Danıştay 10. Daire, Esas No: 2019/6627, Karar No: 2021/5855

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/6627 E. , 2021/5855 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6627
Karar No : 2021/5855

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı /…
(Mülga … Kurumu)
VEKİLLERİ : Huk. Müş. …,
I. Huk. Müş. Av. …
Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : Davacı tarafından, 14/12/2012 tarihinde …Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi otoparkındaki 2 metre yükseklikten düşerek belinin kırılmasında davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle uğranılan zararlara karşılık 1.000,00 TL (miktar artırım ile 37.778,44 TL) maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesince; davanın kabulü ile 37.778,44 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI :Davalı idare tarafından, usul yönünden, davanın süresinde açılmadığı; esas yönünden ise, davacının düştüğü iddia edilen yerdeki duvarın yerden yüksekliğinin 164 cm olduğu, iç istinat duvarının yüksekliğinin 35 cm olduğu, kişilerin düşmemesi için de 44 cm eninde betonarme duvar yapıldığı, aydınlatma direğinin bulunduğu, söz konusu duvar ve aydınlatma direğinin olay tarihi itibarıyla mevcut olduğu, istinat duvarının üzerindeki demir korkulukların doğrudan temin yoluyla 23/09/2013 tarihinde yaptırıldığı, 112 komuta kontrol merkezinin olay ile ilgili sesli telefon kayıtlarının, olayın nerede meydana geldiğine dair tutanaklarının araştırılmadığı, olay yerinde keşif yapılmadan karar verildiği, olayda davacının kusurunun bulunduğu, bu kusurun illiyet bağını kesip kesmediğinin araştırılmadığı, söz konusu düşme olayının hastane otoparkında gerçekleştiğinin belgelerle ispatlanmadığı, davalı idarenin tazminle mükellef tutulabilmesi için aranan şartların gerçekleşmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI :Davacı tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Kabulüne, Hükmedilen Maddi Tazminat Tutarının Dava Dilekçesinde Talep Edilen 1.000,00 TL’lik Kısmına ve Manevi Tazminata Davalı İdareye Başvuru Tarihinden İtibaren Yasal Faiz İşletilmesine İlişkin Kısımları Yönünden İncelenmesi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın kabulüne, hükmedilen maddi tazminat tutarının dava dilekçesinde talep edilen 1.000,00 TL’lik kısmına ve manevi tazminata davalı idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ilişkin kısımları usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Hükmedilen Maddi Tazminatın Miktar Artırım Dilekçesi ile Artırılan 36.778,44 TL’lik Kısmına Yürütülecek Faizin Başlangıç Tarihine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesinde;

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almaktadır. Anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılan davada, davacı tarafından, bilirkişi raporu uyarınca, 06/07/2015 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile maddi tazminat miktarı 36.778,44 TL tutarında artırılmış, bu dilekçe davalı idareye 13/07/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dolayısıyla artırılan tazminat miktarı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 13/07/2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda, Mahkeme kararının, altıncı sayfasında yer alan “dava tarihinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “; artırılan tazminat miktarı yönünden ise, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ tarihinin” ibaresinin eklenmesi suretiyle; hüküm fıkrasında yer alan “toplam 87.778,44 TL’nin” ibaresinin “37.778,44 TL maddi tazminatın dava dilekçesi ile talep edilen 1.000,00 TL’si yönünden davalı idareye başvuru tarihi olan 07/03/2014 tarihinden, miktar artırım dilekçesi ile artırılan 36.778,44 TL’si yönünden miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olan 13/07/2015 tarihinden, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin esasa yönelik temyiz isteminin reddine, faiz başlangıcına yönelik temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Davanın kabulü yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının, altıncı sayfasında yer alan “dava tarihinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “; artırılan tazminat miktarı yönünden ise, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ tarihinin” ibaresinin eklenmesi suretiyle; hüküm fıkrasında yer alan “toplam 87.778,44 TL’nin” ibaresinin “37.778,44 TL maddi tazminatın dava dilekçesi ile talep edilen 1.000,00 TL’si yönünden davalı idareye başvuru tarihi olan 07/03/2014 tarihinden, miktar artırım dilekçesi ile artırılan 36.778,44 TL’si yönünden miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olan 13/07/2015 tarihinden, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X) – KARŞI OY :
Bakılan dava, davacının, 14/12/2012 tarihinde … Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi otoparkındaki 2 metre yükseklikten düşerek belinin kırılması neticesinde %9 oranında sürekli engelli hale geldiğinden bahisle uğranıldığı belirtilen zarara karşılık 1.000,00 TL (miktar artırım ile 37.778,44 TL) maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Dava dosyasında bulunan bilgi belgeler ile fotoğrafların incelenmesinden, olayın gerçekleştiği yerde (olay tarihi itibarıyla demir korkuluk bulunmamakta ise de) duvar yüksekliğinin 164 cm olduğu, iç istinat duvarının yüksekliğinin 35 cm olduğu, aydınlatma direğinin yer aldığı göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu inşaatın yapımından kaynaklanan bir kusurun bulunmadığı, davacının söz konusu yerden geçerken dikkat etmemesi suretiyle kusurlu olduğu, meydana gelen zarar ile idarenin eylemi/eylemsizliği arasında illiyet bağının, dolayısıyla dava konusu olayda davalı idareye atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, olayda davalı idareye atfedilebilecek bir hizmet kusuru bulunmadığından, davanın reddi gerekirken davanın kabulü yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı düşüncesi ile, aksi yöndeki Daire kararına katılmıyoruz. 25/11/2021

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir