Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2021/1650, Karar No: 2021/2509
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/1650 E. , 2021/2509 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1650
Karar No : 2021/2509
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :…
KARŞI TARAF (DAVALI) :… Kurulu
VEKİLİ :Av. …
İSTEMİN KONUSU :Danıştay Beşinci Dairesinin 26/10/2020 tarih ve E:2016/42501, K:2020/4712 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine ve bu karar nedeniyle uğradığı zarara karşılık 100.000,00 TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 26/10/2020 tarih ve E:2016/42501, K:2020/4712 sayılı kararıyla;
Hâkimler ve Savcılar Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı tüm özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemi yönünden:
Tarafları ve konusu aynı olan bir davanın, daha önce aynı veya başka bir mahkemede açıldığının ve görülmekte olduğunun saptanması hâlinde, usul hukukunun temel kavramlarından biri olan derdestlik müessesesinin ifade ettiği ”ilk davanın aynısı olan diğer davaların açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı” olgusundan hareketle, sonraki davaların derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği,
Derdestlik durumunun ortaya çıkması için, aynı davanın birden fazla açılmış olması ve birinci davanın görülmekte olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, davaların aynı dava olarak kabul edilebilmesinin de davaların taraflarının, konularının, dava konusu işlemlerin aynı olmasına bağlı olduğu,
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, bununla birlikte davacı tarafından aynı istemi de içeren Dairelerinin E:2017/5239 sayılı dosyasına kayıtlı ayrı bir davanın daha açıldığı ve bu davanın Dairelerinin 26/10/2020 tarih ve E:2017/5239, K:2020/4711 sayılı kararı ile reddine karar verildiği, anılan kararın ise henüz kesinleşmediği,
Buna göre, Dairelerinin E:2017/5239 sayılı esasına kayıtlı dava ile bakılmakta olan bu davanın tarafları, konusu ve sebeplerinin aynı olduğu görüldüğünden, bakılmakta olan bu davada davacının aynı yöndeki istemi hakkında davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı,
Davacının, meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karar nedeniyle uğradığı zarara karşılık 100.000,00 TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden;
Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile aynı Kurulun yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve maddi haklarının 24/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılan dava hakkında, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile söz konusu kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden bahisle Dairelerinin 26/10/2020 tarih ve E:2017/5239 K:2020/4711 sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiğinin görüldüğü,
Davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararda hukuka aykırılık görülmediğinden bu karar nedeniyle uğradığı zarara karşılık 100.000,00TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kalınan özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemi yönünden davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine; bu karar nedeniyle 100.000,00TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden davanın reddine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.000,00-TL vekâlet ücreti ile buna ilaveten davacının manevi tazminat isteminin de reddedilmesi nedeniyle 3.000,00-TL maktu vekâlet ücretinin de davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Davacı tarafından, tarafınca iki ayrı dava açılmışsa da bunun sebebinin 685 sayılı KHK düzenlemesi olduğu, herhangi bir hak kaybına uğramamak adına ikinci davanın açıldığı, iki ayrı dosya oluşturulmasında hiç bir etkisi ve mesuliyetinin olmadığı, bu davaların birleştirilerek karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğu, her iki kararın temyiz incelemelerinin birlikte yapılması gerektiği, OHAL döneminde alınan tedbirler çerçevesinde meslekten çıkarıldığı, 18/07/2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verildiğinden hakkında uygulanan işlemin anayasal dayanağının kalmadığı; yasayla belirlenen sınırlar aşılarak hazırlanan ve tamamen keyfi ve hukuka aykırı düzenlemeler içeren 667 sayılı KHK’nın olayda uygulanma olanağının bulunmadığı; 2802 sayılı Kanun’da hakim ve savcılara tanınan usuli güvence olan savunma hakkının ihlal edildiği; hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığı hâlde temyize konu kararda ceza yargılamasında hakkında verilen karar belirtilmek suretiyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği; AİHS 15. maddesinde belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılabilmesi için dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte ulusun varlığını tehdit eden genel bir tehlikeye sebebiyet verdiği hususunun net ve somut bir şekilde ortaya konulması gerektiği, dava konusu işlemlere karşı beyanda bulunma imkanı tanınmamasının yargılama aşamasında bu tespitlere karşı beyanda bulunulması ile giderilebileceği yaklaşımının idari yargılama usulü ve konuyla ilgili içtihatlara uygun olmadığı; dava dosyasındaki tüm bilgi ve belgelerin tebliğ edilmediği, etkili beyanda bulunma imkanı sunulmadığı; makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği; anayasal düzene sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının, görev yaptığı süre boyunca fill ve hareketlerinden yola çıkarak somut bir tespit yapılmasını gerektirdiği ancak bunun yapılmadığı; meslekten çıkarılmayı gerektirecek hukuka uygun olarak elde edilmiş bir delil bulunmadığı, delillerin davalı idare tarafından dava konusu işlemin tesisinden sonra tespit edilerek dosyaya sunulduğu, idari işlemlerin tesis edildiği an ve şartlardaki duruma göre değerlendirilmesi gerektiği; ByLock programını indirmediği ve kullanmadığı, ByLock isimli programı kullandığının tespitine yönelik bir teknik incelemenin yapılması gerektiği; itirafçı tanık/sanık ifadelerinin hukuki değerinin bulunmadığı, iftira olduğu, söz konusu ifadelerin kamuya açık bir duruşmada tekrarlanmadığı, yasa dışı delil niteliğinde olduğu; adil yargılanma, aile hayatına, özel hayata ve şeref ve itibara saygı, eğitim ve mülkiyet, masumiyet karinesinden yararlanma, gerekçeli karar ve savunma hakları ile suç ve cezaların geçmişe yürümezliği, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerinin ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra; davacının duruşma istemi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca yerinde görülmeyerek işin esası incelendi, gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a)Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b)Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, temyize konu kararda atıf yapılan, Danıştay Beşinci Dairesinin 26/10/2020 tarih ve E:2017/5239, K:2020/4711 sayılı kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 18/11/2021 tarih ve E:2021/865, K:2021/2503 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddine, kısmen derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 26/10/2020 tarih ve E:2016/42501, K:2020/4712 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4.Kesin olarak, 18/11/2021 tarihinde, kararın manevi tazminat isteminin reddedilmesi nedeniyle davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmı yönünden oyçokluğu, diğer kısımlar yönünden oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Dava konusu uyuşmazlığın, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararından kaynaklanması ve bireysel işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kalınan özlük ve parasal hakların işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine ve bu işlem nedeniyle uğranılan zarara karşılık 100.000,00 TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesine yönelik olması; temyize konu Daire kararında, dava konusu bireysel işlemin ve özlük ve parasal taleplerinin reddine karar verilmesi karşısında, olayın özelliği gereği, reddedilen kısımlar yönünden davalı idare lehine tek bir avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekmekte olup, manevi tazminat isteminin reddine karar verildiğinden bahisle, davalı idare lehine ikinci kez vekâlet ücretine hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığından, davacının bu kısma yönelik temyiz isteminin kabulüyle, Daire kararının reddedilen manevi tazminat istemine bağlı olarak davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyorum.