Danıştay 2. Daire, Esas No: 2021/15007, Karar No: 2021/565

Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2021/15007 E. , 2021/565 K.

    “İçtihat Metni”

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İKİNCİ DAİRE
    Esas No : 2021/15007
    Karar No : 2021/565

    KARARIN DÜZELTİLMESİNİ İSTEYEN
    (DAVALI YANINDA MÜDAHİL) : … Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti
    VEKİLİ : Av. …

    DAVALI : … Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : … Petrol Akaryakıt Gıda Turz. San. ve Tic. Ltd. Şti.
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın onanmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 13/10/2020 günlü, E:2016/8828, K:2020/3775 sayılı kararının, davalı idare yanında davaya müdahil olan şirket tarafından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava; İzmir ili, Karaburun ilçesi, … beldesi, … mevkiinde bulunan taşınmazda yer alan iş yeri için … Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına Mordoğan Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenen “LPG ikmal istasyonu” faaliyet konulu, … günlü, … sayılı iş yeri açma ve çalışma ruhsatının iptali istemiyle açılmıştır.
    … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı karar ile dava konusu işlem iptal edilmiş, bu kararın davalı idare ve davalı idare yanında davaya müdahil olan şirket tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay Onuncu Dairesinin 13/10/2020 günlü, E:2016/8828, K:2020/3775 sayılı kararıyla temyiz istemleri reddedilerek Mahkeme kararı onanmıştır.
    Davalı idare yanında davaya müdahil olan şirket tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen onama kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Danıştay Başkanlık Kurulunun, Danıştay dava dairelerinin görevlerini belirleyen ve 19/12/2020 günlü, 31339 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, yayımı izleyen ay başından itibaren yürürlüğe giren 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararı uyarınca doğrudan Dairemiz esasına alınan ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca ilk incelemeyle görevli Tetkik Hâkimi …’ün açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Hukuk devleti ilkesini benimsemiş olan toplumlarda, herkesin davacı ve davalı sıfatıyla hak ve iddialarını mahkemeye taşıma imkanı mevcuttur. Bununla birlikte, davalarda taraf sıfatını haiz olmayan ama bu davaların sonucunda menfaati etkilenen kişilerin de bu yargılama sürecinden haberdar edilmesi, mahkeme önünde iddia ve savunmalarını dile getirme imkanına sahip olması gerekmekte olup, bu gereklilik, adil yargılanma hakkının bir parçasıdır.
    Hukuk sistemimizde, bu amaçla “feri müdahillik” sistemi getirilmiş olup; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla tahkikat sona erinceye kadar “feri müdahil” sıfatıyla davada yer alabileceği hüküm altına alınmıştır.
    İdari yargılama sisteminde görülmekte olan davalar yönünden de, adil yargılama hakkının güvence altına alınabilmesi için, feri müdahillik mekanizmasının sadece şeklen değil, etkili bir şekilde uygulanması gerekmektedir.
    Üçüncü kişilerin davaya katılması hususunda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na gönderme yapmakta olup, 6100 sayılı Kanun’un 66. maddesinde, üçüncü kişilerin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla müdahil olarak davada yer alabilecekleri; 68. maddesinde, müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahilin, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebileceği, onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabileceği; 69. maddesinde, müdahilin de yer aldığı asıl davada hükmün taraflar hakkında verileceği kurallarına yer verilmiştir.
    Öte yandan, davanın doğrudan tarafı olmayan feri müdahilin asıl tarafa sağlanan tüm imkân ve haklara sahip olduğu, adil yargılanma hakkının buna imkan tanıdığı da söylenemez. Dolayısıyla, asilin yargılamayı devam ettirmeme yönündeki iradesine rağmen feri müdahilin davayı sürdürebilmesine hukuken imkan bulunmamaktadır. Bu itibarla, davanın taraflarından olmayan, dava sonucunda hakkında hüküm kurulmayan ve ancak yanında katıldığı tarafa yardımcı olabilen müdahilin, yanında davaya katıldığı tarafın kanun yollarına başvurmaması durumunda, tek başına kanun yollarına başvurması da hukuken kabul edilemez niteliktedir.
    Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 19/07/2018 tarih ve B. No: 2015/2909 sayılı “Akdeniz İnşaat ve Eğitim Hizmetleri A.Ş” kararında; “… 52. Hukuk sisteminde bireye doğrudan taraf olmadığı ancak hak ve menfaatlerini etkileyen bir davada iddia ve savunmalarını öne sürebilmesine imkân sağlayacak nitelikte bir mekanizmanın bulunması ve bu mekanizmanın etkin bir şekilde işlemesi adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olarak kabul edilmelidir. Nitekim Türk hukuk sisteminde de bu amaçla ferî müdahillik sistemi getirilmiş, üçüncü kişinin davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla tahkikat sona erinceye kadar ferî müdahil olarak davada yer alabileceği kurala bağlanmıştır. İdarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluk denetiminin yapıldığı idari yargıda görülmekte olan davalar yönünden de uyuşmazlık konusu üzerinde hak iddia eden ya da davanın taraflarından birinin davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan üçüncü kişilerin davaya sadece şeklen değil etkili bir şekilde katılımının sağlanması, adil yargılanma hakkının güvencelerinin sağlanabilmesi için önemli bir müessesedir.
    53.Bununla birlikte adil yargılanma hakkının davanın doğrudan tarafı olmayan ferî müdahile asıl tarafa sağlanan tüm imkân ve hakların mutlak ve koşulsuz olarak tanınmasını zorunlu kılacak nitelikte bir güvenceyi bünyesinde barındırdığı söylenemez. Bu bağlamda adil yargılanma hakkının ferî müdahilin yanında davaya katıldığı tarafın iradesiyle uyuşmayan usul işlemlerini yapabilmesini garanti altına almadığı ifade edilmelidir. Dolayısıyla asilin yargılamayı devam ettirmeme yönündeki iradesine rağmen ferî müdahilin davayı sürdürebilmesine imkân tanınması biçiminde adil yargılanma hakkından doğan anayasal bir zorunluluğun bulunmadığı vurgulanmalıdır.
    …..
    63.Yukarıda ifade edildiği gibi adil yargılanma hakkı müdahilin yanında davaya katıldığı tarafın yargılamayı sürdürmeme yolundaki iradesine rağmen yargılamaya devam edebilmesini güvence altına almamaktadır (bkz. § 53). Dolayısıyla müdahile, asıl tarafın iradesinden bağımsız olarak hükmü temyiz edebilme hakkı tanınması biçiminde bir anayasal zorunluluk bulunmamaktadır. Bu açıdan somut olayda, ilk derece mahkemesinde görülen davanın asıl tarafının (idarenin) aleyhine kurulan hükmü temyiz etmeyerek yargılamaya devam edilmesi yolunda bir iradesinin bulunmadığı gözetildiğinde ferî müdahil olan başvurucunun tek başına yaptığı temyiz isteminin incelenmeksizin reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına ilişkin anayasal güvencelere müdahale teşkil eden bir yönü bulunmamaktadır.” gerekçesine yer verilerek, feri müdahilin yargılama sistemindeki önemine değinilmiş fakat adil yargılanma hakkının, davanın doğrudan tarafı olmayan feri müdahile asıl tarafa sağlanan tüm imkan ve hakların mutlak ve koşulsuz olarak tanınmasını zorunlu kılacak nitelikte olmadığı da vurgulanarak, “feri müdahilin temyiz isteminin incelenmeksizin reddine” dair kararın Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil yargılanma hakkını ihlal etmediği sonucuna varılmıştır.
    Dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onuncu Dairesince verilen 13/10/2020 günlü, E:2016/8828, K:2020/3775 sayılı onama kararına karşı davalı idarenin karar düzeltme kanun yoluna başvurmadığı, davalı idare yanında davaya katılan … Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin tek başına karar düzeltme isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Bu durumda; müdahilin, yanında davaya katıldığı davalı idarenin karar düzeltme isteminde bulunmaması üzerine, müdahil tarafından yapılmış olan karar düzeltme başvurusunun incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idare yanında davaya müdahil olan şirketin karar düzeltme isteminin İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
    2. Karar düzeltme giderlerinin istemde bulunan davalı idare yanında müdahil şirket üzerinde bırakılmasına,
    3. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 11/03/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) KARŞI OY :

    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 66. maddesinde, “Üçüncü kişi davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’i müdahil olarak davada yer alabilir.”, 68. maddesinde, “Müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahil, davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebilir. Müdahil, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilir; onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilir. Mahkeme, katıldığı noktadan itibaren, taraflara bildirilen işlemleri müdahile de tebliğ eder.” 69. maddesinde, “Müdahilin de yer aldığı asıl davada hüküm, taraflar hakkında verilir. Fer’i müdahilin, tarafla rücu ilişkisinde, asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiası dinlenilmez.” hükümleri yer almıştır.
    Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; davaya müdahaleyi, görülmekte olan davada, hakkı davanın sonucuna bağlı olan kişinin kendi hukuki yararını korumak için, davanın tarafı olmadan, davayı kazanmasında yararı bulunan tarafın yanında ve ona yardımcı olarak davaya müdahalesine imkan veren bir hukuki kurum olarak tanımlamak mümkündür.
    Bu itibarla davalı yanında davaya katılanın karar düzeltme isteminin, Anayasa’nın 90. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve AİHM içtihatları çerçevesinde değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Menemen Minibüsçüler Odası/Türkiye kararında, yargıya erişim hakkı veya diğer bir deyimle hukuk davası açma hakkının, AİHS’nin 6. maddesinin “yargılanma hakkı” ile ilgili birinci fıkrasının yalnızca bir yönünü oluşturduğu, erişim hakkının etkin olabilmesi için, haklarına müdahale edilen bir kimsenin açık ve kesin bir şekilde bu işleme itiraz edebilmesi gerektiği, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin mahkemeye erişim hakkını doğrudan etkilediğine işaret etmiştir.

    Bakılmakta olan davada; davanın konusunun, davalı idare yanında davaya müdahil olan … Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti adına verilen LPG İkmal İstasyonu faaliyet konulu İşyeri açma ve çalışma ruhsatının iptali edilmesine ilişkin olduğu, bu davada esasen yargı kararından doğrudan etkilenen kişi durumunda bulunduğu görülmektedir.
    Bu durumda, İdare Mahkemesince verilen karardan, davalı idare yanında davaya müdahil olan … Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin menfaatinin doğrudan etkileneceği gözönünde bulundurulduğunda davalı idare tarafından anılan kararın düzeltilmesi istenilmemiş olsa dahi müdahilin tek başına karar düzeltme isteminde bulunabileceğinin kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle müdahil tarafın iddiaları tartışılmak suretiyle işin esası hakkında değerlendirme yapılması gerektiği oyuyla Dairemizce verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir