusunda değerlendirme yaparak işlem tesis etmesine hukuken olanak bulunmadığı belirtilerek dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.
    Daire kararının özeti: Davalıların temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule uygun bulunmuş ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

    KARAR DÜZELTME

    TALEP_EDENİN_İDDİALARI : Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, davacıların evliliklerine yönelik yapılan tahkikat sonucunda, söz konusu evliliğin aile birlikteliği kurmaktan ziyade yabancı uyruklu davacının ülkede kalmasına yönelik bir evlilik olduğunun tespit edildiği belirtilerek dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı; diğer davalı İstanbul Valiliği tarafından, dosya içeriği değerlendirildiğinde tesis edilen idari işlemin hukuka uygun olduğunun anlaşılacağı belirtilerek karar düzeltme istemlerinin kabulü gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

    DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    Kararın düzeltilmesi dilekçelerinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 09/06/2016 tarih ve E:2015/4122 K:2016/3194 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY :
    Türkmenistan vatandaşı olan davacı …, diğer davacı Türk vatandaşı … ile 11/02/2008 tarihinde yapmış olduğu evliliği dolayısıyla kendisine ikamet izni verilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.
    Bu başvuru üzerine anılan evliliğe yönelik olarak davalı idarece yapılan tahkikatlar sonucunda, evliliğin yabancı uyruklu davacının Türkiye’de ikamet etmesi ve Türk vatandaşlığına geçmesi amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davacılardan …’nın ikamet süresinin 09/12/2008 tarihine kadar kısaltılmasına ve en kısa sürede yurt dışına çıkış yapması gerektiğine ilişkin 25/11/2008 tarihinde tebliğ edilen davalı idare işlemi tesis edilmiş ve bu işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan mülga 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un,
    “İkamet tezkeresinin reddolunacağı haller” başlıklı 7. maddesinde,
    “A) Sırf iş tutmak için gelecek sanat ve meslek erbabı olup da tutacağı iş, kanunlar gereğince Türk vatandaşlarına hasredilmiş bulunan,
    B) Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya faaliyette bulunan,
    C) Türkiye’de kalmak istediği müddet zarfında yaşamak için maddi imkanları meşru bir şekilde temin edemiyeceği sabit olan,
    D) Türkiye’ye girmesi memnu olup da her nasılsa girmiş bulunan,
    E) Türkiye’de oturduğu müddetçe huzur ve asayişi ihlal eden,
    Yabancılara ikamet tezkeresi verilmez” hükmüne yer verilmiştir.
    “Muzır şahıslar” başlıklı 19. maddesinde ise, İçişleri Bakanlığınca memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancıların verilecek muayyen müddet zarfında Türkiye’den çıkmağa davet olunacağı, bu müddetin sonunda Türkiye’yi terketmiyenlerin sınır dışı edilebileceği kurala bağlanmıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Yukarıda yer verilen kurallara göre, Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya Türkiye’de kalması idari icaplara aykırı sayılan yabancılar hakkında ikamet izni vermeme, izin süresini kısaltma ve sınır dışı etme yönünde işlem tesis edilebileceği açıktır.
    Dava konusu işlem evliliğin muvazaalı olduğu gerekçesiyle tesis edilmiş ve İdare Mahkemesince de evlilik ilişkisinin sonlandırılmasının ancak adli yargı yerince bu konuda verilecek bir karar ile mümkün olduğu, yargı yerlerince verilmiş bir karar olmadıkça idarenin evliliğin muvazaalı olduğu konusunda değerlendirme yaparak işlem tesis etmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.
    Evliliğin muvazaalı olup olmadığının saptanmasının adli yargı yerlerine ait olduğunda tartışma bulunmamakla birlikte, İdare Mahkemesinin dava konusu işlemin iptalinde bu hususu gerekçe olarak göstermiş olması, maddi olaya 5683 sayılı Kanun’un yukarıda anılan 7. ve 19. maddelerinin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.
    Dosya içerisinde yer alan, davacıların evliliğine yönelik olarak yapılan tahkikatlar sonucu düzenlenen 01/04/2008 tarihli tutanakta; Türkmenistan uyruklu olan davacının ikamet adresi olarak belirttiği adrese gidildiğinde; ikametin girişindeki odanın ikamet tarzında değil iş yeri tarzında döşenmiş olduğu, adresin girişinde kapının üst kısmında güvenlik kamera sisteminin kurulu olduğu ve içeriden televizyon yardımıyla dışarıdan gelenlerin gözetlendiği, söz konusu binada yapılan tahkikatta, davacı …’ın tanındığı, ancak yabancı uyruklu davacının ise tanınmadığı, ayrıca bahse konu binada bulunan kuaför işyeri yetkilisi A.D. isimli kişi ile yapılan görüşmede, bu kişi tarafından yabancı uyruklu davacıyı tanımadığı, …’ı ise tanıdığı, bu kişinin belirtilen adresi danışmanlık şirketi şeklinde kullandığı, bazen bu adrese yabancı uyruklu şahısların gelip gittiği ve …’ın bu şahıslara iş bulma konusunda yardımcı olduğunun beyan edildiği; 06/11/2008 tarihli tutanakta; ikamet adresi olarak belirtilen adreste tekrar tahkikat yapıldığı ve söz konusu adresteki komşular ile görüşüldüğünde; aynı binanın 8 numaralı dairesinde ikamet eden E.T. isimli kişi ile yapılan görüşmede, bu kişi tarafından …’ın apartman yöneticisi olduğu, yabancı uyruklu davacıyı ise tanımadığı, söz konusu adresteki daireyi danışmanlık şirketi olarak bildiği ve oraya sürekli yabancı uyruklu bayanların gelip gittiğinin beyan edildiği; aynı apartmanın 4 numaralı dairesinde ikamet eden E.K. isimli kişi tarafından, Türk vatandaşı eşin apartmanda yönetici olduğu, yabancı uyruklu davacıyı ise hiç görmediğinin beyan edildiği; apartmanın 1 numaralı dairesinde bulunan kuaförün sahibi A.D. isimli kişi tarafından da Türk vatandaşı davacının apartman yöneticisi olduğu, yabancı uyruklu davacıyı ise tanımadığı, söz konusu adresteki daireyi danışmanlık şirketi olarak bildiği ve oraya sürekli yabancı uyruklu bayanların gelip gittiğinin beyan edildiği; aynı kuaförde çalışan İ.D. isimli kişi tarafından, söz konusu adresin danışmanlık şirketi olduğunu bildiği, adrese sürekli yabancı bayanların gelip gitmesi sebebiyle apartmanın onlardan şikayetçi olduğu, yabancı uyruklu davacıyı da bir iki defa gördüğünün beyan edildiği hususlarına yer verildiği görülmektedir.
    Bu haliyle, yukarıda yer verilen tespitler uyarınca ikamet izninin veriliş amacına aykırı olacak şekilde Türk vatandaşı eşi ile evlilik birlikteliği içerisinde yaşamadığı anlaşılan davacı … hakkında 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un 7. ve 19. maddelerinde yer alan düzenlemelere uygun olarak tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarelerin temyiz isteminin kabulüne,
    2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 18/02/2021 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

    (X)-KARŞI OY :

    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyizen verilen karar üzerine yapılacak işlem” başlıklı 50. maddesinin 4. fıkrasında yer alan, “Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır.” hükmü gereğince; Dairenin bozma kararına uyulmak suretiyle verilen Mahkeme kararının onanmasına ilişkin Daire kararında usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
    Bu nedenle davalı idarelerin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde oluşan Daire kararına katılmıyoruz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir