Danıştay 7. Daire, Esas No: 2016/9417, Karar No: 2021/1451
Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2016/9417 E. , 2021/1451 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/9417
Karar No : 2021/1451
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Gümrük Müşavirlik Hizmetleri Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Mensucat İşletmeleri Anonim Şirketi adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle dolaylı temsilci sıfatıyla davacı gümrük müşavirlik şirketi adına ek olarak tahakkuk ettirilen dampinge karşı vergi ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan “ceza sorumluluğunun şahsiliği” ilkesi ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 231. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şekli uyarınca, ceza kesme işleminin Gümrük Kanunu hükümlerine aykırı hareket edenler adına tesis edilmek zorunda olduğu, cezalar bakımından müşterek ve müteselsil sorumluluk söz konusu olmadığından, davacı müşavirlik şirketi adına karara bağlanan para cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İthalatçı firma adına beyanda bulunan davacı müşavirlik şirketinin, eşyanın gümrük tarife istatistik pozisyonunu bilmesi gerektiğinden, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ: Olayda, davacı gümrük müşavirlik şirketi adına ceza kesilmesini gerektiren bir fiil hakkında herhangi bir bilgi, belge ve iddia bulunmadığı gibi aksini gösteren bir tespitin de davalı idare tarafından yapılmadığı göz önüne alındığında, sonucu itibarıyla hukuka uygun olan mahkeme kararına yönelik temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Ceza Hukukunun temel ilkelerinden biri olan ve Vergi Hukukundaki suç ve cezalar için de geçerli olduğu konusunda kuşku bulunmayan ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ”Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar” başlıklı 38. maddesinin yedinci fıkrasında kurala bağlanan, ”ceza sorumluluğunun şahsiliği” ilkesi, herkesin kendi fiilinden sorumlu tutulmasını, cezanın yalnız, suçu işleyenlerle iştirak edenlere verilmesini, suça katkısı bulunmayanlara ceza sorumluluğu yükletilemeyeceğini; hiç kimsenin işlemediği bir suçtan dolayı sorumlu tutulamayacağını, bir başkasının işlediği suçun, suçu işlemeyenlere sirayet edemeyeceğini ifade etmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, … Mensucat İşletmeleri Anonim Şirketi adına tescilli beyanname muhteviyatı eşyanın beyan edilenden farklı pozisyonda bulunduğundan ve bu pozisyonda dampinge karşı vergiye tabi olduğundan bahisle, gümrük müşavirliği şirketi adına davaya konu para cezası kararları alınmış ise de, cezanın muhatabının, cezaya konu fiili, yani, kanunun suç saydığı eylemi gerçekleştiren kişi olmasının zorunlu bulunması; olayda ise bu hususta herhangi bir tespitin yapılmadığının, dolayısıyla davacı ile eylem arasında illiyet bağının kurulmadığının anlaşılması karşısında dava konusu işlemi 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 231. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunmayan şeklinin yorumlanması suretiyle iptal eden mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/03/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz başvurusu, dolaylı temsilci sıfatıyla davacı gümrük müşavirlik şirketi adına karara bağlanan dampinge karşı vergi ile katma değer vergisi para cezasına vaki itirazın reddine ilişkin işlemi “ceza sorumluluğunun şahsiliği” ilkesi uyarınca iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Mahkeme kararı ile Anayasanın 38/7 maddesinde yer alan “cezaların şahsiliği” ilkesi dayanak alınarak ceza hukukuna özgü anlam kazanmış kavramlar olan suç, ceza, suçun unsurları gibi terimlerin, idare hukuku düzenine aykırı davranışların genel tanımı olan kabahatlar için sözkonusu olan idari yaptırım olarak düzenlenen idari para cezalarına da kıyasen uygulamak suretiyle gerekçe oluşturulmuştur. Ceza Kanunu ile Kabahatlar kanunu ilke ve esasları farklı kanun hükümlerine tabi iken birleştirilmiştir.
Anayasalar, Devletin kuruluşunu, işleyişini, temel hak ve ödevlerini düzenleyen en üst norm niteliğinde temel yasadır. Bu temel yasada belirlenen normların uygulanması Anayasaya aykırı olmamak koşulu ile alt norm olan kanun ve diğer düzenleyici işlemler ile uygulamaya koyulacaktır. Anayasa kurallarının yasa gibi doğrudan uygulanması doktirinde ancak bu konuda yasal düzenleme olmamasına Ve yasal düzenlemeye gerek duyulmayacak ölçüde açık, kesin ve ayrıntılı olması gerekmesi halinde Kabul edilmektedir.
5237 sayılı Türk ceza kanununda konu ile ilgili düzenleme bulunmaktadır. yürürlükten kalkan 765 sayılı ceza kanununda, kabahatler ve cürümler olarak, iki temel hukuka aykırı fiilller cezalandırılmışken, 5237 sayılı yürürlükte olan ceza kanunu ile, temel ilkeler, suçlar ve cezalar, bu kanunda , kabahatlere özgü temel ilkeler ve idari yaptırım türleri 5326 sayılı kabahatlar kanununda düzenlenmiştir. konusu suç olmayan ancak idarenin işleyişini düzenleyen hükümlerin ihlali halinde idari yaptırım olarak belirlenmiş olan para cezaları çeşitli kanunlarla düzenlenmiştir. Kabahatler Kanununda kabahatlere özgü olan ilkeler olduğu gibi ortak ilkeler veya ceza kanununa atıflar da yer almaktadır. Ceza hukukuna ait suç tanımı ceza kanunda belirtilen sayılı fiillere ilişkin olup(tipiklik ilkesi), kabahat oluşturan fiiller ise bulunduğu kanuna mahsus ihlaller halinde ki yaptırımları düzenlediğinden çeşitli kanunlarda yer almakta olup, bu fiiller suç olarak tanımlanamazlar bu fiillerin karşılığı olan idari yaptırımlar terim olarak ceza olarak adlandırılsa bile bunlar ceza hukuku anlamında (adli para cezası)ceza olmayıp idari yaptırm niteliğinde idari para cezasıdır. Bu sebeple yargı yerleri, kişisel sonuçları ve uygulayacak merci açısından farklılık arzderler.
Anayasanın 38.maddesinin 7. fıkrasında belirtilen “ceza sorumluluğu şahsidir” temel ilkesi Türk Ceza Kanunu ve diğer kanunlarda bulunan kanunen belirlenmiş suç tipleri için söz konusudur. Örn,Vergi hukukunda Ceza hukukunun temel ilkelerine ve ceza yargılama hukukuna göre yargılaması yapılacak suçlar, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. bölümünde yer alan suçlar ve cezaları başlıklı 359-363 maddeleri arasında belirtilen ve adli yargı yerlerinde görülecek olan ceza hukuku anlamında suç tipleridir. Bu kanunda yer alan diğer vergi cezaları, 213 sayılı VUK na belirtilen ödevlere uygun davranmama sonucu vergi kaybına sebep olma ve usul hükümlerine uymama sonucunda verilecek idari para cezalarıdır. ceza olarak adlandırılsada idari yaptırım niteliğindedir.
Ceza hukukundan ayrı olarak kabahat olan fiillerde kanunda birden fazla kişinin sorumlu veya yükümlü olarak belirlenmesi halinde fiile iştirak etmemiş kişiler veya tüzel kişilerinde (müşterek müteselsil) idari para cezalarından sorumluluk halleri düzenlenebilmektedir. Bu sebeple suç ve kabahat olan fiillerin ayrıldığı temel unsur olan ve sadece Ceza hukukuna özgü olan “cezaların şahsiliği” prensibi sadece suç olan fiiler için sözkonusudur.
Bu bağlanmda 4458 sayılı Gümrük Kanununda da müşterek müteselsil sorumlulüğu düzenleyen hükümler yer almaktadır.
Dosya kapsamının incelenmesinden, Mahkemece ceza hukukunun temel kavramları belirlenmiş suç tanımı yapılmış ancak ceza hukukunun ilkelerinden olan şahsilik prensibini idari yaptırım olarak tanımlanan idari para cezalarına da sirayet ettirilmiştir. 4458 sayılı Gümrük Kanunun birinci kısmında düzenlenen cezalar başlıklı 331. madde düzenlenmesi ” Vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edenler (genel ifadesi ile) bu kitapta yazılı vergi cezaları ile cezalandırılır.” hükmü ile vergi kayıp ve usulsüzlüklerine bağlı ceza kanunu anlamında tipiklik ilkesi ne bağlı olmayan diğer anlatımla suç olmayan, idarenin işleyişini düzenleyen kurallara aykırı fiilin varlığı halinde düzenlenmiş ceza olarak adlandırılan yaptırımlardır. bu tür suç olmayan ancak kabahat niteliğindeki Para cezasını gerektiren sorumluluğun türü objektif sorumluluk olup, sorumluluğu gerektiren durumun gerçekleşmesi ve bu durumdan o kişinin kanunen sorumluluğunun bulunması halinde o kişi sorumludur. (tüzel kişi veya şahıs)
Dava konusu işlem ithalatta doğan dampinge karşı vergi ve katma değer vergisi üzerinden kesilen para cezası olup, 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine tabi olmakla, bu kanuna göre verilen idari yaptırım niteliğinde idari para cezasıdır. (231. maddede belirtilen bu kanun hükümlerine aykırı hareket edenlerden kastın müteselsil sorumluları da kapsayacağı tabidir.)
Gümrük Kanunu ve 213 sayılı Kanunda belirlenmiş verginin bir amme alacağı olması ve vergi yükümlüsünün vergilerin ödenmesi konusunda kanunda birden fazla yükümlü düzenlemesinin olması halinde müşterek ve müteselsil sorumluluğu düzenlemiş olup vergi kayıp ve kaçağını önlemek amacını gütmüştür. Gümrük Kanunun açık lafzından, amacından ve düzenlemesinden açıkça anlaşıldığı üzere bu kanunda yer alan cezalar başlığı ile başlayan 231 ve devamı maddelerinde düzenlenen cezalar, idari yaptırım niteliğinde olan idari para cezalarıdır. Kanunun 181, 192 ve 229. maddeleri açıkça müteselsil sorumluluğu düzenlemiştir.yani fiili gerçekleştiren şahıs haricinde bir başka kişiyi de fiili gerçekleştirmeksizin kanunda ki düzenleme ile sorumlu tutmuştur. Hatta 181. Madde düzenlemesinde fiili gerçekleştiren şahsın kim olduğu hususu bile sorumluluk ile iç içe geçmiş durumdadır.
Şöyle ki;
4458 sayılı Kanunun gümrük yükümlülüğünü düzenleyen 181. maddesinin 2. bendi, “ithalatta gümrük yükümlülüğününde yükümlünün beyan sahibi olduğu, dolaylı temsil durumu mevcut ise hesabına gümrük beyanında bulunulan kişinin de yükümlü olduğu, anılan Kanunu’nun 3. maddesinin 17. bendinde de “beyan sahibi”nin kendi adına beyanda bulunan kişiyi veya adına beyanda bulunulan kişiyi ifade ettiği, 61. maddenin 3. bendinde, tescil edilmiş beyanname muhteviyatı eşyanın vergileri ve para cezalarından dolayı taahhüt niteliğinde beyan sahibini bağladığı , tescil edilmiş beyanname muhteviyatı eşyaya ilişkin tahakkuk eden vergilerden ve karara bağlanan para cezalarından sorumlu olacakları, 192.maddesi, Aynı gümrük vergilerinin ödenmesinden birden çok yükümlünün sorumlu olduğu hallerde, bunlar söz konusu vergilerin ödenmesinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 229/2 maddesi….. Gümrük müşavirliğinin bir tüzel kişilik olması halinde,gümrük beyannamesi veya beyanname kabul edilen diğer belgeler üzerine imzasını atmış olanların vergi kaybına neden olan durumu bildiği veya bilmesi gerektiği hallerde, bunlar gümrük idaresine karşı bağlı bulundukları tüzel kişilikle birlikte müteselsilen sorumlu olurlar Bu hallerde,ilgili gümrük müşavirinin kişisel cezai sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, işlemi yapan kişi ile birlikte tüzel kişilik de gümrük idaresince alınan vergiler ve verilen para cezaları yönünden müteselsilen sorumlu olacakları,
Düzenlemesi ile gümrük müşavirinin, tüzel kişilik halinde tüzel kişi şirketin ve ithalatçının vergi ve cezalardan sorumluluğu açıkça düzenlenmiştir. Bu açık Kanuni düzenlemeye ragmen idari yaptırım niteliğindeki idari para cezalarına “ceza sorumluluğunun Şahsiliği” prensibinin uygulanacağı söylenemeyecektir. Bu yasaların Anayasaya aykırılığı iddia edilmesi halinde ise bu durumun Anayasa Mahkemesine başvuru yolları dahilinde görüşülmesi sağlanarak Anayasa Mahkemesince karar verilebilecektir.
Olayda; … Mensucat İşletmeleri Anonim Şirketi adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın beyan edilen gümrük tarife istatistik pozisyonunda sınıflandırılamayacağının davalı idarece tespit edilmesi üzerine, önce ithalatçı firma adına ek tahakkuk ve para cezası kararları alındığı, daha sonra ise davacı müşavirlik şirketi adına dava konusu para cezası kararının düzenlendiği, ithalatçı firma tarafından ek olarak tahakkuk ettirilen vergilerin itiraz edilmeden ödendiği, para cezasının ise uzlaşma yoluyla ödendiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ithalatçı firma tarafından para cezası ödenmiş olduğundan, davacı adına karara bağlanan para cezasında hukuka uyarlık bulunmadığından, temyiz isteminin belirtilen gerekçeyle reddi gerektiği oyu ile gerekçe yönünden karara katılmıyorum.