Danıştay 10. Daire, Esas No: 2016/13938, Karar No: 2021/1942
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2016/13938 E. , 2021/1942 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/13938
Karar No : 2021/1942
DAVACILAR : 1- … Balıkçılığı Federasyonu
2- … Balıkçılığı Federasyonu
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı / … (Mülga … Bakanlığı)
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
DAVANIN KONUSU :
13/08/2016 tarih ve 29800 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in 17. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Lüfer Pomatomus saltatrix 18 cm” ibaresi ile 49. maddesinin 8. fıkrasında yer alan “İçsularda kullanılacak ağların asgari vasıf ve şartları il müdürlüklerince belirlenir ve ilan edilir.” ibaresinin iptali istenilmektedir.
DAVACILARIN İDDİALARI :
Davacılar tarafından, 2012 yılına ilişkin Tebliğde avlanabilecek lüfer balığına ilişkin asgari boyun 20 cm olarak belirlendiği, dava konusu düzenleme ile 18 cm (sapma payı ile 17 cm) boyundaki lüferlerin avlanabileceği, bu durumun büyük tehlike oluşturacağı, üreme yeteneğine henüz kavuşmamış lüferlerin avlanmasına neden olunacağı, zaten 15-20 cm arasındaki balığın lüfer olarak değil sarıkanat olarak adlandırıldığı, bu durumun davalı Bakanlık tarafından yapılan tanımlamalarda da ortaya konulduğu, misina ağının iç sularda kısıtlanmasına ilişkin Tebliğde hüküm bulunmamasının hukuka aykırı olduğu, daha önceki Tebliğlerde kullanımı yasak olan ağlar belirtilmesine rağmen dava konusu Tebliğde bu konuda bir sınırlamaya yer verilmediği, misina kullanımının ip kullanımına göre çok daha zararlı olduğu ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI :
Davalı idare tarafından, usule ilişkin olarak davanın süresinde açılmadığı, esas yönünden ise, önceki yıllarda yayımlanan Tebliğlerde avlanabilecek lüfer balığına ilişkin asgari boyun 20 cm olarak belirlendiği, bu düzenlemelerde istisnanın %15 oranında tutulduğu, dava konusu edilen Tebliğ düzenlemesinde ise asgari boy uzunluğunun 18 cm’ye düşürüldüğü, ancak istisnanın da %5 olarak belirlendiği, bu durumda avlanabilecek lüfer balığına ilişkin eski düzenleme ile yeni düzenleme arasında ciddi bir fark bulunmadığı, boy yasağının 1987 yılından beri 14-20 cm arasında farklı değerlerde uygulandığı, boy yasağı ile av miktarı arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığı, 1967/2006 sayılı Avrupa Konsey’i Yönetmeliğinde de herhangi bir sınırlamaya yer verilmediği, iç sularda kullanılan ip ağlarının çamaşır suyu ile yıkanması nedeniyle kirlilik oluşturduğunun gözlemlendiği, bu nedenle misina ağları için getirilen yasaklamanın kaldırıldığı, misina ağlarının iç sularda kullanımının ortama olumsuz etkisinin düşük olduğu savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; 13/08/2016 tarih ve 29800 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 4/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in 17/1 maddesindeki “Lüfer Pomatomus saltatrix 18 cm” ibaresi ile 49/8 maddesinde yer alan “…İçsularda kullanılacak ağların asgari vasıf ve şartları il müdürlüklerince belirlenir ve ilan edilir.” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
1380 sayılı Su Ürünleri Kanununun Genel Yasaklar, Tahdit ve Mükellefiyetler başlıklı 23. maddesinin (b) bendinde; sağlık, memleket ekonomisi, seyrüsefer, teknik ve bilimsel yönlerden bölgeler, mevsimler, zamanlar, su ürünleri cinsleri, çeşitleri, ağırlık, irilik, büyüklük gibi vasıflar bakımından konulacak yasak, sınırlama ve yükümlülüklerin yönetmelikle düzenleneceği kuralına yer verilmiştir.
Su Ürünleri Yönetmeliği’nin Genel Yasak Sınırlama ve Yükümlülükler başlıklı 16. maddesinin son fıkrasında; “Su ürünleri avcılığını düzenlemek üzere, sağlık, memleket ekonomisi, seyrüsefer, su kirliliği, istihsal yerleri, mevsimler, zamanlar, istihsal vasıtaları, avlanma yöntemleri, su ürünlerinin cinsleri ağırlıkları ve büyüklükleri yönünden yasak, sınırlama ve yükümlülükler Bakanlıkça belirlenerek tebliğ şeklinde Resmi Gazete’de ilan edilir.” hükmü yer almıştır.
Yukarıda anılan 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu ve Su Ürünleri Yönetmeliği hükümlerine göre su ürünleri kaynaklarından ekonomik olarak yararlanabilmek amacıyla su ürünleri kaynaklarının sürdürülebilir işletimine ilişkin düzenlemeler yapma hususunda davalı idareye Tebliğ’le düzenleme yetkisi verildiği anlaşılmaktadır.
Olayda; Tebliğ hükmüyle lüfer balığındaki avlanabilir minimum boy yasağı ile İçsularda kullanılacak ağların asgari vasıf ve şartları il müdürlüklerince belirlenmesi ile ilgili getirilen bu düzenlemenin dayanağı Kanun ve Yönetmeliğe ve kamu yararına aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği, düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Dava, 13/08/2016 tarih ve 29800 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in 17. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Lüfer Pomatomus saltatrix 18 cm” ibaresi ile 49. maddesinin 8. fıkrasında yer alan “İçsularda kullanılacak ağların asgari vasıf ve şartları il müdürlüklerince belirlenir ve ilan edilir.” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
04/04/1971 tarih ve 13799 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’nun “Genel Yasaklar, Tahdit ve Mükellefiyetler” başlıklı 23. maddesinin (b) fıkrasında, sağlık, memleket ekonomisi, seyrüsefer, teknik ve bilimsel yönlerden bölgeler, mevsimler, zamanlar, su ürünleri cinsleri, çeşitleri, ağırlık, irilik, büyüklük gibi vasıflar bakımından konulacak yasak, sınırlama ve yükümlülüklerin yönetmelikle düzenleneceği hükmüne yer verilmiş olup; söz konusu Kanun hükümlerine dayanılarak 10/03/1995 tarih ve 22223 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Su Ürünleri Yönetmeliğinin, “Genel Yasak, Sınırlama ve Yükümlülükler” başlıklı 16. maddesinde, “Su ürünleri avcılığını düzenlemek üzere, sağlık, memleket ekonomisi, seyrüsefer, su kirliliği, istihsal yerleri, mevsimler, zamanlar, istihsal vasıtaları, avlanma yöntemleri, su ürünlerinin cinsleri ağırlıkları ve büyüklükleri yönünden yasak, sınırlama ve yükümlülükler Bakanlıkça belirlenerek tebliğ şeklinde Resmi Gazete’de ilan edilir.” kuralı yer almıştır.
Dava Konusu Tebliğ’in 17. maddesinin 1. fıkrasının İncelenmesi:
1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu ve Su Ürünleri Yönetmeliği hükümlerine göre, su ürünleri avcılığında kullanılacak ağların kullanılma esas ve usulleri ile bunlara ait yasak, sınırlama ve yükümlükler, asgari vasıf ve şartlarının belirlenmesi ile su ürünleri kaynaklarından ekonomik olarak yararlanabilmek amacıyla su ürünleri kaynaklarının sürdürülebilir işletimine ilişkin düzenlemeler yapılması hususunda davalı idareye Tebliğ’le düzenleme yetkisi verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, av verimi yıldan yıla değişiklik gösteren göçmen bir tür olan ve avlanabilecek boyu dönemlere göre farklılık gösterebilen lüfer balığındaki avlanabilir minimum boy limitinin bilimsel, çevresel, ekonomik hususlar göz önünde bulundurularak belirlenmesine ilişkin olduğu görülen Tebliğin dava konusu 17. maddesinin 1. fıkrasında, uluslararası düzenlemelere, üst hukuk normlarına ve kamu yararına aykırılık bulunmamıştır.
Dava Konusu Tebliğ’in 49. maddesinin 8. fıkrasının İncelenmesi:
Davacı tarafından, daha önceki dönemler için çıkarılan Tebliğlerde misina ağların kullanımına ilişkin yasak bulunmasına rağmen, dava konusu Tebliğ’de bu yönde bir düzenlemeye yer verilmemesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Olayda, seçicilikleri düşük olan ve hedef alınamayan misina ağların, ıskarta olan birçok türün de avlanmasına sebep olduğu, denizlerin ekolojik ortamını olumsuz etkilediği gerekçesiyle denizlerde kullanımının yasaklandığı, iç sularda ise, tür çeşitliliğinin az olması nedeniyle misina kullanımının ekolojik çevreye bir zararının olmadığı ve ip ağların çamaşır suyu gibi kimyasallarla temizlenmesi neticesinde kirliliğe neden olduğu gözetilerek yasak kapsamından çıkarıldığı görülmektedir.
Bu nedenle dava konusu düzenlemenin, davalı idareye verilen düzenleme yetkisi çerçevesinde, çevresel faktörler dikkate alınarak, kamu yararına ve hukuka uygun bir şekilde tesis edildiği anlaşılmaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 27/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.