Danıştay 13. Daire, Esas No: 2020/3561, Karar No: 2021/3906
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2020/3561 E. , 2021/3906 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2020/3561
Karar No:2021/3906
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : …. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından 12/12/2019 tarihinde Ankara ili, Ayaş ilçesi, …Mahallesi, …ada …parselde bulunan taşınmazın satışına ilişkin ihalenin iptaliyle, bu işleme karşı yapılan başvurunun reddine dair davalı idarenin …tarih ve …sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; iptal davasının sübjektif ehliyet koşulu olan menfaat ihlâlinin doktrin ve içtihatlarda; “dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi” olarak tanımlandığı, iptal davası açılabilmesi için davacının bir menfaatinin ihlâl edilmesi ve bunun yukarıda belirtilen üç niteliği bünyesinde barındırmasının gerekli olduğu, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na tâbi olmadığı, ihalelerini Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Satış, Devir, İntikal, Kiraya Verme, Trampa, Sınırlı Ayni Hak Tesisi ve Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İhale Yönetmeliği uyarınca gerçekleştirdiği ve söz konusu ihalelerde açıklık, rekabet, eşit muamele, kamuoyu denetimi, etkinlik ve verimliliğin sağlanmasının esas olduğu, yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç olduğu, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlâl edildiğinin takdirinin de yargı mercilerine bırakıldığı, başka bir ifadeyle, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan “dava açma ehliyeti”nin, iptal davasına konu idari işlemin niteliğine ve dava açanın hukuken korunması gereken haklarına göre idari yargı yerince değerlendirileceği, bir idari işlemin iptalinin istenebilmesi için davacının esasen menfaatinin ihlâl edilmiş olmasının yeterli olduğu, yargı kararlarında ve doktrinde ise menfaatin davacı ile iptalini istediği idari işlem arasındaki ligiyi anlattığı, bu sebeple idari işlem ile dava açan kişi arasında meşru, güncel ve ciddi bir ilişki söz konusu ise davada menfaat bağı bulunduğunun kabul edildiği, bunun dışında öznel bir hakkın ihlâl edilmesi koşulunun araştırılmadığı, iptal davasının gerek ilgili maddede, gerekse içtihat ve öğretide belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulünün zorunlu olduğu, başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlâl ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının menfaatlerini ihlâl etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerektiği, davalı idarenin ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak mülkiyetindeki taşınmazların satışını yapabilme yetkisine sahip olduğu hususunda kuşku bulunmadığı, davacılar tarafından, söz konusu taşınmazın kadimden beri mera olarak kullanıldığı, kendilerinin ve köy halkının hayvan yetiştiriciliği ile uğraştığı, bu nedenle anılan taşınmazın mera olarak köy halkının ihtiyacı doğrultusunda kullanılması gerektiği, söz konusu satıştan haberdar edilmediğinin ileri sürüldüğü, davacıların birinci iddiası yönünden; taşınmazın mera vasfının kaldırılması işleminin ayrı bir davanın konusu olabileceği ve davamızın konusu olmadığı için ayrıca ele alınamayacağı, davacıların uyuşmazlık konusu ihaleden haberdar edilmediği iddiası yönünden; davalı idarece Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Satış, Devir, İntikal, Kiraya Verme, Trampa, Sınırlı Ayni Hak Tesisi ve Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İhale Yönetmeliği’nin 15. maddesine uygun olarak taşınmazın satışına ilişkin ilanların yapıldığı, ayrıca davalı idarenin doğrudan davacılara tebligat yapma gibi bir yükümlüğünün bulunmadığı, ihalenin ve ihaleye ait işlemlerin iptali istemiyle dava açılabilmesinin gerekli koşulunun ise, esasen davacının ihale ile arasında yukarıda anlatılan şekilde bir menfaat ilişkisinin bulunduğunu yahut misalen ihaleye öne süreceği belli nedenlerle katılamadığını iddia edebilmesi olduğu, ancak davacıların söz konusu taşınmaz satış ihalesine herhangi bir başvuruları bulunmadığı gibi ihaleye hiçbir dâhli olmadığının görüldüğü, yalnızca söz konusu taşınmazın vasfının daha önce mera olması ve davacıların da bu doğrultuda kullanmasının ihale ile arasında bir menfaat ilişkisi sağlamadığı, ortada idari rabıtayı ve dava açma menfaatini sağlayabilecek “meşru, kişisel ve güncel” bir menfaat ilişkisinin kurulamadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ihaleye katılmamış olsa da ihaleden etkilendiği, menfaat ilişkisi için idari işlemin sadece ona yönelik tesisinin aranmaması gerektiği, ihale konusu taşınmazın geçim kaynağını etkilediği, taşınmazın kadimden beri mera olarak kullanıldığı, menfaat şartının dar yorumlanmaması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından, 12/12/2019 tarihinde Ankara ili, Ayaş ilçesi …Mahallesi, …ada, …parselde bulunan taşınmazın satışı ihalesi gerçekleştirilmiştir. İhaleye konu taşımaz Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nden …tarih ve …sayılı idarî işlemle talep edilmiş, anılan idare tarafından 07/11/2019 tarihinde davalı idareye devri gerçekleştirilmiştir. Davalı idare tarafından uyuşmazlık konusu ihale 27/11/2019 tarihinde www…..gov.tr ve www…..com.tr internet adreslerinde ilan edilmiş ve ihale 12/12/2019 tarihinde gerçekleştirilerek dava dışı A.T.’nin uhdesinde bırakılmıştır. İhaleyi öğrenen davacı tarafından 17/12/2019 tarihli dilekçeyle itiraz edilmiş, ancak bu itiraz davalı idarenin …tarih ve …sayılı işlemiyle reddedilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları, “idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan” davalar olarak tanımlanmaktadır.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 13. maddesinin 1. fıkrasında, “Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir. Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma hakları vardır…” kuralı yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yargı kararlarında “menfaat” kavramının davacı ile iptalini istediği idarî işlem arasındaki bağı, ilgiyi ifade ettiği belirtilmekte ve idarî işlem ile dava açan kişi arasında meşru, güncel ve ciddî bir alaka söz konusu ise, davada menfaat bağının bulunduğu kabul edilmekte, bunun dışında ayrıca subjektif bir hakkın ihlâl edilmesi şartı aranmamaktadır.
Kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddî, makul, maddî ve manevî bir alakasının bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır. Ayrıca, iptal davaları idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının ve sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine imkân sağladığından, bu davalarda menfaat alâkasının bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Davacının ihaleye katılmadığı, ihalenin sonucuna veya gerçekleştiriliş usulüne yönelik bir iddiasının bulunmadığı görülmekle birlikte, taşınmazın bulunduğu beldede yaşadığı, söz konusu taşınmazın hayvan yetiştiriciliği faaliyetinde mera olarak kullandığı, davacı tarafından, ihale sonrasında bahse konu taşınmazına inşaat yapılması hâlinde ekonomik açıdan zarara uğrayacağı iddiasıyla bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının belde sakini sıfatının bulunduğu ve uyuşmazlık konusu taşınmazdan fiilen yararlandığı, ihale sonucunda yapılacak faaliyete yönelik iddiaları dikkate alınarak böyle bir davayı açmakta menfaatinin bulunduğu, başka bir anlatımla dava açma ehliyetinin olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın ehliyet yönünden reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca …. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 18/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.