Danıştay 4. Daire, Esas No: 2016/7790, Karar No: 2021/3094
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2016/7790 E. , 2021/3094 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/7790
Karar No : 2021/3094
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, bir dönem kanuni temsilcisi olduğu Tasfiye Halinde … Metal Hırdavat ve Elektrik Malzemeleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından sahte fatura kullanıldığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporlarına istinaden 2009/9 dönemi için re’sen tarh edilen katma değer vergisi ve üç kat kesilen vergi ziyaı cezası ile 213 sayılı Kanunun 353/1 maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; 5520 sayılı Kanunun 17. maddesinin 8. fıkrası uyarınca tasfiye işlemlerinin incelenmesi talebiyle 01/07/2011 tarihinde şirketin tasfiye memuru … tarafından vergi dairesine başvurulduğu halde incelemenin anılan fıkrada öngörülen süre içinde yapılmadığı, buna göre davacının aynı Kanunun 17. maddesinin 9. fıkrasında öngörülen sorumluluk koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından, dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirket tarafından sahte fatura kullanılan dönemde kanuni temsilci olan davacı adına 213 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca re’sen tarh edilen vergi ve kesilen cezalarda hukuka aykırılık bulunmadığı, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 8. fıkrasında, “Tasfiye işlemlerinin incelenmesi: Tasfiye beyannamesinin verilmesiyle birlikte tasfiye memurları, işlemlerinin vergi kanunları yönünden incelenmesini bir dilekçe ile isterler. Dilekçenin verilmesinden itibaren en geç üç ay içinde vergi incelemelerine başlanarak aralıksız devam edilir. Vergi incelemesinin bitmesini izleyen otuz gün içinde vergi dairesi sonucu tasfiye memurlarına yazı ile bildirir. Buna göre kurumdan aranan vergilerin sonucu alınıncaya kadar tasfiye memurlarının, yedinci fıkrada yazılı sorumluluğu devam eder.” hükmüne, maddenin 03/07/2009 ila 27/03/2018 tarihlerinde yürürlükte bulunan 9. fıkrasında da, “Tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezalar, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılır. Limited şirket ortakları, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olurlar. Şu kadar ki, bu fıkra uyarınca tasfiye memurlarının sorumluluğu, tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
Kanunun 17. maddesinin 8. fıkrasında tasfiye işlemlerinin incelenmesine kısa sürede başlanılmak istenilmesinin iki sebebi vardır. Birincisi, tasfiye sonucunda kurum, vergi mükellefiyeti ortadan kalkacağı, kuruma ait gerek tasfiye dönemine gerekse tasfiyeden önceki zamanaşımına uğramamış dönemlere ait vergi farklarının tahsili tehlikeye düşeceği için, tasfiye biter bitmez tasfiye işlemlerinin incelenmesi, ikincisi ise, vergi hukuku yönünden tasfiye memurlarını bir an önce sorumluluktan kurtarmaktır. Bu amaçla madde metni, tasfiyenin bitiminden itibaren 30 gün içinde verecekleri tasfiye sonu beyannamesine eklenen inceleme dilekçesinin verilmesinden itibaren en geç üç ay içinde vergi incelemesine başlanılmasını, incelemenin aralıksız devamını, inceleme sonucunun 30 gün içinde tasfiye memurlarına yazı ile bildirilmesini öngörmüştür. Bilindiği üzere, tasfiyenin bitmesinden itibaren 30 gün içinde tasfiye beyannamesi verilmek zorundadır. Tasfiye memurları bu beyanname ile, tasfiye süresince yaptıkları işlemlerin vergi bakımından incelenmesini isteyen bir dilekçe verirler. Bu dilekçenin verilmesi üzerine en geç üç ay içinde vergi incelemelerine başlanır ve aralıksız devam eder. Bu süre içinde incelemelere başlanılmaması halinde, tasfiye memurunun sorumluluğu ortadan kalkmaktadır. İnceleme dilekçesinin verilmemesi durumunda ise, vergi idaresi incelemeyi anılan fıkradaki süre ile sınırlı olmaksızın ve genel hükümlere göre, zamanaşımı süresi içinde yapma hakkına sahiptir. Böylece tasfiye memurlarının sorumlulukları bu süre sonuna kadar uzayacaktır.
Kanunun 17. maddesinin 9. fıkrasında ise, tasfiyesi tamamlanarak ticaret sicilinden kaydı silinmiş ve mükellefiyet kaydı terkin edilmiş şirketlere yönelik olarak daha sonradan tespit edilen vergi farkları ve cezaların kimin adına tarh edileceği ve kesileceği düzenlenmiş olup, anılan fıkraya göre söz konusu tarh ve ceza kesme işlemleri tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; uyuşmazlık konusu 2009/9 döneminde davacının kanuni temsilcisi olduğu Tasfiye Halinde… Metal Hırdavat ve Elektrik Malzemeleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin 06/05/2010 tarihinde tasfiye sürecine girdiği, 31/05/2011 tarihinde tasfiyesinin tamamlanmasından sonra hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen … tarih ve … , …sayılı vergi inceleme raporlarında bazı firmalardan alınan sahte faturalar nedeniyle indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin reddedilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, bu vergi inceleme raporlarına istinaden davacı adına 5520 sayılı Kanunun 17. maddesinin 9. fıkrası uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ve kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta; her ne kadar Vergi Mahkemesince, “5520 sayılı Kanunun 17. maddesinin 8. fıkrası uyarınca tasfiye işlemlerinin incelenmesi talebiyle 01/07/2011 tarihinde şirketin tasfiye memuru … tarafından vergi dairesine başvurulduğu halde incelemenin anılan fıkrada öngörülen süre içinde yapılmadığı, buna göre davacının aynı Kanunun 17. maddesinin 9. fıkrasında öngörülen sorumluluk koşullarının oluşmadığı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, yukarıda anılan mevzuat hükümleri ve olayın birlikte değerlendirilmesinden, Kanunun 17. maddesinin 8. fıkrasının tasfiye işlemlerinin incelenmesine ilişkin olduğu, anılan fıkraya göre tasfiye memuru tarafından tasfiye işlemlerinin incelenmesi amacıyla talepte bulunulması üzerine en geç üç ay içinde vergi incelemesine başlanacağı, bu süre içinde başlanılmaması halinde de tasfiye memurunun sorumluluğunun ortadan kalkacağı, olayda ise davacının, dava konusu vergi ve cezalardan kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulduğu açık olup, vergi incelemesinin 8. fıkrada öngörülen süre içinde yapılmaması, kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulan davacının bu sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından, davacı adına uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 5520 sayılı Kanunun 17. maddesinin 9. fıkrası uyarınca tarh ve ceza kesme işlemleri tesis edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Buna göre, dava konusu uyuşmazlığın esası incelenerek ve dava konusu yapıldığı halde hüküm kurulmayan özel usulsüzlük cezası hakkında da değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 10/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.