Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2019/1491, Karar No: 2021/416
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2019/1491 E. , 2021/416 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1491
Karar No : 2021/416
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Kurumu
VEKİLİ: Av. …
2- … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Elektrik Dağıtım A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 15/11/2018 tarih ve E:2015/1711, K:2018/3203 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenerek tahakkuk ettirilen 2014 yılı Mayıs, Haziran ve Temmuz aylık dönemlerine ilişkin ceza faturalarının ve bu faturaların dayanağı olduğu iddia edilen İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması’nın 9. maddesinin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 15/11/2018 tarih ve E:2015/1711, K:2018/3203 sayılı kararıyla;
Elektrik dağıtım lisansı sahibi davacı şirket ile TEİAŞ arasında 23/07/2012 tarihinde İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması imzalandığı; söz konusu Anlaşma’da yer alan cezai hükümler gereği TEİAŞ tarafından davacı şirket hakkında Mayıs 2014 dönemine ilişkin … tarihli, K … seri nolu ve 144.414,53.-TL bedelli, Haziran 2014 dönemine ilişkin … tarihli, K… seri nolu ve 40.695,37.-TL bedelli, Temmuz 2014 dönemine ilişkin ise … tarihli, K … seri nolu ve 6.922,03.-TL bedelli faturaların düzenlenmesi üzerine anılan faturaların ve dayanak İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması’nın 9. maddesinin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla bakılmakta olan davanın açıldığı;
Davalı idarelerin görev itirazının, 30/06/2015 tarihli görevlilik kararı ile karşılandığı ve süre aşımı itirazının yerinde görülmediği;
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 1., 2. ve 3. maddeleri ile 5. maddesinin birinci fıkrası; anılan Kanun’a dayanılarak çıkarılan ve 28/05/2014 tarih ve 29013 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Şebeke Yönetmeliği’nin 4. maddesinde yer alan “bağlantı anlaşması” ile “sistem kullanım anlaşması” tanımları, 36. maddesinin ilk üç fıkrası ile 14. maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarına yer verilerek;
… tarih ve … sayılı Kurul kararıyla onaylandıktan sonra, 29/03/2012 günlü, 28248 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren standart nitelikteki “Sistem Kullanım Anlaşması” örneğinin “Ek Protokoller/Ek Sözleşmeler” başlıklı 10. maddesinde, bu anlaşmanın birinci bölümünde yer alan genel hükümlerin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararı ile değiştirilebileceği, “
Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 13. maddesinde; TEİAŞ ile kullanıcının bu anlaşmanın hükümleri üzerinde mutabakata varamamaları hâlinde, tarafların, anlaşmazlığın çözümü konusunda Kuruma yazılı olarak başvuruda bulunabileceği, anlaşmazlıkların Kurum tarafından çözüme kavuşturulacağı, anlaşmazlıklar hakkındaki Kurul kararlarının bağlayıcı olduğu kuralının yer aldığı;
Davacı ile TEİAŞ arasından imzalanan İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması’nın 9. maddesinde “İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sisteminin her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin/verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması” halinin ihlâl olarak tanımlandığı, bu ihlâlin karşılığı olarak kullanıcının o ayki sistem kullanım fiyatına göre hesaplanan bedelin % 0,5’i oranında ceza uygulanacağı, cezanın her uzlaştırma periyodu için yapılacak ölçümlerin sonucuna göre 00.00-24.00 saatleri arasında bir defadan fazla uygulanmayacağı ve TEİAŞ tarafından sistem ihtiyacı için konulan kapasitör fider sayaç değerlerinin ölçümlere dâhil edilmeyeceğinin belirtildiği, Anlaşma’nın 15. maddesinde ise anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişikliklerinin, taraflar için bağlayıcı olacağının ifade edildiği;
İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması’nın 9. maddesi bakımından;
Aktarlan mevzuat ve sözleşme hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; elektrik iletim hizmetinin tekel niteliğinde bir kamu hizmeti olduğu, bu hizmetin bir yasal tekel olan TEİAŞ tarafından gerçekleştirildiği, elektrik dağıtım hizmetinin ise bölgesel tekel niteliğinde bir kamu hizmeti olduğu ve davacı şirket gibi lisanslı dağıtım şirketleri tarafından yerine getirildiği, iletim hizmetinin elektrik dağıtım şirketleri açısından zorunlu unsur niteliğinde olduğu ve bu hizmetin bir kamu tüzel kişisi ve doğal tekel olan TEİAŞ ile dağıtım şirketleri arasında akdedilen sistem kullanım ve bağlantı anlaşmaları ile gerçekleştirildiği, bu bağlamda bu sözleşmelerin bir kamu hizmetinin ifası amacıyla akdedildiği, anlaşmanın TEİAŞ tarafından Yönetmelik ekindeki tip sözleşmeye uygun olarak hazırlandığı ve EPDK tarafından onaylandığı, dağıtım şirketinin, lisansa konu faaliyeti yürütebilmesi açısından bu anlaşmaların imzalanmasının zorunlu olduğu, söz konusu bedellerin ödenmesinde gecikmeye düşülmesi hâlinde 6183 sayılı Kanun uyarınca faiz uygulanacağı, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde tarafların EPDK’ya başvurabilecekleri, bu durumda uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin EPDK kararlarının bağlayıcı olduğu;
Sistem kullanım anlaşmalarının Özel Hukuku aşan bir rejime tabi olduğu ve tüm değerlendirme kıstasları açısından idari sözleşme özelliklerini taşıdığında kuşku bulunmamakla birlikte, idari sözleşmelere, özel hukuk sözleşmelerinde olduğu gibi, tarafların sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa etmeleri amacıyla cezai hükümler konulmasına engel olan bir yasal düzenleme de bulunmadığı;
Bu itibarla, davacı ile imzalanan ve standart olarak hazırlanan İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması’nda, iletim hizmeti sunan dağıtıcıların bu hizmeti sunarken uymaları gereken yükümlülükler belirlenmesinde ve bu yükümlülüklere uyulmaması hâlinde cezai şart uygulanacağına dair hüküm konulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı;
TEİAŞ tarafından düzenlenen reaktif ceza faturalarının iptali istemi yönünden;
TEİAŞ tarafından davacı şirket hakkında yukarıda belirtilen İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması’nın 9. maddesinde yer alan ihlâl sebebiyle Mayıs 2014 dönemine ilişkin … tarihli, K … seri nolu ve 144.414,53.-TL bedelli, Haziran 2014 dönemine ilişkin … tarihli, K … seri nolu ve 40.695,37.-TL bedelli, Temmuz 2014 dönemine ilişkin ise … tarihli, K … seri nolu ve 6.922,03.-TL bedelli faturalar düzenlenerek davacı şirkete gönderildiği;
Öte yandan, dava konusu faturalar ekinde yer alan muhteviyat çizelgelerinde Sistem Kullanım Anlaşması’ndan farklı olarak, kullanıcı tarafından TEİAŞ’a ödenmesi gereken ceza kısmında “28/05/2014 tarih ve 29103 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Şebeke Yönetmeliği kapsamında cezai işlem Geçici 7. madde uyarınca değerlendirmeye alınmıştır.” notunun yer aldığı, uygulanacak oranın ise %20 olarak belirtildiği;
Buna göre, dava konusu fatura hesaplamalarının Sistem Kullanım Anlaşması’nın 9. maddesinde belirlendiği şekliyle, kullanıcının o ayki sistem kullanım fiyatına göre hesaplanan bedelin % 0,5’ine göre değil, Elektrik Şebeke Yönetmeliği’nin Geçici 7. maddesi doğrultusunda %20 oranı dikkate alınarak yapıldığının anlaşıldığı;
28/05/2014 tarih ve 29013 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Şebeke Yönetmeliği’nin “Reaktif enerji cezası” başlıklı Geçici 7. maddesinde, “İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişiler tarafından, aylık olarak sistemden çekilen endüktif veya sisteme verilen kapasitif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının, 14. maddede düzenlenen oranları aşması durumuna ilişkin olarak, bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında Kurul Kararı ile gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar, reaktif enerji kullanım oranı 14. maddeye göre değerlendirilir ve ihlal tespiti durumunda kullanıcılara o ayki sistem kullanım fiyatına göre hesaplanan bedelin %20’si oranında ceza uygulanır.” kuralına yer verilmiş olmakla birlikte, Danıştay Onüçüncü Dairesinin 18/02/2015 tarih ve E:2014/2924 sayılı kararıyla anılan düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına, 15/11/2018 tarih ve K:2018/3202 sayılı kararla iptaline karar verilmiş olup, Yönetmelik düzenlemesinin iptali ile birlikte hukukî sonuçlarının da ortadan kalkacağı;
Bu durumda, sözleşmeden kaynaklanan bir cezaî şart niteliğinde olan “reaktif enerji sınır değerlerini aşan kullanıcılar aleyhine yaptırım uygulanmasına” ilişkin olarak iptal edilmiş Yönetmelik düzenlemesine göre hareket edilemeyeceği anlaşıldığından, mevcut sözleşme hükümlerinin esas alınması gerektiği;
Öte yandan, Mayıs 2014 dönemine ilişkin ceza faturası muhteviyatında cezanın bir kısmının mevcut sözleşme esaslarına göre hesaplandığı anlaşılmakla birlikte, tüm ay için cezaların sözleşmeye uygun olarak hesaplanması gerektiği;
Bu itibarla, yürütmesinin durdurulmasına ve akabinde iptaline karar verilen Yönetmelik kuralına göre düzenlenmiş ceza faturalarında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması’nın 9. maddesi yönünden davanın reddine; TEİAŞ tarafından düzenlenerek tahakkuk ettirilen dava konusu ceza faturalarının ise iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idarelerden Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından, dava konusu Yönetmelik değişikliğiyle reaktif enerji uygulaması hakkında kullanıcılar lehine pek çok hüküm getirildiği, Yönetmeliğin Geçici 7. maddesinde belirlenen %20’lik cezai şart oranının, kullanıcılar lehine getirilen aylık ölçüm periyodu, sayaçların toplu olarak değerlendirilmesi, %5 tüketimin altının hiç cezalandırılmaması gibi kullanıcıların lehine olan yeni düzenlemler dikkate alındığında yüksek olmadığı; dava konusu düzenlemeyle idari yaptırım uygulama noktasında TEİAŞ’a yetki devri yapılmadığı, Anlaşma kapsamında zaten cezai şart uygulama yetkisi bulunan TEİAŞ’a Anlaşma’da gerekli revizyon yapılana kadar yeni düzenlemeleri uygulama yetkisini veren bir geçiş döneminin öngörüldüğü; TEİAŞ tarafından ise; davanın süresinde açılmadığı, savunma dilekçelerinde de belirtildiği üzere Temmuz 2014 faturasının, uyuşmazlık konusu Yönetmelik ile herhangi bir ilgisi olmayan başka bir ihlali daha içerdiği, bu nedenle anılan faturanın tamamının iptal edilmemesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçelerinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen reddine, kısmen iptale yönelik Danıştay Onüçüncü Dairesinin 15/11/2018 tarih ve E:2015/1711, K:2018/3203 sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. 08/03/2021 tarihinde, oybirliği ile kesin olarak karar verildi.