Danıştay 5. Daire, Esas No: 2016/43052, Karar No: 2021/382
Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2016/43052 E. , 2021/382 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/43052
Karar No : 2021/382
DAVACI : …
DAVALI : …Kurulu / …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesi istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Dava konusu işlem ile Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunan haklarının ihlal edildiği, hakkında adli veya idari bir soruşturma bulunmadığı, isnat edilen suçlamayla ilgili herhangi bir somut olay ya da delil gösterilmediği, masumiyet karinesinin, suç ve cezanın kanuniliği ilkesinin ihlal edildiği ileri sürülerek dava konusu kararın hukuka aykırı olduğu iddia edilmiştir. Öte yandan, dava konusu kararın dayanağı olan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (6749 sayılı Kanun) 3. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddia edilerek, anılan hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması talep edilmiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Dava dilekçesinin usule aykırılıklar yönünden incelenerek tespit edilmesi halinde davanın öncelikle usul yönünden reddi gerektiği, öte yandan dava konusu kararın amacının Türk yargı sistemini tamamen ele geçirmeyi hedefleyen ve bu amaç doğrultusunda hareket eden illegal bir yapının bu amaca ulaşmasının önlenmesi ile Türk yargısının bağımsızlığının ve tarafsızlığının korunması olduğu ve yargı mensuplarına olağan dönemde uygulanan 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun ilgili hükümlerine değil Anayasa’nın 120. ve 121. maddeleri ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde yürürlüğe konulan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesine dayanılarak tesis edildiği, disiplin cezası niteliğinde olmayıp “göreve son” müessesesinin bir örneği olduğu, bu şekilde göreve son verme halinde zorunlu olmamasına rağmen ilgililere savunma haklarını kullanabilmeleri için 6087 sayılı Yasa’nın 33. maddesi uyarınca yeniden inceleme başvurusunda bulunma imkanı tanındığı, davacı hakkında tesis edilen karar ile ilgili olarak kişiselleştirmenin yapıldığı, dava konusu kararın hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ : Davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …DÜŞÜNCESİ: Dava, FETÖ/PDY örgütü ile İltisak ve İrtibatı sabit görülen davacının yargıya mensubiyetinin uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararın reddine dair işlemin iptali ve yoksun kalınan haklarının tazmini istemiyle açılmıştır.
Davacının Anayasa’ya aykırılık istemi ile usule ilişkin iddialar yerinde görülmemiştir.
Anayasanın 138. maddesinde, “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.”, 139. maddesinde, “Hakimler ve savcılar azlolunamaz. Meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır.”, 140. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Hakim ve savcıların meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.”, Hakimler ve Savcılar Kurulu başlıklı 159. maddesinin 8. fıkrasında, “Kurul, … meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar; hükümlerine yer verilmiştir.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 53. maddesinde,” Hakim ve savcıların bu kanun hükümlerine göre meslekten çıkarılmaları veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilmesi… hallerinde görevleri sona erer.” hükmü yer almıştır.
6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun “Kurulun görevleri” başlıklı 4. Maddesinin (b) fıkrasının 6. bendinde, meslekte kalmalan uygun görülmeyenler hakkında karar verme işlemi Kurulun görevleri arasında sayılmış, 33. maddesinde ise, Genel Kurulun veya dairelerin, meslekten çıkarma cezasına ilişkin kesinleşmiş kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulabileceği, diğer kararlarının yargı denetimi dışında olduğu, meslekten çıkarma kararlarına karşı açılan davalarının ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görüleceği hükme bağlanmıştır.
15.7.2016 günlü darbe girişimi sonrası; kamu düzeni ve güvenliği açısından Anayasa’nın 120. maddesi ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde; Milli Güvenlik Kurulunun Hükümete olağanüstü hâl ilan edilmesi yönündeki tavsiye kararı üzerine Bakanlar Kurulu’nca ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmiş, bu karar Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanarak 21.7.2016 tarihli ve 29777 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
FETÖ/PDY ile iltisaklı veya irtibatlı olanların mesleğe kabulleri ile başlayan, eğitim merkezi ve Türkiye Adalet Akademisindeki faaliyetleri, hizmet içi eğitim ve yabancı dil eğitimlerine katılımlarına, yurtdışına gönderilmelerine, özel yetkili savcılıklara veya mahkemelere yahut idari görevlere atanmalarına ilişkin bilgiler ile bu görevlendirmelerde ve yine bir silah olarak kullanılan özel yetkili mahkemelere hâkim veya unvanlı olarak, Teftiş Kurulu Başkanlığına, başkan, başkan yardımcısı veya müfettiş olarak, idari kurumlara tetkik hâkimi, daire başkanı veya yardımcısı, genel müdür veya yardımcısı v.s. şeklinde yapılan atamalarda dikkate alınan kriterler, özlük dosyalarındaki bilgi ve belgeler, sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları, ilgililer hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna intikal eden şikâyet, ihbar, inceleme ve soruşturma dosyaları ile bu dosyalar hakkında verilen kararlar, mahallinde yapılan araştırmalar, FETÖ/PDY terör örgütü ile ilintili dosyalarda görev alan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının bu dosyalarda yapmış oldukları işlemler ve verdikleri kararlar, örgüt mensuplarının haberleşme için kullandıkları şifreli programlarda yer alan kayıtlar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun FETÖ/PDY mensubu oldukları Emniyet Genel Müdürlüğü terörle mücadele birimlerince düzenlenen raporlarla sabit olan örgüt üyeleri hakkında tayin ettiği disiplin cezaları ve muhalefet şerhleri, sosyal çevre bilgileri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından temin edilen bilgi ve belgeler, ilgililer hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmanın niteliği ve isnat edilen suçlamalar ile gözaltı ve tutuklama kararları, soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının ifade ve sorgu tutanakları, itirafçıların beyanları birlikte dikkate alındığında davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir.
Ceza yargılamasında hükme esas alınacak kanıtların kesin ve şüpheye mahal bırakmayacak kuvvette olması gerekir. Ancak disiplin cezalarında her türlü done değerlidir ve kanaat oluşumu için önem arzeder.
Yargıç ve savcıların kararlarının normatif kurallara ve hukuka uygun olması, gerekçelerinin hukuk alemini tatmin etmesi kuşkusuz çok önemlidir. Ancak bir o kadar önemli husus da bir bütün olarak yargı camiasının özellikle de yargı mensuplarının kamuoyunda bıraktıkları intibadır. Toplumda adalete güven ve inancın artmasında meslek mensuplarının isabetli kararlarının yanında vakur ve tarafsız duruşlarının katkısı yadsınamaz bir realitedir.
Anayasa’ya, kanunlara ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm vermekle yükümlü olan yargı mensuplarının, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleriyle hiçbir biçimde bağdaşmayacak yapılanmaların içine girerek örgüt hiyerarşisi altında ideolojik bağlılıkla hareket etmelerinin, Anayasal bir hak olan adil yargılanma hakkının önündeki en büyük engel olduğu ve nihayetinde yargıya olan güvene zarar verdiği kuşkusuzdur.
Dosyanın içeriğinden ve davalı idarece sunulan belgelerin incelenmesinden, tanık/şüpheli ifadeleri ile davacıya ilişkin tespitler dikkate alındığında, davacının FETÖ/PDY örgütü ile iltisak ve irtibatının olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki bilgi ve belgeler incelendikten sonra davalı idarenin derdestlik dışındaki usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
…tarih ve … sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararıyla, yargı mensubu olarak görev yapmakta olan davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebi anılan Kurul tarafından … tarih ve … sayılı kararla reddedilmiştir.
Davacı tarafından meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararın iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi talebiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Tarafları ve konusu aynı olan bir davanın, daha önce aynı veya başka bir mahkemede açıldığının ve görülmekte olduğunun saptanması halinde, usul hukukunun temel kavramlarından biri olan derdestlik müessesesinin ifade ettiği ”ilk davanın aynısı olan diğer davaların açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı” olgusundan hareketle, sonraki davaların derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Derdestlik durumunun ortaya çıkması için; aynı davanın birden fazla açılmış olması ve birinci davanın görülmekte olması şartları birlikte gerçekleşmelidir. Davaların aynı dava olarak kabul edilebilmesi de; davaların taraflarının, konularının, dava konusu işlemlerin aynı olmasına bağlıdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, bununla birlikte davacı tarafından aynı istemleri içeren Dairemizin E:2017/4481 sayılı dosyasına kayıtlı ayrı bir davanın daha açıldığı ve bu davanın Dairemizin 22/02/2021 tarih ve E:2017/4481, K:2021/378 sayılı kararı ile reddine karar verildiği, anılan kararın ise henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Buna göre, yukarıda belirtilen ve Dairemizin E:2017/4481 sayılı esasına kayıtlı dava ile bakılmakta olan bu davanın tarafları, konusu ve sebeplerinin aynı olduğu görüldüğünden, derdestlik nedeniyle bu davanın incelenmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davanın derdestlik nedeniyle İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. Davacının adli yardım isteminin kabul edilmiş olması nedeniyle tahsil edilmeyen …TL yargılama giderinin davacıdan tahsili için müzekkere yazılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 22/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.