Danıştay 12. Daire, Esas No: 2020/3165, Karar No: 2021/6679
Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2020/3165 E. , 2021/6679 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3165
Karar No : 2021/6679
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tekirdağ ili, … ilçe Belediye Başkanlığında … olarak görev yapmakta iken 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 24. maddesi uyarınca sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinin (A) bendinin (8) numaralı alt bendinde belirtilen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle görevine tazminatsız olarak son verilmesine ilişkin … Belediyesi Personel Anonim Şirketinin … tarih ve … sayılı işleminin iptali ile hakettiği maaş ve tazminat alacaklarının ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla; uyuşmazlıkta, davacı hakkında yapılan arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması sonucunda Tekirdağ Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 14/03/2018 tarihli yazısı ile … Asliye Ceza Mahkemesinde ”hayvan kaçakçılığı” ve ”petrol kaçakçılığı” suçlarıyla ilgili adli işlem yapıldığının ve bir takım istihbari bilgilerin bulunduğunun davalı idareye bildirildiği, 18/10/2018 tarihli ara kararıyla istenilen bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde; petrol kaçakçılığı suçundan yargılamanın devam ettiği, hayvan kaçakçılığı suçu ile ilgili yapılan yargılama sonucunda, davacının … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla adli para cezası ile cezalandırıldığı, her ne kadar hayvan kaçakçılığı suçu ile ilgili yapılan yargılama neticesinde, diğer sanıklar tarafından yapılan temyiz başvurusu neticesinde Yargıtay … Dairesi tarafından verilen E: …, K:… sayılı kararla 765 sayılı TCK 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen zamanaşımı süresi tahakkuk ettiği cihetle zamanaşımı nedeniyle ilk derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına dair karar verildiği görülmekte ise de, temyiz başvurusunun diğer sanıklar tarafından yapıldığı ve ortadan kaldırma nedeninin zamanaşımı olduğu dikkate alındığında, davacının Mahkeme kararıyla işlediği tespit edilen söz konusu fiilinin pürü pak olarak ortadan kalkmadığı ve güvenlik soruşturması neticesinde davalı idarenin davacıyı istihdam etmek konusunda çok yönlü değerlendirme hakkına sahip olmasının doğal sonucu olarak takdir yetkisine sahip olduğu dikkate alındığında, işlemin kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda tesis edildiği bu durumda, davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun mevzuatın aradığı genel şartlar arasında bulunan “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” şartını taşımadığı anlaşıldığından, aynı Kanun’un 48. maddesinin A bendi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; olayda, … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı dosyada, davacı hakkında üzerine atılı kaçakçılık suçunu işlediği gerekçesiyle 1 yıl 1 ay 10 gün hapis ve 100,00-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kararın, hükmün açıklanmasının geri bırakılarak, davacının 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmasına karar verildiği, bu durumda, davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin 5. fıkrasında belirtilen kaçakçılık suçundan mahkum olduğu ve bu fiilin anılan kadroya atanmaya engel olduğu, bu nedenle, ilk derece Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde görülmemekle sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata aykırı olarak tesis edildiği belirtilerek, Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Dava konusu işlemin kamu hizmetinin güvenli bir şekilde yürütülebilmesi için takdir yetkisi çerçevesinde tesis edildiği belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Tekirdağ ili, … ilçe Belediye Başkanlığında geçici temizlik işçisi olarak görev yapmakta iken 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 24. maddesi uyarınca sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinin (A) bendinin (8) numaralı alt bendinde belirtilen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle görevine tazminatsız olarak son verilmesine ilişkin … Belediyesi Personel Anonim Şirketinin 06/04/2018 tarih ve 2018/10 sayılı işleminin iptali ile hakettiği maaş ve tazminat alacaklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında; herkesin, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu hakkın, kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsadığı, kişisel verilerin, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin (A) bendinin, 7070 sayılı Kanun ile eklenen (8) numaralı alt bendinde; “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel şartlar arasında sayılmıştır.
