Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2021/193, Karar No: 2021/2134

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/193 E. , 2021/2134 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/193
Karar No : 2021/2134

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Genel Müdürlüğü
2- … (…)
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 05/12/2016 tarih ve E:2016/20168, K:2016/8389 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Emniyet amiri olarak görev yapan davacı tarafından; 2014 yılı Yüksek Değerlendirme Kurulu Kararı ile üst rütbeye terfi ettirilmemesine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olan 10/05/2014 tarih ve 28996 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2014/6303 sayılı Bakanlar Kurulu kararının, 4. sınıf emniyet müdürlerinin görev unvanı karşılığı olan merkez ve taşra kadrolarının değiştirilmesine ilişkin kısmının iptali ve işlemler nedeniyle ödenmeyen maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine, özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 05/12/2016 tarih ve E:2016/20168, K:2016/8389 sayılı kararıyla;
Düzenleyici işlem yönünden; Danıştay Onaltıncı Dairesince verilen 22/03/2016 tarih ve E:2015/11855, K:2016/1747 sayılı kararla, dava konusu 10/05/2014 tarih ve 28996 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2014/6303 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 4. sınıf emniyet müdürlerinin görev unvanı karşılığı olan merkez ve taşra kadrolarının değiştirilmesine ilişkin kısmının iptal edildiği, bu nedenle davanın bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığı,
Bireysel işlem yönünden; davalı …Genel Müdürlüğü tarafından davacının terfi ettirilmemesine sebep olarak; terfi edecekleri rütbelerde boş kadro bulunmamasının gösterildiği, ancak söz konusu rütbelerdeki kadroların değiştirilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararının iptal edildiği ve ayrıca dava konusu Yüksek Değerlendirme Kurulu kararı ile 371 adet 2. sınıf emniyet müdürünün 1. sınıf emniyet müdürü rütbesine terfi ettirilmesi sonucu 371 adet 2. sınıf emniyet müdürü kadrosu ve zincirleme olarak da daha alt rütbelerde boş kadro oluşacak olması karşısında, davalı idarece Yüksek Değerlendirme Kurulu tekrar toplanarak personelin liyakat yönünden terfiye layık olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılarak değerlendirme sonucuna göre terfi edip edemeyeceği konusunda karar verilmesi gerekeceğinden, doğrudan boş kadro bulunmadığından bahisle tesis edilen işlemde de hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı,
Yoksun kalınan maaş farklarının faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemi yönünden ise; davacının yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca yeniden değerlendirmeye tabi tutulacağından bu aşamada maddi kaybından söz edilmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle,
Davanın düzenleyici işlemin iptali istemine ilişkin kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin iptaline ve yoksun kalınan maaş ve özlük hakların ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkin kısmının ise reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idareler tarafından, 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye ekli listede davacının ismine yer verildiği, davacı hakkındaki işlemlerin tamamının mevzuat hükümleri doğrultusunda tesis edildiği ve hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın iptale ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın temyiz konu bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçe ile dava hakkında kısmen karar verilmesine yer olmadığına, kısmen davanın reddine, kısmen iptale yönelik Danıştay Beşinci Dairesinin 05/12/2016 tarih ve E:2016/20168, K:2016/8389 sayılı kararının temyize konu bireysel işlemin iptaline ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 01/11/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Anayasa’nın 125. maddesinin 4. fıkrasında, “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 2. fıkrasında, “İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.” kuralı yer almıştır.
İdari faaliyetlerin temel ve ortak amacı kamu yararını gerçekleştirmektir. İdarenin bu amacı sağlamak için yapacağı işlem ve eylemlerin türünü, zamanını ve yöntemini belirlemekte sahip bulunduğu takdir yetkisinin sınırsız olmadığı ve yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargı denetimine tabi bulunduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Anayasa’nın 125. maddesinin 4. fıkrasının ilk cümlesinde yer aldığı ve 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde de açıkça ifade edildiği gibi idari işlemler üzerindeki yargısal denetim bu işlemlerin hukuka uygunluğunun saptanmasıyla sınırlıdır. İdarenin takdir yetkisinin denetimine yargı organları yönünden getirilen ve idari işlemlerin yalnızca hukuka uygunluk açısından denetlenebilecekleri biçiminde ifade edilen kural aynı zamanda idarenin takdir yetkisinin kullanılmasında uyması gereken sınırları da koymuş olmaktadır. Başka bir anlatımla, idarelerin belirli bir kamu hizmetinin etkili ve verimli bir biçimde yürütülmesi, kamu yararının daha somut bir biçimde ortaya konulması için birden çok seçenekten birisini tercihte takdir yetkisiyle donatıldıkları durumda idari yargı organlarının bu yetkisini hukuka uygun olarak kullandığının saptanması koşuluyla idareyi bu seçeneklerden birisini tercihe zorlayacak ya da belli bir yönde işlem veya eylem tesisine zorunlu kılacak biçimde yargı kararı vermeleri Anayasa ve Kanun’un yukarıda belirtilen ilkeleriyle bağdaştırılamaz.
Davalı idarenin, bir üst rütbeye terfi ettirilmesi konusunda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri kapsamında yapacağı değerlendirmeler ile emniyet hizmetlerinin gereklerini de dikkate alarak, sonrasında ulaşacağı sonuca göre takdir yetkisinin bulunduğu, idarenin bu takdir yetkisinin yargısal denetiminin, hak ve menfaat ilkeleri ile kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı yönünden yapılması gerekmektedir.
Olayda, her ne kadar bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadrolarda düzenleme yapılmasına dair 2014/6303 sayılı Bakanlar Kurulu kararına yönelik olarak iptal kararı verilmiş ise de, işlemin gerekçesinin sadece sınırlı sayıda kadro bulunması hususu olmayıp, dava konusu Yüksek Değerlendirme Kurulu kararının terfi ettirilmeme gerekçesinin belirtildiği 12. maddesinde, Emniyet Teşkilatında halen görev yapmakta olan 3. sınıf emniyet müdürü, 4. sınıf emniyet müdürü ve emniyet amiri rütbesindeki personelin mevcut sayısı ile rütbelerine göre görev unvanları ve görev yerleri ve teşkilatın görev ve sorumlulukları ile güvenlik hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde kullanımı göz önüne alındığında, bu kapsamdaki mevcut personelin bulundukları rütbede bir yıl daha kalmaları gerektiğinin belirtilmesi karşısında dava konusu bireysel işlemin gerekçelerinden sadece biri olan sınırlı sayıda kadro bulunması hususunun dayanağı olan Bakanlar Kurulu kararının iptal edilmiş olması ve üst rütbeye terfi nedeniyle boşalan kadroların ortaya çıkmış olması, söz konusu işlemi hukuka aykırı hale getirmeyeceğinden, mevcut durumda Teşkilatın öngördüğü rütbeli personel ihtiyacı dikkate alınarak takdir yetkisi kapsamında ve kanun önünde eşitlik çerçevesinde kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak tesis edilen dava konusu bireysel işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davalı idarelerin, temyiz istemlerinin kabulü ile Daire kararının, davacının bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine ilişkin işlemin iptali yolundaki kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir