Danıştay 10. Daire, Esas No: 2021/4410, Karar No: 2022/478

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/4410 E. , 2022/478 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/4410
Karar No : 2022/478

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … İş Güvenliği Malzemeleri Kişisel Koruma Donanımları Tekstil İnşaat Taahhüt İmalat İthalat İhracat Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
( Mülga … Bakanlığı )
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesi 3. fıkrasının ihlal edildiğinden bahisle, anlan Kanun’un 12. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendi uyarınca 217.018,00 TL idari para cezası ile tecziye edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı … Genel Müdürlüğü işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Kabahatler Kanunu’nun 3. ve 27. maddelerinin bir arada değerlendirilmesinden, yalnızca bu Kanun’da öngörülen idari para cezalarına karşı değil, diğer kanunlarda öngörülen ve ceza hukukunun genel prensipleriyle yakın ilişki içinde bulunan ve bu ilişki nedeniyle Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendirilen bütün kanunlardaki idari para cezaları açısından da, özel kanununda kanun yoluna ilişkin düzenleme olmayan kabahat niteliğindeki yaptırımlar için Kabahatler Kanunu’nun uygulanacağı; bu durumun tabii neticesi olarak da, gerek Kabahatler Kanunu’nda ve gerekse kanun yolu öngörmeyen diğer yasalarda düzenlenmiş bulunan idari para cezalarına ve idari yaptırımlara karşı açılacak davalarda sulh ceza mahkemelerinin görevli olacağı sonucuna ulaşıldığı, keza Kanunun Geçici 2. ve Geçici 3. maddelerinde getirilen düzenleme ile de Kanun’un yürürlük tarihi olan 01/06/2005 tarihinden sonra gerek Kabahatler Kanunu’nda ve gerekse kanun yolu öngörmeyen diğer yasalarda düzenlenmiş bulunan idari para cezalarına ve idari yaptırımlara karşı açılacak davalarda Kabahatler Kanunu’nun uygulanacağının açıkça hüküm altına alındığı, bu nedenle bakılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanun’un 27. maddesi, 1. fıkrası uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesi, 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, usule ilişkin olarak; dava konusu uyuşmazlıkta idari yargı yerlerinin görevli olduğu, esasa ilişkin olarak; dava konusu işlem hukuka aykırı olduğundan iptali gerektiği belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı şirket tarafından, 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesi, 3. fıkrasının ihlal edildiğinden bahisle, anılan Kanun’un 12. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendi uyarınca tesis edilen ve …Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlemi ile bildirimi yapılan 217.018,00 TL idari para cezası ile tecziye edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari dava türleri; idari işlemlere karşı açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı açılacak tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirlenmiştir.
05/03/2020 tarihinde kabul edilip 12/03/2020 tarih ve 31066 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun’un amacının, ürünlerin güvenli ve ilgili teknik düzenlemelere uygun olmasını sağlamak, piyasa gözetimi ve denetiminin esasları ile yetkili kuruluşların görevlerini ve iktisadi işletmeciler ile uygunluk değerlendirme kuruluşlarının yükümlülüklerini belirlemek olduğu hükmüne yer verilmiş; 4. maddesinde, ürünlerin, teknik düzenlemesine uygun olmasının zorunlu olduğu, bu hükmün kullanılmış olmakla birlikte değişiklik yapılarak piyasaya tekrar arz edilen veya arz edilmesi hedeflenen ürünler ile Avrupa Birliği üyesi ülkeler dışındaki ülkelerden ithal edilen eski ve kullanılmış ürünlere de uygulanacağı, teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünlerin, uygunsuzlukları giderilmeden piyasaya arz edilemeyeceği, piyasada bulundurulamayacağı veya hizmete sunulamayacağı kurala bağlanmış; 5. maddesinde, ürünün güvenli olmasının zorunlu olduğu belirtilmiş; 22. maddesi, 2. fıkrasında, bu Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre idari yargı yoluna başvurulabileceği; 25. maddesi, 1. fıkrasında, 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un yürürlükten kaldırıldığı; 2. fıkrasında, mevzuatta 4703 sayılı Kanun’a yapılan atıfların bu Kanuna yapılmış kabul edileceği; 26. maddesinde ise, Kanun’un yayımı tarihinden bir yıl sonra (12/03/2021 tarihinde) yürürlüğe gireceği hükümlerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari işlem; idarenin, hukuk âleminde değişiklik, yenilik doğuran idare açıklaması olup, bir tasarruf veya kararın idari işlem sayılabilmesi için, idari makamca verilmiş olması ve idarenin, idare hukuku alanında gördüğü idari faaliyete ilişkin olması gerekmektedir.
