Danıştay 13. Daire, Esas No: 2021/362, Karar No: 2021/582

Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2021/362 E. , 2021/582 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No:2021/362
    Karar No:2021/582

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurumu
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …
    İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacıya ait Niğde ili, Ulukışla ilçesi, …Mahallesi’nde bulunan akaryakıt istasyonunda kiracı tarafından kaçak akaryakıt satışı yapıldığından bahisle akaryakıt istasyonunun 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca 05/07/2013 tarihinde mühürlenmesi üzerine, davacı tarafından söz konusu mühürlemenin kaldırılması istemiyle 20/10/2014 tarihinde yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Denetim Dairesi Başkanlığı işleminin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi’nce süre aşımı nedeniyle davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, Dairemizin 09/02/2018 tarih ve E:2015/2801, K:2018/360 sayılı kararı ile bozulması üzerine, bozma kararına uyulmak suretiyle dava dilekçesinin reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar sonrasında yenilenen dilekçeyle açılan davada verilen kararda; dava konusu işlemin gerekçesini oluşturan 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan kuralın, kaçak akaryakıt satışı yapan kişilerin, kurum soruşturması ve/veya mahkeme kararları kesinleşinceye kadar aynı tesisin mühürlenmeyen diğer kısımlarında farklı bir lisansla veya farklı yerlerde yeni bir tesis kurarak yeni bir lisansla faaliyetlerine devam etmelerinin önüne geçilmesi için getirildiği, maddenin getiriliş amacının fiili işleyen kişilerin, fiilin işlendiği işletmede ya da farklı bir alanda faaliyetlerine engel olunması olduğu; dava konusu olayda, davacının kaçak akaryakıt satışı ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı, taşınmazından tahliye etmeye çalıştığı kiracısı tarafından kaçak akaryakıt satışının gerçekleştirildiği; bu durumda, davalı idare tarafından, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste, kaçakçılık fiilini işleyen kişilerin bu tesisi kullandığı sürece lisansa tâbi tüm faaliyetlerinin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulması gerektiği, fiili işleyen kişinin söz konusu tesisteki faaliyetinin sona ermesi durumunda, taşınmazın olayla hiçbir ilgisi bulunmayan taşınmaz sahibinin kullanımına yeniden açılması gerektiği, aksine düşüncenin, yargılama süresinin uzunluğu da dikkate alındığında, Anayasa’da düzenlemesini bulan cezaların şahsiliği ve mülkiyet hakkı ilkelerinin açıkça ihlâli anlamına geleceği sonucuna varıldığından, iş yerinde yapılan mühürleme işleminin kaldırılması talebinin reddine dair dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, mühürleme işleminin hukuka uygun olarak tesis edildiği, davacı tarafından idarelerine yapılan başvuru tarihi (20/10/2014) itibarıyla konuya ilişkin Ulukışla Cumhuriyet Başsavcılığı’nca veya mahkeme tarafından verilmiş ve kesinleşmiş bir karar bulunmadığından, dava konusu işlemle bu başvurunun reddedildiği, işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmüştür.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, İdare Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY:
    Davacıya ait Niğde ili, Ulukışla ilçesi, …Mahallesi’nde bulunan akaryakıt istasyonunda yapılan denetimde, kiracı tarafından kaçak akaryakıt satışı yapıldığı, yasal yer altı tankından alınan numunenin ulusal marker seviyesinin geçersiz çıktığı, istasyonda bir adet gizli tankın bulunduğu ve bu tanktan alınan numunenin de ulusal marker seviyesinin geçersiz çıktığı hususlarının tespit edildiğinden bahisle akaryakıt istasyonunun 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca 05/07/2013 tarihinde mühürlendiği, davacı tarafından söz konusu mühürlemenin kaldırılması istemiyle 20/10/2014 tarihinde yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Denetim Dairesi Başkanlığı işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

    USUL YÖNÜNDEN:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdarî davalarda genel yetki” başlıklı 32. maddesinin birinci fıkrasında, “Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, bu Kanun’da veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması hâlinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idarî işlemi veya idarî sözleşmeyi yapan idarî merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir.”; 34. maddesinin birinci fıkrasında ise, “İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idarî davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir.” kuralına yer verilmiştir.
    İdari davalarda genel yetki, 2577 sayılı Kanun’un 32. maddesinde düzenlenmiştir. 32. maddenin yukarıda yer verilen birinci fıkrasına göre, iptal davalarında yetki konusundaki genel kural, dava konusu idari işlemi tesis eden idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesinin yetkili olmasıdır.
    2577 sayılı Kanun’un 33. ile 37. maddeleri arasında ise, kamu görevlileri ile ilgili davalarda, taşınmaz ve taşınır mallara ilişkin davalarda, tam yargı davalarında ve vergi uyuşmazlıklarında geçerli olan özel yetki kuralları düzenlenmiştir.
    Kanun’un 34. maddesinde, taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasından kaynaklanan iptal ve tam yargı davaları ile konusu taşınmaz mal olan idarî sözleşme uyuşmazlıklarından ve ayrıca kamu mallarına ilişkin idari davalardan söz edilmiştir. Maddenin öngördüğü yetki kuralı özel ve kesin nitelikte olduğundan; anılan davaların mutlaka uyuşmazlık konusu taşınmaz malın bulunduğu yerdeki idare mahkemesinde görülmesi gerekmekte, 32. maddenin birinci fıkrasındaki genel yetki kuralının bu alanda geçerliliği bulunmamaktadır (YENİCE Kâzım / ESİN Yüksel, Açıklamalı-İçtihatlı-Notlu İdari Yargılama Usulü, 1983, Ankara, s.656).
    Aslında, 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde düzenlenen idarî dava türlerinden hiç birinin konusu taşınmaz mallar değildir. Dolayısıyla, 34. maddede yer alan “taşınmaz mallara ilişkin davalar” ifadesinden anlaşılması gereken, taşınmaz malları konu edinen idarî davalar değil; “idarî uyuşmazlığın kaynağı olan taşınmaz mallarla ilgili bir isteği karşılayan” ya da “taşınmaz mallar üzerindeki bir hakkı ihlâl eden” idarî işlemleri konu edinen idarî davalardır (CANDAN Turgut, Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 2017, Ankara, s.929).
    Bu durumda, idarî dava türlerinden olan iptal davalarında, yetkili mahkemenin tespitinde kural olarak 32. maddede belirlenen ilkenin uygulanmasının esas olduğu; bu genel kuraldan ayrılmanın ancak istisna öngören özel bir yetki kuralının varlığı hâlinde mümkün olduğu; 2577 sayılı Kanun’un 34. maddesinde düzenlenen özel yetki kuralının ise taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasını veya taşınmaza bağlı hakları konu alan işlemlere karşı açılan davalara yönelik olduğu açıktır.
    Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığın, 2577 sayılı Kanun’un 34. maddesinin birinci fıkrası kapsamında imar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskân gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasına veya taşınmaza bağlı hak kapsamında bulunan bir işleme yönelik olmadığı, taşınmaz hukukuna ilişkin herhangi bir kuralla ilgili olmaksızın, mühürleme işleminin kaldırılması yönündeki başvurunun reddine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Denetim Dairesi Başkanlığı işleminin iptaline yönelik olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı Kanun’un 32. maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki genel yetki kuralı uyarınca, dava konusu işlemi tesis eden idarî merci olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bulunduğu yerdeki Ankara İdare Mahkemesi yetkili olduğu sonucuna varılmıştır.
    Bu itibarla, davanın yetki yönünden reddi ile dava dosyasının Ankara İdare Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle verilen kararda usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
    2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca …İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 18/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir