Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2020/1593, Karar No: 2022/589
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/1593 E. , 2022/589 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1593
Karar No : 2022/589
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Zeytincilik Gıda Üretim İthalat
İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
(Önceki unvanı: … Petrol Yapı
İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı – …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Amme alacağının asıl borçlusunun davacıdan olan alacağına 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca haciz konulduğunu duyuran haciz bildirisine süresinde itiraz edilmediğinden bahisle davacı adına düzenlenen … tarih ve …sayılı ödeme emrinin birinci sırasında yer alan 5.318.502,99 TL tutarındaki kamu alacağı yönünden iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Amme borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine haciz uygulanabilmesi için üçüncü şahıs nezdinde alacağının bulunduğunu bildirmiş olması veya idarece borçlunun bu şahıstan alacağı olduğunun tespit edilmesi ve tespit edilen tutar için haciz konulması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, asıl amme borçlusu … İnşaat Gıda Nakliyat Limited Şirketi’nin 2010 ve sonraki dönemlere ilişkin 22.577.327,39 TL tutarındaki vergi borcunun şirket tüzel kişiliğinden tahsil imkânı bulunmadığının tespiti üzerine kanuni temsilci … hakkında ödeme emri düzenlenmiştir. Anılan ödeme emri itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir. Asıl borçlu şirket hakkında yapılan malvarlığı araştırması sonucunda …’in %100 hisseli ortağı olduğu davacı şirketteki hisselerinin haczi için 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca … tarih ve … sayılı haciz bildirisi düzenlenmiştir. 11/01/2018 tarihinde tebliğ edilen haciz bildirisine itiraz edilmemesi üzerine borç davacının zimmetinde sayılarak içeriğinde dava konusu edilen amme alacağının da yer aldığı … tarih ve … sayılı ödeme emri düzenlenmiştir.
Dava dilekçesinde, 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca düzenlenen 09/01/2018 tarih ve 5029 sayılı haciz bildirisinin tebliğ edilmediği, bu nedenle itiraz hakkının kullanılamadığı iddia edilmiş ise de haciz bildirisinin 11/01/2018 tarihinde usule uygun biçimde tebliğ edildiği görüldüğünden anılan iddiaya itibar edilmemiştir.
Olayda …, “… Mah. … Sok. No:…-…/MANİSA” adresinde kurulu asıl amme borçlusu … İnşaat Gıda Nakliyat Limited Şirketi’nde 08/04/2008 tarihinden 01/08/2018 tarihine kadar kanuni temsilci iken “… Mah. … Sok. No:…-…/MANİSA” adresinde kurulu davacı şirkette 29/12/2016 tarihinden 03/07/2018 tarihine kadar %100 hisseli şirket ortağıdır. 01/08/2018 tarih ve 9633 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yer alan ilâna göre ticaret unvanı “… Bereket Limited Şirketi” olan davacının unvanı, 01/08/2018 tarihinde “… Petrol Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” olarak değiştirilmiş, aynı tarihte …’in asıl borçlu … İnşaat Gıda Nakliyat Limited Şirketi’ndeki kanuni temsilcilik ve yöneticilik yetkisi sonlandırılarak aksi karar alınıncaya kadar oğlu … müdür olarak atanmıştır. … davacı şirketteki hisselerini 03/07/2018 tarihi itibarıyla oğlu …’e devretmiştir. …’in davacı şirketteki hisselerinin haczi amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca düzenlenip Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilen … tarih ve … sayılı haciz bildirisi ile davacı şirkete gönderilen … tarih ve … sayılı haciz bildirisi 11/01/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Ticaret Sicil Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı cevabi yazısında istenilen haciz şerhinin konulduğu bildirilmiştir.
Bu durumda, davacı şirket adına ödeme emri düzenlenebilmesi için öncelikle şirket ortağının, davacı şirket nezdinde doğmuş bir hak ve alacağının bulunması, bu hak ve alacağın miktarının somut olarak tespit edilmesi ve tespit edilen miktar üzerinden takip yapılması gerekmektedir. Ancak, davalı idarece asıl amme borçlusu şirket ortağının davacı şirketten alacaklı olduğu net bir şekilde ortaya konulmaksızın, sadece şirket ortağı olduğundan bahisle 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesinin uygulanması suretiyle amme alacağının davacı şirketten tahsili yoluna gidilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Kaldı ki dava konusu ödeme emrinin davacı şirkete tebliğ tarihi olan 08/10/2018 tarihinde, Asiye Güneş’in davacı şirkette ortak sıfatının bulunmadığı hususu 01/08/2018 tarih ve 9633 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde yer alan ilân ile sabittir. Bu nedenle de ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle … tarih ve … sayılı ödeme emrinin dava konusu edilen kısmını iptal etmiştir.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
İlgili dönemde asıl borçlu şirketin yasal temsilcisi olan …’in davacı şirketteki hisselerinin haczi amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca … tarih ve … sayılı haciz bildirisi düzenlenerek Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmiş ve hisselere haciz şerhi konulmuştur. Öte yandan davacı şirket adına düzenlenen … tarih ve … sayılı haciz bildirisi “… Mah. … Sok. No:…-…/MANİSA” adresinde “şef” olduğu belirtilen “…” isimli şahsa 11/01/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davacı şirketin gerek Sosyal Güvenlik Kurumu bildirimlerinde gerek ortaklar pay defterinde gerekse vergi bildirimlerinde adresinin “… Mah. … Sok. No:……/MANİSA” olduğu görülmektedir. Davacı şirket adına düzenlenen 09/01/2018 tarih ve 5029 sayılı haciz bildirisi 11/01/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Şirketin unvan değişikliği ise 26/07/2018 tarihinde gerçekleşmiş olup aynı yapı içinde yer alan … Bereket Zeytincilik Gıda Limited Şirketi ile … İnşaat Gıda Nakliyat Limited Şirketinin temsilcilerinin de aynı olduğu anlaşılmıştır. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde her iki firmanın da aynı olan yasal temsilcisine iletilme zorunluluğu bulunan tebligatın geçerlilik şartını taşıdığı açıktır.
Bu durumda, itiraz edilmeksizin kesinleşen haciz bildirisi esas alınarak 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesinin uygulanması suretiyle amme alacağının davacı şirketten tahsili yoluna gidilmesi amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde yasal isabetsizlik görülmemiştir.
Vergi Dava Dairesi bu gerekçeyle davalının istinaf istemini kabul ederek Vergi Mahkemesi kararını kaldırmış ve davanın reddine karar vermiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 22/05/2020 tarih ve E:2020/127, K:2020/2344 sayılı kararı:
Amme borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine haciz uygulanabilmesi için amme borçlusunun üçüncü şahıs nezdinde alacağının bulunduğunu bildirmiş olması veya idarece borçlu şirketin bu şahıslardan alacağı olduğunun tespit edilmesi ve tespit edilen tutar için haciz konulması gerekmektedir
Uyuşmazlıkta, … İnşaat Gıda Nakliyat Limited Şirketinin 22.577.327,39 TL tutarında muhtelif vergi borcu olduğundan bahisle şirketin kanuni temsilcisi Asiye Güneş’in ortağı olduğu davacı şirkete …’in şirkette doğmuş ve doğacak olan kâr payı, her türlü hak ve alacağına haciz konulması amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca düzenlenen … tarih ve … sayılı haciz bildirisi 11/01/2018 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. Tebliğ tarihinden itibaren 7 (yedi) günlük süre içerisinde haciz bildirisine itiraz edilmemesi üzerine borç davacının zimmetinde kabul edilerek dava konusu ödeme emri düzenlenmiştir.
Davacı tarafından haciz bildiriminin tebliğinden itibaren 7 (yedi) gün içinde tahsil dairesine yazılı beyanda bulunulmamış ise de davacının borcu olduğuna ve borcun miktarına ilişkin somut bir tespitte bulunulmayıp …’in şirkette doğmuş ve doğacak olan kâr payı, her türlü hak ve alacağına haciz konulması amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesinin uygulanması yoluna gidildiği görüldüğünden ve bu durumda 6183 sayılı Kanun’un 62. maddesinin birinci fıkrasında haciz için öngörülen koşul oluşmadığından, aynı Kanun’un 79. maddesinin ikinci fıkrasına dayanılarak düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan hukuksal nedenler ve gerekçeyle, davanın kabulü yolunda verilen Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf istemini kabul edip anılan kararı kaldırarak davanın reddine karar veren Bölge İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Asıl amme borçlusu …’in kesinleşmiş borçları için ihtilaf konusu dönemlerde %100 hisseli ortağı olduğu davacı şirketteki hisseleri, kâr payı vb. hak ve alacaklarına yönelik olarak haciz bildirisi düzenlenmiştir. Diğer bir deyişle davacının mal varlığına dahil olan menkul kıymetler ile muaccel olsun veya olmasın şirket ortaklığından doğan hak ve alacaklarına yönelik ekonomik değerler için anılan işlem tesis edilmiştir. Dolayısıyla, asıl borçlu şahısla davacı şirket arasında ayrıca bir borç-alacak ilişkisinin tespiti gerekmemektedir.
Vergi Dava Dairesi ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu ödeme emrinin dayanağı haciz bildirisinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği, asıl amme borçlusuna borçlu olunduğu yönünde somut bir tespitin bulunmadığı, bu hususun Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/45 esasına kayıtlı dosyasında açılan menfi tespit davası ile ortaya konulduğu belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: … tarih ve … sayılı ödeme emrinin dava konusu edilen kısmının hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin ve duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Dokuzuncu Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
18/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
X – KARŞI OY:
Amme alacağının asıl borçlusunun davacıdan olan alacağına 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca haciz konulduğunu duyuran haciz bildirisine süresinde itiraz edilmediğinden bahisle davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin birinci sırasında yer alan 5.318.502,99 TL tutarındaki kamu alacağı yönünden iptali istemiyle açılan davada Bölge İdare Mahkemesince verilen ısrar kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Üçüncü Şahıslardaki Menkul Malların, Alacak ve Hakların Haczi” başlıklı 79. maddesinin birinci fıkrasında hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczinin, borçlu veya zilyet olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılacağı belirtilmiştir. Fıkranın devamında tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı hususları ile maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümlerinin üçüncü şahsa bildirileceği ifade edilmiştir.
Aynı maddenin üçüncü fıkrasında kendisine haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu, aksi takdirde mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağı ve hakkında 6183 sayılı Kanun hükümlerinin tatbik olunacağı düzenlenmiştir.
Maddenin müteakip fıkralarında herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahsın, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda olduğu, haciz bildirisine süresi içinde itiraz etmemesi nedeniyle 6183 sayılı Kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs hakkında menfi tespit davasının lehine sonuçlanması halinde Kanun’un 58. maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Uyuşmazlıkta, 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca düzenlenen haciz bildirisi davacıya tebliğ edilmiştir. Davacı tarafından, anılan haciz bildirisine yedi gün içinde itiraz edilmemiştir. Bunun üzerine borç davacının zimmetinde sayılarak içeriğinde dava konusu edilen amme alacağının da yer aldığı … tarih ve …sayılı ödeme emri düzenlenmiştir.
Diğer taraftan davacı, haciz bildirisinin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içerisinde adli yargıda menfi tespit davası açmıştır. … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2020/45 sayılı dosyasında görülen davada verilen … tarih ve K:… sayılı karar ile davacının, amme alacağının asıl borçlusuna haciz bildirisinin tebliğ tarihi itibarıyla herhangi bir borcunun olmadığı tespit edilmiştir.
İlgili mevzuat ve somut durum birlikte değerlendirildiğinde kendisine tebliğ edilen haciz bildirisine süresi içerisinde itiraz etmemesi nedeniyle borç zimmetinde sayılarak davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte açılan menfi tespit davası sonucunda davacının, haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme alacağının asıl borçlusuna borçlu olmadığının tespit edilmiş olması karşısında … tarih ve … sayılı ödeme emrinin dava konusu edilen kısmında bu nedenle hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.