Danıştay 4. Daire, Esas No: 2020/298, Karar No: 2021/1144

Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2020/298 E. , 2021/1144 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2020/298
    Karar No : 2021/1144

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
    (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : … Yazılım ve Danışmanlık Hizmetleri Limited Şirketi

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen 2010/5, 6, 7, 8, 9, 11, 12 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine, Bölge İdare Mahkemesince; gerek davalı idarece gerekse takdir komisyonunca yasayla tanınan inceleme ve araştırma yetkileri kullanılmak suretiyle mükellef nezdinde ihtilaf konusu döneme ilişkin olarak herhangi bir inceleme yapılmadığı, söz konusu firmadan olan alımlarını yasal defter ve belgelerine kaydedip kaydetmediği, indirim ve maliyetlerine yansıtıp yansıtmadığı hususlarının araştırılarak gerçek durumun ortaya konulmadığı anlaşıldığından yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulü yönünde verilen mahkeme kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının sahte fatura kullandığının tespit edildiği, sahte faturalarda yer alan tutarların davacının indirimlerinden çıkarılması suretiyle tarhiyat yapılmasının hukuka uygun olduğu, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

    TETKİK HÂKİMİ : …

    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, “İspat: vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.” düzenlemesine yer verildiği, aynı Kanunun 30. maddesinde, re’sen vergi tarhının, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlandığı, vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmayacağının kabul edildiği, Kanunun 72. maddesinde, takdir komisyonunun illerde defterdarın, ilçelerde mal müdürünün veya bunların vekil olarak atayacağı memurların başkanlığı altında, ilgili vergi dairesinin yetkili iki memuru ile seçilmiş iki üyeden kurulacağı, 73. maddesinde, üyelerin, tüccarlar için ticaret odasınca, diğer sanat ve meslek erbabı için bunların mensup oldukları mesleki teşekküllerce kendi üyeleri arasından veya hariçten seçileceği, komisyon toplantılarına mükellefin sanat veya meslek bakımından bağlı veya ilgili olduğu teşekkülden, servet takdiri işlerinde ise yalnız Ticaret Odasından seçilen üyelerin iştirak edeceği, ticaret odası ve mesleki teşekkül bulunmayan yerlerde bunlar tarafından seçilecek üyelerin, yukarıdaki esaslara göre belediyeler tarafından seçileceği, 74. maddesinde ise, takdir komisyonlarının yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak konusunda görevli oldukları hüküm altına alınmıştır.
    Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dosyaların İncelenmesi” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında da, Danıştay ile İdare ve Vergi Mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları, Mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden, davacı adına, sahte ve muteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği tespit edilen Zincirlikuyu Vergi Dairesi mükellefi … Bilgi İşlem Yazılım ve Turizm Tic. Ltd. Şti.’den olan alımları nedeniyle, takdir komisyonunca takdir edilen matrah farkları üzerinden 2010/5, 6, 7, 8, 9, 11, 12 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatları yapıldığı anlaşılmıştır.
    Bu durumda, Vergi Mahkemesince 2577 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince sahte fatura düzenlediğine dair yukarıda adı geçen mükellef hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu getirtilerek, öncelikle bu mükellefin düzenlediği belgelerin sahte olup olmadığının irdelenmesi, düzenlenen belgelerin sahte oldukları tespiti durumunda işin esası incelenerek karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak verilen Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin kabulüne,
    2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 22/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) KARŞI OY :
    Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir