Danıştay 10. Daire, Esas No: 2019/6625, Karar No: 2021/4883

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/6625 E. , 2021/4883 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6625
Karar No : 2021/4883

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLLERİ : Av. … , Av. …
Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
(Mülga …Kurumu)
VEKİLİ : Av. …
MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : Davacı tarafından; Yalova Devlet Hastanesinde 30/11/2010 tarihinde yapılan lomber diskektomi ameliyatındaki hatalı tıbbi müdahale nedeniyle düşük ayak rahatsızlığı oluştuğu iddiasıyla 120.000,00 TL maddi, 80.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E: …, K: … sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından; kendisine oluşan durumun geçici olduğunun söylendiği, doğrudan düşük ayak sekeline yol açan sinirlere müdahale edildiğinden meydana gelen sonucun komplikasyon olmadığı, ameliyatın riskleri hakkında bilgilendirilmediği belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Müdahil tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının talebi üzerine İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından hazırlanan uzman görüşünde ameliyatı gerçekleştiren hekimin kusurlu olduğunun ifade edildiği de göz önünde bulundurulduğunda; hükme esas alınan raporda düşük ayak tablosunun sebebi olduğu belirtilen cauda equina sendromunun cerrahi müdahale gerektirip gerektirmediği, fizik tedavi uygulamasının söz konusu sendrom bakımından tıbben yeterli olup olmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu durumda; konu ile ilgili uzman akademisyenlerin yer aldığı Adli Tıp Üst Kurulundan veya başka bir üniversitenin öğretim üyelerinden teşkil edilecek yeni bir bilirkişi heyetinden tarafların tüm iddia ve itirazlarının karşılandığı, komplikasyon yönetiminin uygun olup olmadığının açıklığa kavuşturulduğu, tutarlı ve anlaşılır bir rapor alınarak uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği sonucuna varılmış olup Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na Ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na Ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı’nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davalı İdare Lehine Reddedilen Maddi Tazminat Yönünden Nispi, Manevi Tazminat Yönünden ise 1.500,00 TL Maktu Vekâlet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmının İncelenmesi:

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibarıyla uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 13. maddesinde; “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde ise “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 09/11/2015 tarihli 29527 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife’nin 5. maddesinde “Aynı Tarifenin ekinde yer alan Avukatlık Ücret Tarifesinin ikinci kısmının ikinci bölümünün on beşinci satırının (b) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “b) Duruşmalı ise 1.250,00 TL” ” düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılmakta olan dava, 120.000,00 TL maddi, 80.000,00 TL manevi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davanın reddine ve reddedilen maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi olarak hesaplanan 12.000,00 TL, reddedilen manevi tazminat yönünden ise maktu olarak belirlenen 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine karar verilmiştir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli bir kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince, maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen davalı idare lehine nispi vekâlet ücreti hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan; karar tarihinden önce 09/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren Tarife değişikliği uyarınca, reddedilen manevi tazminat bakımından 1.250,00 TL yerine 1.500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu durumda; reddedilen maddi ve manevi tazminat istemleri bakımından davalı idare lehine Mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu olarak belirlenen 1.250,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan “maddi tazminat miktarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmına göre hesaplanan 12.000,00-TL ve manevi tazminat miktarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmına göre 1.500-TL toplam 13.500,00 TL” ibaresinin “maddi tazminat yönünden 1.250,00 TL ve manevi tazminat miktarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmına göre 1.250,00 TL toplam 2.500,00 TL” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının esasa yönelik temyiz isteminin reddine, vekalet ücretine yönelik temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararının, hüküm fıkrasında yer alan “maddi tazminat miktarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmına göre hesaplanan 12.000,00-TL ve manevi tazminat miktarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmına göre 1.500-TL toplam 13.500,00 TL” ibaresinin “maddi tazminat yönünden 1.250,00 TL ve manevi tazminat miktarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmına göre 1.250,00 TL toplam 2.500,00 TL” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2021 tarihinde temyize konu Mahkeme kararının davanın reddine ilişkin kısmı yönünden oy birliğiyle, reddedilen maddi tazminat yönünden nispi, manevi tazminat yönünden ise … TL maktu vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmı yönünden oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz istemine konu Mahkeme kararında, davacının maddi tazminat talebinin reddi nedeniyle davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde ve 09/11/2015 tarihli Tarife değişikliğinin dikkate alınmamasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında bulunmayıp; anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir