Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2021/2108, Karar No: 2021/1986
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/2108 E. , 2021/1986 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2108
Karar No : 2021/1986
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DİĞER DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- Tasfiye Halinde … Tedavi Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.
2- … Diyaliz Hizmetleri A.Ş.
(… Diyaliz Hizmetleri AŞ. … Şubesi)
3-… Sağlık Hizmetleri A.Ş. … Şubesi
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …
İSTEMİN KONUSU: Danıştay Onuncu Dairesinin 09/11/2020 tarih ve E:2020/3228, K:2020/4619 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 24/03/2013 tarih ve 28597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin “Hemodiyaliz Tedavileri” başlıklı 2.4.4.D-1. maddesinin 11. fıkrasında yer alan “…hemodiyaliz uygulaması sırasında ortaya çıkan acil durumda yapılması gereken diğer tetkikler ile gerektiğinde ve özellik gösteren hastalara daha sık yapılan tetkiklerin tümü…” ibaresi ile “Tetkikleri yaptırılmayan hastaların tedavilerine ait ücretleri ödenmez.” ibarelerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 09/11/2020 tarih ve E:2020/3228, K:2020/4619 sayılı kararıyla, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/10/2019 tarih ve E:2018/1978, K:2019/4685 sayılı bozma kararına uyularak;
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46/1, 49/4, 50/5. maddeleri ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 63/1, 63/2, 72. maddelerine yer verildikten sonra,
İdari işlemlerin tesis edilirken, mutlaka bir yol, bir usul izlenerek hazırlandığı, idarenin irade açıklamalarının, önceden belirlenmiş birtakım kurallara bağlı olduğu, idari işlem bakımından “şekil” unsurunun da, idarenin iradesinin ortaya çıkması için izlenecek usul, yol kavramını ifade ettiği,
İdarenin iradesinin ortaya konulabilmesi için veya idari işlemin oluşabilmesi için şekil şartına uyulması gerektiği, aksi takdirde, şekil unsurundaki bozukluğun idari işlemin sakatlanması sonucunu doğuracağı,
İdari işlemin ya da idarenin iradesinin ortaya çıkması için izlenen yoldaki prosedürlerin hazırlık işlemlerini oluşturturduğu, bu işlemlere karşı kural olarak doğrudan doğruya iptal davası açılamayacağı, ancak bu işlemlerin eksikliği ya da hukuka aykırılıklarının nihai ve icrai işlemin iptali konusundaki istem ile birlikte ileri sürülebileceği,
Eğerki yasal mevzuatta, nihai işlemi tesis edecek idari makam açısından tesis olunacak işlemin içeriğine ilişkin bilgi sahibi olan başka idari makamlardan, otoritelerden ya da uzmanlardan görüş alınması konusunda düzenleme varsa ve bu kurala riayet edilmeden işlem tesis edilmişse, işlemin hazırlık aşamasındaki bu eksikliğin, idari işlemi şekil unsuru yönünden sakatlayacağı,
Konuya ilişkin yapılan açıklamalar ve yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca; finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerine ilişkin, ödeme usul ve esaslarını belirlemede Sosyal Güvenlik Kurumu yetkili idare olmakla birlikte, Kurumun bu konuda düzenleme yapmadan önce konunun uzmanı olan Sağlık Bakanlığından görüş alma zorunluluğunun bulunduğu, görüşe uyulmasının ihtiyari olmasının da bu zorunluluğu ortadan kaldırmadığı,
Kurumun işlem tesis etmeden önce yerine getirmesi gereken bu yükümlülüğün, yasal bir zorunluluk olduğu, burada, Sosyal Güvenlik Kurumunun, Sağlık Bakanlığının verdiği görüş doğrultusunda işlem tesis etme yükümlülüğü bulunmamasına rağmen, ilgili Bakanlığın görüşünün alınmasının zorunlu olduğu, aksi takdirde işlemin, şekil unsuru açısından sakatlanacağı,
Buna göre, dosyadaki belgelerin incelenmesinden; 24/03/2013 tarih ve 28597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin “Hemodiyaliz Tedavileri” başlıklı 2.4.4.D-1. maddesinin onbirinci fıkrasındaki düzenleme için Sağlık Bakanlığının görüşünün alınması yasal bir zorunluluk olmasına rağmen, bu zorunluluk yerine getirilmeden dava konusu düzenlemenin Resmî Gazete’de yayımlandığı, bu itibarla dava konusu düzenlemede şekil unsuru yönünden hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idarelerden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından, bakılan davada, dava konusu işlem tesis edilirken Sağlık Bakanlığının görüşünün alınıp alınmadığı veya görüş alınmadıysa neden alınmadığına dair yargılama boyunca herhangi bir bilgi, belge veya savunma talep edilmediği, dolayısıyla savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiği, idari işlemdeki her şekil eksikliğinin idari işlemin iptali sonucunu doğurmayacağı, dava konusu düzenlemenin Sağlık Bakanlığının çıkardığı yönetmelik hükümleri doğrultusunda hazırlandığı, bu itibarla Sağlık Bakanlığının görüşünün alınıp alınmaması hususunun dava konusu işlemin sıhhatini etkilemeyeceği, dava konusu Tebliğ maddesinin şekil unsuru yönünden sakat olduğundan bahsedilemeyeceği, öte yandan Sağlık Bakanlığının görüşünün alınmaması bir şekil eksikliği olsa dahi, bu eksikliğin tali şekil eksikliği niteliğinde olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı … Diyaliz Hizmetleri A.Ş. (… Diyaliz Hizmetleri A.Ş. … Şubesi) ve… Sağlık Hizmetleri A.Ş. … Şubesi tarafından, 5510 sayılı Kanun’un 72. maddesi ile atıf yapılan 63. maddesi uyarınca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerine ilişkin ödeme usul ve esaslarını belirleyen Kurumun bu hususta tesis edeceği işlemlerde Sağlık Bakanlığının görüşünü alması gerektiği, dava konusu düzenleme tesis edilirken adı geçen Bakanlığın görüşü alınmadığından işlemin şekil unsuru yönünden sakat olduğu, öte yandan uyuşmazlık konusu Tebliğ hükmü ile özel diyaliz merkezlerinin verdiği diyaliz hizmetlerinin geri ödemelerinin idarenin keyfiyetine bırakıldığı, bu itibarla, düzenlemenin sebep ve konu unsuru arasında da ölçüsüzlük bulunduğu savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin ikinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulmasının;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkün olduğu belirtilmiş; dördüncü fıkrasında, “Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümleri kıyasen uygulanır.” hükmüne yer verilmiş; 50. maddesinin dördüncü fıkrasında ise, Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu kararı; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/10/2019 tarih ve E:2018/1978, K:2019/4685 sayılı kararında belirtilen gerekçeler göz önüne alınarak verilmiş bir karar olduğundan, usul ve hukuka uygun bulunmakta ve bozulmasını gerektirecek bir hukuka aykırılık taşımamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarelerden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının temyiz isteminin reddine,
2.Dava konusu düzenlemenin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 09/11/2020 tarih ve E:2020/3228, K:2020/4619 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 21/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.