Danıştay 5. Daire, Esas No: 2019/2503, Karar No: 2021/4383
Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2019/2503 E. , 2021/4383 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/2503
Karar No : 2021/4383
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf (Davalılar) : 1- … Başkanlığı
Vekili : Av. …
: 2- … Bakanlığı
Vekili : Av. …
İstemin_Özeti :24.12.2016 tarihli İdari Yargı Hakim Adaylığı yazılı sınavında 79,62804 puan alarak mülakata katılmaya hak kazanamayan davacı tarafından; Danıştay Beşinci.Dairesinin E:2017/12671, K:2017/22794 sayılı kararı ile sorulardan bir tanesinin iptal edilmesi sonucunda puanının 80,20965’e yükselmesine karşın bu defa kontenjan nedeniyle mülakata katılmaya hak kazanamamasına ilişkin 27.12.2017 tarihli işlemin iptali istemiyle açılan davada; davanın reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … gün ve E: …, K: … sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
… Başkanlığının Savunmasının Özeti:Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktır.
… Bakanlığının Savunmasının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi :Anayasanın 138. maddesinin son fıkrasında; “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmü yer almaktadır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinde ise idari yargı mercilerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu ve bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği belirtilmektedir. Diğer yandan, Anayasanın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi, devlet organlarının ve idari mercilerin tüm işlem ve eylemlerini hukuk kurallarına uygun olarak yürütmelerini gerekli kılar. Bu bağlamda, idarenin tüm işlemlerini hukuka uygun olarak tesis etmesi gerektiği gibi, hukuka aykırı olduğu belirlenen idari işlemleri geri alması veya düzeltmesi de gerekmektedir. İptal davasında, idari işlemin iptal edilmesi halinde dava konusu işlem ve bu işlemle ortaya çıkmış olan hukuki durum ortadan kalkar. İptal kararı doğrudan iptal edilen idari işlemin yerine kaim olmaz. Bu sebeple idare, iptal edilen işlemin yerine yeni bir işlem tesis etmek mecburiyetindedir. Ancak, idarenin yeniden tesis edeceği işlem mahkemenin iptal hükmüne uygun olmalıdır. Uyuşmazlıkta, 24.12.2016 tarihinde yapılan idari yargı hakim adaylığı yazılı yarışma sınavına 25057 kişinin katılarak 600 kişinin mülakata girmeye hak kazandığı, mülakat sınavına katılmaya hak kazanan son kişinin yazılı puanının 79,98062 olduğu, davacının ise 79,62804 puan alarak 646. sıraya yerleştiği ve mülakata katılmaya hak kazanamadığı, Danıştay 5. Dairesinin E:2017/12671, K:2017/22794 sayılı kararıyla bir sorunun iptali sonucunda yazılı yarışma puanlarının yeniden değerlendirildiği ve davacının puanının 80,20965 olduğu ve sıralamasının 636. sırada yer aldığı ve 600 kişilik kontenjan içerisine giremediği gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edilmiş ve idare mahkemesi de aynı gerekçeyle davanın reddine karar vermiş ise de, dava dosyasında yer alan bilgi, belgeler ile davalı Ölçme, Seçme Ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının soru iptali öncesi ve sonrası değerlendirmesine ilişkin CD içeriğinin incelenmesinden; ilk değerlendirme sonucunda mülakata katılmaya hak kazanan 20 kişinin, soru iptalinden sonra puan ve sıralama nedeniyle mülakata girme hakkını kaybettiği, zira; örnekleme yoluyla; …nin soru iptalinden önce puanının 80.24772, sıralamasının 565 olduğu ve mülakata girmeye hak kazandığı, soru iptalinden sonra puanının 80.04080, sıralamsının 657 olduğu, yine; …’nin soru iptalinden önce puanının 80.10673, sıralamasının 582, mülakata girmeye hak kazandığı, soru iptalinden sonra puanının 79.96469, sıralamasının 663 olduğu ve “kontenjan nedeniyle mülakat girmeye hak kazanamadığı ” şeklinde değerlendirme yapılmasına rağmen, davalı idarece 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/B maddesinin 2. Fıkrasının “Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalarda verilen yürütmenin durdurulması ve iptal kararları, söz konusu sınava katılan kişilerin lehine sonuç doğuracak şekilde uygulanır.” hükmü dayanak gösterilerek Danıştay 5. Dairesinin E:2017/12671, K:2017/22794 sayılı soru iptaline ilişkin kararından önce 18/01/2017 tarihli sonuçlara göre mülakata girmeye hak kazanıp, soru iptaline ilişkin kararının uygulanmasından sonra puanı ve sıralaması davacının soru iptalinden sonraki puanından ve sıralamasından daha düşük olan yukarıda örnekleme yoluyla belirtilen 12 aday, toplamda 20 aday kontenjan nedeniyle mülakat girmeye hak kazanmadıkları halde, soru iptaline ilişkin yargı kararı yok sayılmak suretiyle soru iptalinden önceki mülakata girmeye hak kazanma durumlarının kazanılmış hak olduğu gerekçesiyle korunduğu ancak aynı sınava katılan ve esasında yargı kararı lehine olan yani soru iptali ile puanı ve sıralaması yükselen davacının aleyhine bir durumun hasıl olduğu kaldı ki; ,Anayasa Mahkemesinin birçok kararında da belirtildiği üzere, kazanılmış hakların, yalnızca kişinin bulunduğu statüden doğan (maaş gibi), tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş, kişisel alacak niteliğine dönüşmüş hakları kapsadığı; başka bir deyişle, kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerektiği, hukuka aykırı olduğu belirlenen idari işlemlerin geri alınması durumunda, işlem dolayısıyla elde edilen ve kamuya yönelik etki ve sonuç doğuran statülerin hiç bir şekilde kazanılmış hak kapsamında değerlendirilemeyeceği; dolaysıyla davalı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı tarafından yukarıda yer verilen muğlak hüküm, bir kısım adayların lehine, bir kısım adayların aleyhine uygulanacak şekilde yorumlanmak suretiyle soru iptaline ilişkin davacının lehine olan yargı kararı yok sayılmıştır. Bu durumda; 2809 sayılı Kanun’un 9/A maddesi uyarınca sınav ilanında belirtilen kadronun iki katının yani 600 kişinin mülakata çağrılması gerektiği halde, soru iptaline ilişkin yargı kararından sonra; puanı 80.04080, sıralamsı 657, yine puanı 79.96469, sıralamasının 663 olan adayın mülakata çağrıldığı ancak puanı 80,20965 ve sıralaması 636. olan davacının kontenjan nedeniyle mülakata katılmaya hak kazanamamasına ilişkin işlemde Anayasada yerini bulan hukuk devleti ve eşitlik ilkesi ile hukuka, mevzuata ve hakkaniyete uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak, temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan istinaf isteminin reddine ilişkin İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlıdır.
… İdari Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 08/12//2021 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.