Öte yandan, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen Geçici 23 ve 24. maddelerde; 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı kuruluşlarda (…) il özel idareleri ve belediyeleri ile bağlı kuruluşlarında ve bu kuruluşlara ait şirketlerde, 4734 sayılı Kanun ve diğer mevzuat hükümleri uyarınca personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında 04/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olanların, 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları ve diğer şartları taşımak kaydıyla sürekli işçi kadrolarına geçirilecekleri hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
7070 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun’un 60. maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin 1. fıkrasının (A) bendine eklenen (8) numaralı alt bendinin iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi’nin 29/11/2019 tarih ve 30963 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 24/07/2019 tarih ve E:2018/73, K:2019/65 sayılı kararı ile; Anayasa’nın 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla kanunla sınırlanabileceğinin ifade edildiği; 20. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağının belirtildiği ve üçüncü fıkrasında, “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir.” denilerek kişisel verilerin korunması özel hayatın gizliliğinin korunması kapsamında güvenceye kavuşturulduğu; 129. maddesinin birinci fıkrasında, memurlar ve kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülüklerinin düzenlendiği; Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere “…adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil; telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, IP adresi, e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm verilerin…” kişisel veri olarak kabul edildiği; dolayısıyla, kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kuralın kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu, ancak bu alanda düzenleme getiren kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak göstermesi ve olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvenceleri sağlaması gerektiği; kuralda güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılması memurluğa alımlarda genel şartlar arasında sayılmasına karşın güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğuna, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı, diğer bir ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilen kullanılmasına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin kuralla sadece güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması devlet memurluğuna alımlarda aranacak şartlar arasında sayıldığı; güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda devlet memurluğuna atanmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi Anayasa’nın 13., 20. ve 128. maddeleriyle bağdaşmadığından, kuralın Anayasa’nın 13., 20. ve 128. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Dava konusu işlemin dayanağını oluşturan yasa kuralı Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden, Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürümesi ve söz konusu karardan önce yürürlükte olan Anayasaya aykırı kurala göre tesis edilen işlemlere karşı açılan ve halen görülmekte olan davaların Anayasa Mahkemesi kararından ne şekilde etkileneceği hususunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, Resmi Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez”; beşinci fıkrasında, “İptal kararları geriye yürümez”; altıncı fıkrasında ise, “Anayasa Mahkemesi Kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” kuralları yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesince bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Aksine durum ise, Anayasa’nın 153. maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu yönündeki hükme aykırılık oluşturur.
Yukarıda açık metinlerine yer verilen ve Anayasa’da düzenlenmiş olan kurallar ile Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilen hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa’nın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurma hakkına sahip olan kişilerin de, kendi hak ve menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerektiği açıktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, devletlerin milli güvenliğin korunması amacını gerçekleştirmede sahip oldukları takdir yetkisinin geniş olduğunu kabul etmektedir. AİHM, Sözleşme’ye taraf devletin milli güvenliği korumak için yetkili ulusal makamlarına ilk olarak kişiler hakkında bilgi toplama ve halka açık olmayan siciller tutma, ikinci olarak milli güvenlik bakımından önemli kadrolarda çalışmak isteyen adayların bu işe uygunluğunu takdir ederken bu bilgiyi kullanma yetkisi veren kurallara sahip olmaları gerektiğinde kuşku bulunmadığını belirtmektedir. (Leander/İsveç, SB.No: 9248/81, 26/3/1987)
Anayasa Mahkemesinin kararına ve AİHM içtihatlarına göre; kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kural getirilmesi kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak, bu alanda düzenleme getiren kurallarda, kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbir uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğinin açıkça gösterilmesi ve olası kötüye kullanmalara (keyfiliğe) izin verilmeyecek şekilde yeterli güvencelerin sağlanması gerekmektedir.
Bu duruma göre, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda sözü edilen iptal kararı; gerekçesi dikkate alındığında, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilecek personel hakkında güvenlik soruşturmasının hiç bir şekilde yapılmayacağını değil; aksine, güvenlik soruşturması veya arşiv araştırmasına dair detayların kanunda gösterilmesi, kişisel verilerin güvenliğine ve özel hayatın gizliliğine ilişkin güvenceleri sağlayan kuralların kanunda yer alması koşuluyla güvenlik soruşturmasının veya arşiv araştırmasının yapılabileceğini ortaya koymuştur.
Bakılan uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin dayanağını oluşturan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğu, nasıl elde edileceği, kullanılacağı ve işleneceğine yönelik güvenceler ve temel ilkeler belirlenmeksizin, bunların alınması ve kullanılmasına izin verilmesine dair yapılan kanuni düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararıyla iptal edildiği ve bu kararın da Resmi Gazete’de yayımlandığı 29/11/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşıldığından; Anayasa’nın 153. maddesinde yer alan, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğuna dair hüküm ile Danıştay’ın yerleşmiş içtihatlarıyla istikrarlı bir şekilde belirtildiği üzere, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmesinin, Anayasa’nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı hususu göz önünde bulundurulduğunda, Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal edilmiş olan Kanun hükmüne göre elde edilen kişisel verilere dayanılarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı, ilgililer hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılamayacağı yönünde olmayıp, aksine, kararda; kamu görevinde çalıştırılacak kişiler hakkında, Anayasanın 129. maddesi uyarınca kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini teminen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesinin kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu hususu açıkça belirtilmiştir.
Nitekim, dava konusu uyuşmazlık temyiz aşamasında iken 17/04/2021 tarih ve 31457 sayılı Resmi Gazete’de, 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu yayımlanarak yürürlüğe konulmuş olup, anılan Kanun’un 3. maddesinin 1. fıkrasında, statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın ilk defa veya yeniden memuriyete yahut kamu görevine atanacaklar hakkında arşiv araştırması yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Bu itibarla, davalı idarece davacı hakkında 7315 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde yeniden bir değerlendirme yapılabileceği de kuşkusuzdur.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, kesin olarak 14/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.