Danıştay 10. Daire, Esas No: 2021/3198, Karar No: 2021/3833
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/3198 E. , 2021/3833 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/3198
Karar No : 2021/3833
DAVACILAR : Kendisine asaleten, …’a vekâleten
Av. …
DAVALI : … Bankası
DAVANIN_ÖZETİ : 20 Temmuz 1936 tarihli Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin 2. maddesi uyarınca I sayılı Ek’te öngörülen, Boğazlardan geçecek gemilerden sıhhî kontrol, fenerler, tahlisiye (kurtarma) hizmetleri karşılığında alınacak ve Altın Frank üzerinden belirlenen ücretlerin ABD doları kuruna endekslenmesine yönelik Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işleminin iptali istenilmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca hazırlanan Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk Devleti olduğu; 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu; 80. maddesinde de, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil bütün Milleti temsil edecekleri kurala bağlanmış olup, söz konusu temsilin siyasi bir temsil olduğu, hukuki anlamda dava açmaya vekâlet niteliği taşımadığı açıktır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabilecekleri kurala bağlanmıştır.
Dava dilekçesinin incelenmesinden; davacılar tarafından, 20 Temmuz 1936 tarihli Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin 2. maddesi uyarınca I sayılı Ek’te öngörülen, Boğazlardan geçecek gemilerden sıhhî kontrol, fenerler, tahlisiye (kurtarma) hizmetleri karşılığında alınacak ve Altın Frank üzerinden belirlenen ücretlerin ABD doları kuruna endekslenmesinin Türkiye Cumhuriyeti’nin zararına olduğu, söz konusu ücretlerin Altın Franka göre alınması gerektiği ileri sürülerek söz konusu ücretlerin ABD doları kuruna endekslenmesine yönelik Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işleminin iptalinin istenildiği anlaşılmaktadır.
İptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucu, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak aramaktadır.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idari işlemlerin; ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceği kabul edilmektedir.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin, hukuken korunması gereken bir menfaat bağının bulunması dava açma ehliyeti için gerekli sayılmaktadır.
Bu bağlamda, davacıların sırf Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasının, dava konusu işlem ile davacılar arasında güncel, kişisel ve meşru bir menfaat ilişkisinin bulunduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE, yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin isteği hâlinde davacılara iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren otuz (30) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 06/07/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.