Danıştay 8. Daire, Esas No: 2016/10581, Karar No: 2021/1350

Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2016/10581 E. , 2021/1350 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2016/10581
    Karar No : 2021/1350

    Temyiz İsteminde Bulunanlar (Davacılar) : 1- … Tekstil Ürünleri San. ve Paz. A. Ş.
    2-
    Vekili : Av. …

    Karşı Taraf (Davalı) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
    Vekili : Av. …

    İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    Danıştay Tetkik Hakimi : …
    Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
    Dava, İstanbul-Küçükçekmece İlçesi, … Köyü Mevkii, … pafta, … ada, … parsel, … Mahallesi, … Bulvarı, … No:… adresinde ticari faaliyette bulunan davacıların Maliye Hazinesi’nden kiraladıkları alanda yaptıkları istinat duvarı, rögar, çeşme, elektrik direği, vs. muhtesatların davalı idarece altyapı, yol ve kavşak yapımı sırasında herhangi bir bildirim yapılmadan yıkıldığından bahisle 15.750,00-TL maddi ve 20.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
    İdare Mahkemesince; davalı idarece gerçekleştirilen yol ve kavşak yapımı sırasında zarar verildiği iddiasına konu istinat duvarı, rögar, çeşme, elektrik direği, vb. muhtesatların Hazineye ait taşınmaz üzerinde bulunduğu ve söz konusu taşınmazın davacılar tarafından kiralandığı, bilahare kira sözleşmesinin davalı idarenin bildirimi üzerine ilgili idarece tek taraflı olarak feshedildiği, fesih bildiriminin davacılara yapıldığının davalı idareye bildirimi üzerine yol ve kavşak yapımına başlanıldığı, ancak davacılar tarafından fesih bildiriminin usulüne uygun olarak yapılmadığına ilişkin Cumhuriyet Savcılığı nezdinde yapılan şikayet üzerine kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, söz konusu karara Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan itiraz üzerine de itirazın reddine karar verildiği, davacılar tarafından ilgili idareden kiralanmakla birlikte 2886 sayılı Kanun’un 75. maddesi kapsamında yapılan fesih bildirimi ile kira sözleşmesi sona eren taşınmaz üzerindeki davacılara ait yapıların yol alanında kaldığı, kamunun kullanımına yönelik yol ve kavşak yapımı sırasında söz konusu yapıların kaldırılması nedeniyle oluştuğu iddia edilen zararla ilgili olarak davalı idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesinde, “İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır.
    İdareler kural olarak yürüttükleri kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlüdürler. İdari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
    Bir başka anlatımla, kamu idareleri, yürüttükleri hizmetin işleyişini sürekli kontrol etmek ve gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün tam ve gereği gibi yerine getirilmemiş olması nedeniyle doğan zararların, hizmeti yürütmekle yükümlü bulunan idare tarafından tazmini gerekmektedir.
    2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesinde; “Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malları, özel bütçeli idarelerin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmaz malların, gerçek ve tüzelkişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden, bu Kanunun 9 uncu maddesindeki yerlerden sorulmak suretiyle, idareden taşınmaz ve değerleme konusunda işin ehli veya uzmanı üç kişiden oluşan komisyonca tespit tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek üzere tespit ve takdir edilecek ecrimisil istenir. (…) Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren, işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır. İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine, bulunduğu yer mülkiye amirince en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edilir.” hükümleri yer almaktadır.
    19.06.2007 tarih ve 26557 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin “Tespit, Ecrimisil ve Tahliye” başlıklı 89. maddesinde; ” (1) Kiraya verilen, irtifak hakkı kurulan veya kullanma izni verilen taşınmazlardan süresi dolduğu hâlde tahliye edilmeyen, sözleşmesi feshedilen veya herhangi bir sözleşmeye dayanmaksızın fuzuli olarak işgal edilen Hazine taşınmazlarının tahliyesi; hasat sezonu, iş ve hizmetlerin mevsimlik faaliyet dönemi de dikkate alınarak defterdarlık veya malmüdürlüğünün talebi üzerine, bulunduğu yer mülki amirince en geç onbeş gün içinde sağlanarak, taşınmaz İdarece görevlendirilecek memurlara boş olarak teslim edilir. (2) Üzerinde sabit tesis bulunan taşınmazların tahliyesinden ve teslim alınmasından sonra, eski kiracısı veya fuzuli şagiline bu tesisler kendilerine ait ise yıktırılıp enkazının en geç otuz gün içinde götürülmesi, aksi hâlde masrafları kendisinden tahsil edilmek üzere yıkım ve enkaz götürme işinin İdarece yapılacağı tebliğ olunur. Verilen bu süre sonunda tesis yıktırılıp enkaz götürülmediği takdirde masrafları bilahare eski kiracı veya fuzuli şagilden alınmak üzere bu işlem İdarece yapılır. (3) Men’i müdahale ve kal ile ilgili yargı kararlarının icra dairelerince, vali veya kaymakam tarafından verilen tecavüzün önlenmesi ile ilgili kararların infaz memurlarınca uygulanması sırasında gerekli olan araç, gereç ve personel kamu idarelerinden sağlanır. Bunun mümkün olmaması durumunda yıkım işlemi, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre ihale edilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından dava konusu … ada, … parsel sayılı Hazine’ye ait taşınmazın 2005 senesinde 3 yıllığına kiralanmak suretiyle bir kısmında faaliyette bulunulduğu, söz konusu yerin ağaçlandırma ve dolgu çalışmaları yapılarak ihya edildiği, üzerinde istinat duvarı, rögar, çeşme, elektrik direği, vb. muhtesatların bulunduğu, davalı Büyükşehir Belediyesi tarafından yol çalışmaları kapsamında bahse konu parselden yol geçirileceği için Milli Emlak Daire Başkanlığı’ndan yol alanında kalan kısım yönünden sözleşmenin sona erdirilmesinin istenildiği ve bu nedenle anılan Daire Başkanlığı’nca sözleşmenin 04.07.2007 tarihli yazıyla feshedildiğinin sözleşmenin karşı tarafı olan davacı şirkete bildirildiği, davalı belediye görevlilerinin davacı şirkete işgalin kaldırılması yönünde bildirimde bulunduğu ve bu bildirimden bir gün sonra uyuşmazlık konusu parselde bulunan yapıların ve ağaçların yine belediye tarafından 10.07.2007 tarihinde kaldırıldığı, davacılar tarafından meydana gelen zararların karşılanması istemiyle önce adli yargıda dava açıldığı, adli yargı merciinde görevsizlik kararı verilmesi üzerine istinat duvarı, rögar, çeşme, elektrik direği, vb. muhtesatların davalı idarece altyapı, yol ve kavşak yapımı sırasında herhangi bir bildirim yapılmadan kira sözleşmesine ve ilgili yasal mevzuata aykırı bir şekilde yıkıldığından bahisle oluştuğu iddia edilen zararlarına karşılık 15.750,00-TL maddi ve 20.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden, Hazine taşınmazlarının kiralanmasının sona erdiği hallerde, sözleşme feshedildikten sonra taşınmazı boşaltmayanların taşınmazdan tahliyesinin defterdarlık veya malmüdürlüğünün talebi üzerine, bulunduğu yer mülki amirince en geç onbeş gün içinde sağlanacağı, üzerinde sabit tesis bulunan taşınmazların tahliyesinden ve teslim alınmasından sonra, eski kiracısı veya fuzuli şagiline bu tesisler kendilerine ait ise yıktırılıp enkazının en geç otuz gün içinde götürülmesi, aksi hâlde masrafları kendisinden tahsil edilmek üzere yıkım ve enkaz götürme işinin İdarece yapılacağının tebliğ olunacağı, verilen bu süre sonunda tesis yıktırılıp enkaz götürülmediği takdirde masrafların bilahare eski kiracı veya fuzuli şagilden alınmak üzere bu işlemin İdarece yapılacağı anlaşılmaktadır.
    Olayda; davacılar tarafından, sözleşmenin fesih bildiriminin kendilerine 17.07.2007 tarihinde tebliğ edildiği, diğer bir ifadeyle davalı idarece taşınmaza müdahale edildiği 10.07.2007 tarihi itibarıyla Milli Emlak Müdürlüğü tarafından sözleşmenin feshedildiğine dair bir bildirimin henüz taraflarına ulaşmadığı, kira sözleşmesine göre sözleşmenin feshedildiğinin tebliğinden itibaren on beş günlük bir tahliye süresinin öngörüldüğü, bu sürelere uyulmadığı zaman ise 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesine göre işlem yapılacağı belirtilmiş iken sadece davalı idarece 09.07.2007 tarihinde zabıta görevlileriyle taşınmazın boşaltılmasının talep edildiği iddia edilmekte olup; davacı şirket görevlisinin bu tebligatı almaktan imtina ettiği, daha sonra 10.07.2007 tarihinde ise davalı idare elemanları tarafından taşınmazdaki yapıların ve ağaçların kaldırılmasına başlandığı görülmektedir.
    Öte yandan, UYAP sistemi üzerinden davacıların adli yargıda açtıkları davaya ilişkin dosyanın incelemesinden; … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:… esas sayılı dosyasında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen … tarihli kök ve … tarihli ek raporlarda, yol ile ilgili genişletme çalışması olacağı gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiği 04.07.2007 tarihi itibarıyla yürürlükte olan nazım imar planında söz konusu yolun 15 metre genişlikte gösterildiği, yolun 25 metre olarak göründüğü planların 23.11.2008 tarihli 1/5000 ölçekli ve 13.11.2009 tarihli 1/1000 ölçekli planlar olduğunun belirtildiği, diğer bir ifadeyle uyuşmazlık konusu olayın meydana geldiği tarihte yol çalışmasının dayanağı olabilecek herhangi bir imar planının da bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlıkta, her ne kadar Milli Emlak Daire Başkanlığı tarafından kira sözleşmesi feshedilmiş ise de, bu bildirim henüz davacı şirkete ulaşmadan yapı ve ağaçların kaldırılması çalışmasına başlanıldığı, diğer yandan, davalı idarenin davacı şirkete yaptığı tahliyeye yönelik bildirimin, sözleşmenin tarafı olmaması ve uyuşmazlık konusu alanda tasarruf yapabilme yetkisini ortaya koyamaması nedeniyle hukuki sonuç doğurma kabiliyeti bulunmadığı, Hazine taşınmazlarının tahliyesine yönelik usul ve esaslara ilişkin prosedür yetkili merciilerce yerine getirilip gerekli bildirimler yapıldıktan ve tahliye için yeterli süre verildikten sonra davacı şirketin taşınmazı tahliye etmesinin beklenilmesi ve tahliyenin gerçekleşmemesi durumunda işgalci konumuna düşen kişinin tahliyesinin yine ilgili mevzuatta öngörülen makamlar tarafından sağlanması gerekirken, tahliye ve müdahale konusunda yetkisi bulunmayan davalı idarenin, henüz işgalci konumunda olmayan davacı şirketin yapılarına müdahalesi sonucu oluştuğu iddia edilen zararda sorumluluğunun bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
    Bu itibarla, davalı idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
    Bu durumda, davalının kusurlu eyleminden kaynaklandığı ileri sürülen zararların mevcut olup olmadığı araştırılarak ve ispatlanabilen zarar tutarı belirlenmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekmektedir.
    Açıklanan nedenlerle; …. İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 04/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir