Danıştay 13. Daire, Esas No: 2021/3830, Karar No: 2021/2865
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2021/3830 E. , 2021/2865 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/3830
Karar No:2021/2865
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Mühendislik Müşavirlik İnşaat Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nce davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Tetkik Hâkiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle değiştirilen “İstinaf” başlıklı 45. maddesinin birinci fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dâhi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; altıncı fıkrasında, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu belirtilmiştir.
2577 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle değiştirilen “Temyiz” başlıklı 46. maddesinde, “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:
a) Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları.
b) Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idarî işlemler hakkında açılan davalar.
c) Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları.
d) Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları.
e) Müşterek kararnameyle yapılan atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu görevlilerinin atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri hakkında açılan iptal davaları.
f) İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar.
g) Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarih ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun uygulanmasından doğan davalar.
h) Maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar.
ı) Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir meslek veya sanatın icrası veyahut kamu hizmetine giriş amacıyla yapılan sınavlar hakkında açılan davalar.
i) Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, marina, iskele, rıhtım, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı boru hattı gibi kıyı tesislerine işletme izni verilmesine ilişkin mevzuatın uygulanmasından doğan davalar.
j) 08/06/1994 tarih ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun’un uygulanmasından ve 16/07/1997 tarih ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un uygulanmasından doğan davalar.
k) 06/06/1985 tarih ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun uygulanmasından doğan davalar.
l) 03/07/2005 tarih ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun uygulanmasından doğan davalar.
m) Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar.” kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun’un “Temyiz dilekçesi” başlıklı 48. maddesinin altıncı fıkrasında, temyizin kesin bir karar hakkında olması hâlinde, kararı veren merciin, temyiz isteminin reddine karar vereceği; ilgili merciin bu kararına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği; yedinci fıkrasında ise, temyizin kesin bir karar hakkında olduğunun anlaşılması durumunda, altıncı fıkrada sözü edilen kararın, dosyanın gönderildiği Danıştay’ın ilgili dairesince kesin olarak verileceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava dışı … İnşaat Taah. Tic. San. A.Ş.’nin davalı idarenin açmış olduğu … ihale kayıt numaralı … Üniversitesi Hastanesi G Blok İkmal İnşaatı (Onkoloji Hastanesi) ihalesini kazandığı, akabinde davalı idare ile dava dışı yüklenici arasında sözleşme imzalanması üzerine ihale yüklenicisi … İnşaat ile davacı arasında 12/12/2013 tarihinde alt yüklenici sözleşmesinin imzalandığı, davacı şirket tarafından sözleşme uyarınca alt yüklenici olarak 14/09/2017 tarihinde davalı idareye müracaat edilerek tamamlanan işler nedeniyle alt yüklenici iş bitirme belgesinin talep edildiği, davalı idare tarafından davacının talebi kabul edilerek … tarih ve … sayılı iş deneyim belgesinin (Alt Yüklenici İş Bitirme) düzenlendiği, daha sonra 26/10/2018 tarihinde davalı idare tarafından henüz geçici kabulün yapılmadığı ve “sehven” verildiği belirtilerek iş deneyim belgesinin iptal edildiğinin davacıya bildirildiği, sözleşme konusu işlerin tamamlanmasından sonra asıl yüklenici ile 06/12/2018 tarihinde geçici kabul tutanağı düzenlenerek 22/02/2019 tarihinde geçici kabulün yapılması üzerine, davacı tarafından daha önce henüz geçici kabulün yapılmadığı gerekçesiyle iptal edilen iş deneyim belgesinin tekrar talep edildiği, davalı idare tarafından bu kez alt yüklenici sözleşmesine idarenin onayının bulunmadığından bahisle … tarih ve … sayılı işlemle başvurunun reddedilmesi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı; … İdare Mahkemesi’nce davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce temyiz yolu açık olmak üzere istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, bunun üzerine davacı tarafından bu kararın bozulması talebi ile temyiz başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının temyizi kabil olup olmadığının belirlenebilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin (b) bendinde yer alan “Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idarî işlemler hakkında açılan davalar” ibaresinin yorumlanması gerekmektedir.
Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile âdil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
Yargı yerlerinin verdikleri kararlarda, gerek yanılma, gerekse normları değişik biçimde yorumlama sonucunda doğan hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlamak amacıyla bazı hukukî yollar kabul edilmiştir. Bir yargı yerinin verdiği kararda aykırılık olduğu iddiası ile ortaya çıkan uyuşmazlığın çözümlenmek üzere yargı önüne getirilmesi “kanun yolu”na başvurmadır. Bunun nasıl yapılacağı ise usûl hükümleri ile gösterilmektedir. Anayasa’nın 142. maddesinde “mahkemelerin kuruluşunun, görev ve yetkilerinin, işleyişlerinin ve yargılama usûllerinin” yasa ile düzenlenmesi öngörülmüştür. Kanun yoluna ilişkin düzenlemeler, yargılama usûlü kapsamındadır. Yargılamanın olabildiğince hızlı sonuçlanması ve sonuçların bir an önce açıklanması gerektiğinden her karara karşı değil, fakat önemli kararlara karşı kanun yoluna gidilmesi gereği benimsenmektedir. Nitekim, mahkemelerce verilen tüm kararlara karşı kanun yolunun açık tutulması, kanun yolu kurumunu işlemez duruma getirebilecektir. (AYM, Ali Atlı, B. No: 2013/500, 20/3/2014, §44-46; AYM, E.2006/65, K.2009/114, K.T. 23/7/2009)
İlk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna başvurulabileceği açıktır. Başka bir anlatımla, Kanun’da yapılan değişiklik ile mahkeme kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulması esas, temyiz yoluna başvurulması ise istisnaî hâllerde olacaktır.
2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde temyiz yoluna başvurulabilecek kararların, dava konusu işlemin konusu, işlemi tesis eden idare ya da uyuşmazlığın kaynaklandığı mevzuat gibi farklı kıstaslara göre belirlendiği görülmektedir. Kanunda yapılan belirlemelerden biri de, 46. maddenin (b) bendinde yer alan konusu yüz bin Türk lirasını aşan idarî işlemler hakkında açılan davalardır.
Bir idarî işlemin hukukî sonucu olarak mal varlığında doğrudan bir artışın ya da azalışın olması durumunda idarî işlemin konusunun yüz bin Türk lirasını aşıp aşmadığı tespit edilebilecektir. Bu nedenle, Kanun’un 46. maddesinin (b) bendi uyarınca bir karara karşı temyiz yolunun açık olup olmadığına ilişkin değerlendirme, davanın konusu, doğrudan ve herhangi bir ihtimale bağlı olmaksızın objektif olarak belirlenebilecek belli bir tutarda para ya da parasal karşılığı objektif olarak belirlenebilir bir mal varlığı değerinin elde edilmesi ya da yitirilmesine ilişkin işlemler bakımından mümkün olabilecektir.
4734 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca meslekî ve teknik yeterliğin belirlenmesi için ihaleye katılacak isteklilerden, ekonomik ve malî yeterlik ile meslekî ve teknik yeterliklerinin belirlenmesine ilişkin olarak istenebilecek belgelerden birisi de, istekli tarafından kamu veya özel sektöre bedel içeren bir sözleşme kapsamında taahhüt edilen ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin olarak sunulabilecek iş deneyim belgeleridir.
İş deneyim belgesinin hukukî bir terim olarak tanımına Kamu İhale Kurumu tarafından yürürlüğe konan ihale uygulama yönetmeliklerinde yer verilmiştir. Uyuşmazlık konusu olayda uygulanacak yönetmelik olan Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde, “İş deneyim belgesi: Adayın veya isteklinin ihale konusu iş veya benzer işlerdeki deneyimini gösteren; iş bitirme belgesi, iş durum belgesi, iş denetleme belgesi ve iş yönetme belgesini ifade eder,” şeklinde tanımlanmıştır. Bu itibarla, iş deneyim belgeleri, kişilerin kamu ya da özel sektörde sözleşmeye bağlı olarak yaptığı işlerin meblağını ve niteliğini gösterir belge olarak açıklanabilir. İş deneyim belgesinin konusu, belge sahibinin “iş deneyimidir” ve belge sahibinin kamuya ya da özel sektöre hangi tutarda ve hangi niteliklerde iş yaptığı ölçüsünden hareketle iş deneyiminin tespit edilmesidir. Bu tespitin, belge sahibi kişiler açısından yararlandırıcı bir etki doğuracağı kuşkusuzdur. İş deneyim belgesinin konusu ise bu yararlandırıcı etki, yani kişinin belgede gösterilen tutar ve nitelik kadar iş deneyimine sahip olduğuna ilişkin tespit olacaktır. İş deneyim belgesine sahip olan kişilerin rekabet avantajı dolayısıyla birtakım ekonomik ve mali avantajlar elde edebilmeleri mümkün ise de, iş deneyim belgesi verilmesine ilişkin işlemin konusu, doğrudan ve herhangi bir ihtimale bağlı olmaksızın objektif olarak belirlenebilecek belli bir tutarda para ya da parasal karşılığı objektif olarak belirlenebilir bir mal varlığı değerinin elde edilmesine ilişkin değildir.
Bu itibarla, bölge idare mahkemelerinin hangi davalar hakkında verdikleri kararların temyiz edilebileceği 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılmış olup, davacı şirket tarafından, özel sektöre taahhütte bulunduğu işler ile ilgili iş deneyim belgesi verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan ve iş deneyim belgesinin verilmesine ilişkin şartlardan kaynaklanan davanın bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, söz konusu istemin konusunun yüz bin Türk lirasını aşan idarî işlemlere ilişkin olmaması bakımından Bölge İdare Mahkemesince istinaf başvurusu üzerine verilen kararın kesin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf incelemesi üzerine kesin olarak verilen kararlar aleyhine temyiz isteminde bulunulması hukuken mümkün olmadığından, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesi mümkün değildir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. Bölge İdare Mahkemesi’nce, kesin olarak verilen karara karşı temyiz yolunun açık olduğu belirtilerek davacının yanlış yönlendirilmesi nedeniyle toplam … TL temyiz harcının istemi hâlinde davacıya iadesine; posta giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
3. Dairemiz kararının bir örneği Mahkeme’ce … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmek üzere dosyanın …. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 48. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca kesin olarak, 15/09/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Bölge İdare Mahkemesi kararının temyizi kabil olup olmadığının belirlenebilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin (b) bendinde yer alan “Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idarî işlemler hakkında açılan davalar” ibaresinin yorumlanması gerekmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre; mahkemeye erişme hakkı sadece ilk derece mahkemesinde dava açma hakkını değil, eğer iç hukukta itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise üst mahkemelere başvurma hakkını da içerir (AİHM Kararı, Bayar ve Gürbüz/Türkiye, B. No: 37569/06, 27/11/2012, § 42).
Mahkemeye erişme hakkının yasal birtakım şartlara tabi tutulması kabul edilebilir olsa da, mahkemelerin, usûl kurallarını, uyuşmazlığın esasında mündemiç hakkı ihlâl edecek kadar katı ve bu kuralları ortadan kaldıracak kadar da geniş yorumlamaktan kaçınmaları gerekir (AİHM Kararı, Walchli/Fransa, B. No. 35787/03, § 29).
Usûl kurallarının, hukukî güvenliğin sağlanması ve yargılamanın düzgün bir şekilde yürütülmesi sonucunda adaletin tecellî etmesine hizmet etmek yerine, bir çeşit engel hâline gelmeleri durumunda mahkemeye erişim hakkı ihlâl edilmiş olur (AİHM Kararı, Efstathiou ve Diğerleri/Yunanistan, B. No: 36998/02, § 24).
Bu itibarla, mahkemeye erişme hakkı, temyiz yoluna başvurma hakkını da kapsadığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nun temyize tâbi davaları düzenleyen 46. maddesinin temyiz yoluna başvuru hakkını daraltan şekilde katı yorumlanmaması gerekir.
Uyuşmazlığa konu iş durum belgesinde iş tutarının 34.614.958,28-TL olduğu görülmektedir. İş deneyim belgelerinin, ihale konusu işin, işi tamamlayabilme yeteneğine ve kapasitesine sahip olan isteklilere yaptırılabilmesi açısından referans bir belge olması nedeniyle ihaleyi yapan idareler açısından önemli olduğu açıktır. Böylece idareler 4734 sayılı Kanun’da temel ilke olarak belirtildiği üzere, ihtiyaçların uygun şartlarda ve zamanında karşılanması ve kaynakların verimli kullanılmasını teminen ihale konusu işte belli bir deneyimi ortaya koyabilen istekliler arasında ihaleyi gerçekleştireceklerdir. Diğer taraftan, iş deneyim belgeleri, isteklilerin kamu ihalelerine katılabilmelerinin bir şartı olması nedeniyle isteklilere ihalelere katılabilme imkânı sağlaması ve böylece rekabetin gerçekleştirilebilmesi açısından önemlidir. İş deneyim belgelerinin, belge sahiplerine ihalelerde rekabet edebilme ve pazar payını koruma gibi önemli avantajları sağladığı, iş deneyim belgesi sahibinin firma değerini artırdığı, reel ekonomik karşılığının bulunduğu, bu itibarla bilanço değerinin üzerinde ilave bir değer oluşturduğu açıktır.
Bu durumda, iş deneyim belgelerinde yer verilen belge tutarı iş deneyim belgesi verilmesi işleminin konusunu oluşturduğundan, belge tutarı 34.614.958,28-TL olan iş durum belgesinin düzenlenmesi isteminin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda verilen Bölge İdare Mahkemesi kararının 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (b) bendindeki “konusu yüz bin Türk lirasını aşan idarî işlemler hakkında açılan davalar” kapsamında kabul edilerek temyize tâbi olduğunun kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz istemi hakkında inceleme yapılarak esastan karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.