Danıştay 8. Daire, Esas No: 2020/5256, Karar No: 2021/1511
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2020/5256 E. , 2021/1511 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/5256
Karar No : 2021/1511
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : … Valiliği
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davacı): … Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’ni Temsilen …
Vekili: Av. …
İstemin Özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, Hatay İli, … İlçesinde faaliyet gösteren … Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nin 5580 sayılı Özel Öğretim Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca 01/02/2015 tarihinden itibaren iki ay süreyle geçici olarak kapatılmasına ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, 5580 sayılı Kanun’un ve bu Kanun’un verdiği yetkiye istinaden çıkarılan Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; 5580 sayılı Kanun’un 7. maddesinde ifade edilen personel tabiri ile eğitim personelinin kastedildiği, mevzuat tabiri ile de özel öğretim kurumları ile ilgili olan kanun ve diğer düzenleyici işlemlerin kastedildiği, dolayısıyla diğer personel ya da yardımcı personel olarak tabir edilen eğitim hizmetlerine doğrudan dahli olmayan personelin kastedilmediği, yardımcı personel ya da diğer personelin çalışma esaslarının, kayıt dışı çalıştırılması halinde uygulanacak müeyyidelerin genel hükümler uyarınca 5510 sayılı Yasa kapsamında uygulanması gerektiği, yardımcı personel ya da diğer personelin kayıt dışı çalıştırılmasının özel öğretim kurumunun kapatılması sonucunu doğuracağına ilişkin açık bir hüküm olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptal edildiği, anılan kararın Dairemizin 16/10/2019 tarih ve E:2015/14903, K:2019/8827 sayılı kararı ile davalı idarece davacının eylemine uyan Kanun ve ilgili Yönetmeliğin eski halinde düzenlenen fiilin, Kanun ve ilgili Yönetmeliğin yeni halinde düzenlenip düzenlenmediği ve/veya söz konusu fiil için daha hafif bir ceza öngörülüp öngörülmediğinin araştırılarak, eski ve yeni mevzuat hükümlerinden davacı lehine olanın uygulanması sureti ile yeniden bir işlem tesis edilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, Mahkemece … tarih ve E: …, K: … sayılı kararla bozma kararına uyularak bozma gerekçesi doğrultusunda işlemin iptaline karar verildiği görülmektedir.
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
Ceza Hukukunun evrensel prensiplerinden olan “lehe olan hükmün uygulanması ilkesi”; işlendiği zamanın hukuki normları uyarınca suç sayılan bir fiil sonradan yürürlüğe giren bir düzenleme ile suç olmaktan çıkarılmış bulunuyorsa veya sonradan yürürlüğe giren düzenleme suçun işlendiği zaman mevcut olan düzenlemeye göre suçlunun lehine ise, sonraki normun daha önce işlenmiş olan fiillere uygulanmasını öngörmektedir.
Kural olarak; idari işlemlerin yargısal denetimi tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılmaktadır. Bu anlamda idari işlem niteliğindeki yaptırımının da tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yargısal denetiminin yapılması gerekmekte ise de, ilke olarak suç ve cezadan lehe olan normun uygulanması kuralının bu yaptırımlar yönünden de geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir.
Dolayısıyla, fiilin işlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan mevzuat ile daha sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri farklı ise yaptırım uygulanacak olan kişilerin lehine olan mevzuat hükmü dikkate alınmalıdır.
Tesis edildiği tarih itibariyle uygulanıp tükenen işlemlere karşı, tesis edildiği tarih itibariyle iptali istemiyle açılan davaların hukuki denetimi yapılırken; “lehe olan hükmün uygulanması ilkesi” yönünden disiplin hukuku ile ceza hukuku arasındaki benzerlik dikkate alındığında; lehe hükmün uygulanması yolunda verilen kararın, davacılara bir de idari para cezası uygulanması gerektiği şeklinde anlaşılmaması gerekmekte olup; “lehe olan hükmün uygulanması ilkesi” sadece, davalı idarece aynı şirket yada kuruma daha sonraki fiillerinden kaynaklı sürekli kapatma cezası yolunda tesis edilen işlemlere yönelik olarak tekerrür hükümlerinin uygulanması halinde dikkate alınacaktır.
Bir başka anlatımla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesi kapsamında yargı kararının uygulanmasına yönelik olarak; davalı idarece yeni bir işlem tesisi gerekmemekte olup; “lehe hükmün uygulanması” kuralı, 5580 sayılı Kanun’un 7. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 02/12/2016 tarihinden sonra özel öğretim kurumları tarafından, 5580 sayılı Kanun kapsamında geçici kapatmayı gerektiren fiillerin işlenmesi halinde, tekerrür hükümlerinin uygulanması yönünden dikkate alınacaktır.
Aksi durum mükerrer cezalandırma sonucu doğurur ki; bu durum, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38. maddesine aykırılık teşkil eder.
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda yer alan açıklama ile onanmasına ve temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 11/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.