Danıştay 10. Daire, Esas No: 2019/12980, Karar No: 2021/7109
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/12980 E. , 2021/7109 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/12980
Karar No : 2021/7109
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri V. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Yangın Söndürme Cihazları San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından üretilen …Markalı yangın söndürme cihazlarının 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 11. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen güvenlik kriterlerini sağlamadığının tespit edildiğinden bahisle piyasaya arzının yasaklanmasına, piyasada olan ürünlerin toplanmasına, tespit edilen uygunsuzluğun giderilmesi ve ürünün güvenli hale getirilmesi, güvenli hale getirilmesi mümkün olan ürünlerin güvenli hale getirildiği kanıtlanmadan piyasaya sunulmaması, güvenli hale getirilemeyen veya getirilmesi mümkün olmayan ürünlerin bertaraf edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, Danıştay Onuncu Dairesinin 05/03/2019 tarih ve E:2016/4010 K:2019/1781 sayılı bozma kararına uyularak,, 4703 sayılı Kanun uyarınca davacı şirket hakkında uygulanan idari yaptırımların, 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde sözü edilen ilgili kanunlarda yer alan tedbirler kapsamında olduğu; 5326 sayılı Kanun’un 19. maddesi ve 27. maddesinin 8. fıkrası kapsamına giren idari işlemlerden de olmadığı, ayrıca, 4703 sayılı Kanun’da kanun yolu gösterilmediği dikkate alındığında; idari para cezası ve idari tedbirlerden oluşan idari yaptırımlara, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun genel hükümlerinin uygulanması ve bu yaptırımlara karşı açılan davanın sulh ceza mahkemesinde görülmesi gerektiği, bu nedenle bakılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, dava konusu uyuşmazlıkta idari yargı yerlerinin görevli olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davacı tarafından, usule ilişkin olarak, davalı idarenin süresi içerisinde temyiz yoluna başvurmadığı ve esasa ilişkin olarak temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı şirket tarafından üretilen … Markalı yangın söndürme cihazlarının 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 11. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen güvenlik kriterlerini sağlamadığının tespit edildiğinden bahisle piyasaya arzının yasaklanmasına, piyasada olan ürünlerin toplanmasına, tespit edilen uygunsuzluğun giderilmesi ve ürünün güvenli hale getirilmesi, güvenli hale getirilmesi mümkün olan ürünlerin güvenli hale getirildiği kanıtlanmadan piyasaya sunulmaması, güvenli hale getirilemeyen veya getirilmesi mümkün olmayan ürünlerin bertaraf edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari dava türleri; idari işlemlere karşı açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı açılacak tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirlenmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık temyiz aşamasında iken, 05/03/2020 tarihinde kabul edilip 12/03/2020 tarih ve 31066 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun’un amacının, ürünlerin güvenli ve ilgili teknik düzenlemelere uygun olmasını sağlamak; piyasa gözetimi ve denetiminin esasları ile yetkili kuruluşların görevlerini ve iktisadi işletmeciler ile uygunluk değerlendirme kuruluşlarının yükümlülüklerini belirlemek olduğu kurala bağlanmış; 4. maddesinde, ürünlerin, teknik düzenlemesine uygun olmasının zorunlu olduğu, bu hükmün kullanılmış olmakla birlikte değişiklik yapılarak piyasaya tekrar arz edilen veya arz edilmesi hedeflenen ürünler ile Avrupa Birliği üyesi ülkeler dışındaki ülkelerden ithal edilen eski ve kullanılmış ürünlere de uygulanacağı, teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünlerin, uygunsuzlukları giderilmeden piyasaya arz edilemeyeceği, piyasada bulundurulamayacağı veya hizmete sunulamayacağı hüküm altına alınmış; 5. maddesinde, ürünün güvenli olmasının zorunlu olduğu belirtilmiş; 22. maddesinin 2. fıkrasında, bu Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre idari yargı yoluna başvurulabileceği; 25. maddesinin 1. fıkrasında, 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un yürürlükten kaldırıldığı; 2. fıkrasında, mevzuatta 4703 sayılı Kanun’a yapılan atıfların bu Kanuna yapılmış kabul edileceği; 26. maddesinde ise, Kanun’un yayımı tarihinden bir yıl sonra yürürlüğe gireceği hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari işlem; idarenin, hukuk âleminde değişiklik, yenilik doğuran idare açıklaması olup, bir tasarruf veya kararın idari işlem sayılabilmesi için, idari makamca verilmiş olması ve idarenin, idare hukuku alanında gördüğü idari faaliyete ilişkin olması gerekmektedir.
İdari makamların, idari faaliyetin görülmesi sırasında kullandıkları kamu gücü ise, söz konusu makamlara, bireyler ile girdikleri ilişkilerde, onların iradesinden bağımsız bir şekilde, hatta karşıt iradelerine rağmen, tek yanlı olarak hukuki sonuçlar ve etkiler yaratabilecek işlemler yapabilme yetki ve yeteneği tanıdığından, kamu gücünün kullanılmasından doğan uyuşmazlıkların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği açıktır.
Başka bir ifadeyle, idare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla, kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemler, idari eylemler, idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle açılan davaların görüm ve çözümü, idari yargının görev alanında bulunmaktadır.
Her ne kadar İdare Mahkemesince; 5326 sayılı Kanun’un kanun yoluna ilişkin 27. maddesinin 1. fıkrasının tüm idari tedbirleri kapsadığı, 4703 sayılı Kanun’da idari yaptırım kararlarına karşı itiraz ve dava yolunun gösterilmediği, incelenen uyuşmazlıkta sulh ceza mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ise de; 12/03/2020 tarihli ve 31066 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 12/03/2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Kanun’un 25. maddesinde, 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un yürürlükten kaldırıldığının ve mevzuatta 4703 sayılı Kanuna yapılan atıfların bu Kanuna yapılmış kabul edileceğinin; 22. maddesinin 2. fıkrasında ise, 7223 sayılı Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre idari yargı yoluna başvurulabileceğinin belirtilmesi karşısında, anılan Kanun’un yürürlüğünden sonra bakılan davanın görüm ve çözümünde İdare Mahkemelerinin görevli olduğu açıktır.
Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 07/06/2021 tarih ve E:2021/314, K:2021/332 sayılı kararında, ”….. davanın, 12/03/2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4703 sayılı Kanun uyarınca verilen idari yaptırımlara karşı açıldığı, bu Kanun’da yer alan kabahatlerin 7223 sayılı Kanun ile yeniden düzenlendiği ve Kanun’un 22. maddesinde de, bu Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceğinin düzenlendiği anlaşılmıştır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir kanunla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir. Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir kanun ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni kanuna göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni kanundaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır. Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkemenin davaya bakmaya devam etmesi gerekir. İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezası ile diğer idari yaptırımların olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 12/03/2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4703 sayılı Kanun uyarınca verildiği, 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 7223 sayılı Kanun ile yeniden düzenlendiği ve bu Kanun’da idari yaptırım kararlarına karşı itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı ve 7223 sayılı Kanun’da da, yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına ilişkin bir düzenleme yer almadığından, 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca verilen idari para cezası ile test ücretine karşı açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır…..” gerekçesiyle 4703 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen idari yaptırım kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda 7223 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra idari yargı yerleri görevli görülmüştür.
Buna göre, usul hükümlerinin derhal uygulanır nitelikte olduğu ve görev kurallarının kamu düzeninden olduğu gözetildiğinde, 4703 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen idari yaptırım kararlarının iptali istemiyle açılıp bakılmakta olan davalarda 7223 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra idari yargı yerlerinin görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, İdare Mahkemesi’nce işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın görev yönünden reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.