Danıştay 3. Daire, Esas No: 2018/5733, Karar No: 2021/3797
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2018/5733 E. , 2021/3797 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/5733
Karar No : 2021/3797
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu … Petrol Ürünleri İstasyonları Malzemeleri ile Madeni Yağlar Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınamayan 2010 yılının Ocak ila Haziran dönemlerine ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası, gecikme faizi ve özel usulsüzlük cezasından oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ile … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Ödeme emirleri içeriği amme alacaklarının, davacının kanuni temsilcilik görevini yürüttüğü dönemlere ilişkin olduğu, şirket adına düzenlenen ihbarname ve ödeme emirlerinin ihtilafsız kesinleştiği, dava konusu alacakların davacı tarafından 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı, yapılandırmaya rağmen ödenmemesi ve şirket hakkında yapılan araştırma sonucunda herhangi bir malvarlığına rastlanılmaması üzerine kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Borçlu şirkete ait defter belgelerin istenilmesine dair yazılar ile şirket hakkında düzenlenen ihbarnamelerin uzun süredir ayrı yaşadığı eşine tebliğ edilmesinin usule uygun düşmediği, yeterli araştırma gerçekleştirilmeksizin varsayıma dayalı olarak hazırlanan rapora istinaden tarhiyat yapılamayacağı, vergisel tüm ödevlerin yerine getirildiği, şirkete ait tüm alımların gerçek olduğu, fatura bedellerinin tümünün ödendiği ve sahte belge kullanılmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dosyanın incelenmesinden, davacının 11/05/2009 ila 02/06/2010 tarihleri arasında kanuni temsilcisi olduğu … Petrol Ürünleri İstasyonları Malzemeleri ile Madeni Yağlar Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınamayan 2010 yılının Ocak ila Haziran dönemlerine ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası, özel usulsüzlük cezası ve gecikme faizinden oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu … tarih ve … ile … takip numaralı ödeme emirlerine konu vergi, ceza ve gecikme faizinin dayanağını oluşturan vergi ve ceza ihbarnamelerinin 17/06/2014 tarihinde davacı …’ın ikamet adresinde annesi …’a tebliğ edildiği, borcun ödenmemesi üzerine amme alacağının kesinleştiğinden bahisle sözü edilen şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin ise şirketin son kanuni temsilcisi olan …’ya 29/06/2015 tarihinde tebliğ edildiği, 09/10/2014 tarihinde davacının 6552 sayılı yasa kapsamında borcun kendine ait kısmını yapılandırdığı ancak ödeme yapmadığı görülmüştür.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınmayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, şu kadar ki ilgilinin kabul etmesi şartiyle tebliğin daire veya komisyonda yapılmasının mümkün olduğu düzenlemesine yer verildikten sonra, tebliğ yapılacak kimseleri belirleyen 94. maddesinde tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının yeterli olduğu, tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlenmiştir.
Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 113. maddesinde; “zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır. Zamanaşımı, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade eder.” hükmüne yer verilmiş, 114. maddesinin 1. fıkrasında, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı kuralı yer almıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un uyuşmazlık döneminde yürürlükte olan 55. maddesinde ise amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun “bir ödeme emri” ile tebliğ olunacağı belirtilmiş, aynı Kanun’un 58. maddesinde de, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı, kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığını ileri sürerek 7 gün içerisinde vergi mahkemesinde dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bir tüzel kişinin kanuni temsilcisinin sorumlu tutularak, 213 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca takip edilebilmesi için, kamu alacağının sorumlu sıfatıyla kendisinden tahsil edileceğinin kanuni temsilciye duyurulmasından önce, borcun tüzel kişiye usulüne uygun biçimde tebliğ edilmesi, uyuşmazlık yaratılmak suretiyle ya da uyuşmazlık yaratılmaksızın kesinleşmiş bulunmasına rağmen vadesinde ödenmemiş olması, bu nedenlerle tüzel kişinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 54, 55 ve müteakip maddeleri uyarınca takip edilmesi ve bütün bunlara rağmen kamu alacağının tüzel kişiliğin mal varlığından tamamen ya da kısmen tahsil edilememiş olması gerekir.
6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinde ödeme emrine itiraz nedenlerinden biri olarak öngörülen zamanaşımı, vergi borcunu ortadan kaldırdığından zamanaşımına uğradığı saptanan vergi ve cezaların tahsili de mümkün değildir.
Dava konusu ödeme emirlerinin, davacının yapılandırdığı borçları ödememesi nedeniyle değil kanuni temsilcisi olduğu şirketten alınamayan kamu alacaklarının tahsili amacıyla 213 sayılı Kanun’un 10. maddesi gereğince tanzim edildiğinin anlaşıldığı olayda, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin, 17/06/2014 tarihinde temsil ve ilzam yetkisi sona eren kanuni temsilcinin ikamet adresinde annesine tebliğ edilmesinin 213 sayılı Kanun’un 94.maddesindeki usule uygun olduğundan söz edilemeyeceği, dolayısıyla 31/12/2015 tarihine kadar tebliği gereken 2010 yılının Ocak ila Haziran dönemlerine ilişkin vergi ve cezaların zamanaşımına uğradığı sonucuna varıldığından yazılı gerekçeyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın dosyanın ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesine,
4.Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 15/09/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-K A R Ş I O Y :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi ve kararın onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.