İdari makamların, idari faaliyetin görülmesi sırasında kullandıkları kamu gücü ise, söz konusu makamlara, bireyler ile girdikleri ilişkilerde, onların iradesinden bağımsız bir şekilde, hatta karşıt iradelerine rağmen, tek yanlı olarak hukuki sonuçlar ve etkiler yaratabilecek işlemler yapabilme yetki ve yeteneği tanıdığından, kamu gücünün kullanılmasından doğan uyuşmazlıkların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği açıktır.
Başka bir ifadeyle, idare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla, kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemlerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle açılan davaların görüm ve çözümü, idari yargının görev alanında bulunmaktadır.
Her ne kadar İdare Mahkemesince; Kabahatler Kanunu’nun Geçici 2. ve Geçici 3. maddelerinde getirilen düzenleme ile Kanunun yürürlük tarihi olan 01/06/2005 tarihinden sonra gerek Kabahatler Kanunu’nda ve gerekse kanun yolu öngörmeyen diğer yasalarda düzenlenmiş bulunan idari para cezalarına ve idari yaptırımlara karşı açılacak davalarda Kabahatler Kanunu’nun uygulanacağının açıkça hüküm altına alındığı, bu nedenle bakılan davada adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ise de; 12/03/2020 tarih ve 31066 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 12/03/2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Kanun’un 25. maddesinde, 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un yürürlükten kaldırıldığının ve mevzuatta 4703 sayılı Kanuna yapılan atıfların bu Kanuna yapılmış kabul edileceğinin; 22. maddesi, 2. fıkrasında ise, 7223 sayılı Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre idari yargı yoluna başvurulabileceğinin belirtilmesi karşısında, anılan Kanun’un yürürlüğünden sonra bakılan davanın görüm ve çözümünde İdare Mahkemelerinin görevli olduğu açıktır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 07/06/2021 tarih ve E:2021/314, K:2021/332 sayılı kararında, ”….. davanın, 12/03/2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4703 sayılı Kanun uyarınca verilen idari yaptırımlara karşı açıldığı, bu Kanun’da yer alan kabahatlerin 7223 sayılı Kanun ile yeniden düzenlendiği ve Kanun’un 22. maddesinde de, bu Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceğinin düzenlendiği anlaşılmıştır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir kanunla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir. Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir kanun ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni kanuna göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni kanundaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır. Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkemenin davaya bakmaya devam etmesi gerekir. İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezası ile diğer idari yaptırımların olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 12/03/2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4703 sayılı Kanun uyarınca verildiği, 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 7223 sayılı Kanun ile yeniden düzenlendiği ve bu Kanun’da idari yaptırım kararlarına karşı itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı ve 7223 sayılı Kanun’da da, yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına ilişkin bir düzenleme yer almadığından, 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca verilen idari para cezası ile test ücretine karşı açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır…..” gerekçesiyle 4703 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen idari yaptırım kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda 7223 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra idari yargı yerleri görevli görülmüştür.
Buna göre, usul hükümlerinin derhal uygulanması gerektiği ilkesi ve görev kurallarının kamu düzeninden olduğu gözetildiğinde, 4703 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen idari yaptırım kararlarının iptali istemiyle açılıp bakılmakta olan davalarda 7223 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra idari yargı yerlerinin görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, Bölge İdare Mahkemesince, davanın görev yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesinin davanın görev yönünden reddi yolundaki kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 08/02/2022 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir