Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2021/1285, Karar No: 2021/3251

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/1285 E. , 2021/3251 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1285
Karar No : 2021/3251

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 14/10/2020 tarih ve E:2016/56591, K:2020/4379 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 14/10/2020 tarih ve E:2016/56591, K:2020/4379 sayılı kararıyla;
Davacının, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmediğinden işin esasına geçilerek; “Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun ise … Bölge Adliye Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgüt mensubu olduğuna, ortaokul döneminde örgüt yurtlarında kaldığına, örgüt toplantılarına katılma çağrısında bulunduğuna, 15/07/2016 tarihli darbe girişiminden sonra görevine dönmediğine, çocuğunu örgüte müzahir okula gönderdiğine ve diğer hususlara yönelik ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
YARSAV üyeliği yönünden, davacının YARSAV üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğunun değerlendirildiği belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hâkimlik-savcılık görevinden mesleki nedenlerle yürütülen bir disiplin soruşturması neticesinde çıkarılmadığı, çocuğunun öğretim gördüğü okul ve şahsıyla ilgili sosyal çevre bilgisi sebebiyle meslekten çıkartılma işlemine tabi tutulduğunun açık olduğu, meslekten çıkartılması yönündeki işlemlerin tesis edilmesinde özel hayatı kapsamındaki davranışlarının belirleyici olduğu, özel yaşamına ait unsurlar gerekçe gösterilerek verilen Danıştay kararının özel hayatın gizliliği hakkına bir müdahale oluşturduğu; HSK tarafından ileri sürülen FETÖ ile iltisaklı olduğuna ilişkin iddiaların, somut bilgi veya belgelere dayanmadığı, sadece davalı HSK’nın dayanaksız ve iftira niteliğindeki iddialarının kabul edilemeyeceği; Daire kararında yer verilen gerekçelerde, kesin bir hükümle sonuçlanmamış olan ceza yargılamasına atıfta bulunulduğu ve suçluluğu mahkeme kararlarıyla sabit olmayan şahsının yargılamaya konu eylemleri işlediği ve suçlu olduğu inancının yansıtıldığı anlaşıldığından masumiyet karinesinin ihlal edildiği; Devletin yetkili organlarınca fark edilmeyerek faaliyetlerine izin verilen herhangi bir okulun, terör örgütleri ile irtibat ya da iltisak durumunu bilmesinin mümkün olmadığı; meslekten çıkarma kararında ve bu karara itirazın reddi kararında yer alan irtibat ve iltisak ibarelerinin, belirsiz ve soyut kavramlar olduğu, hangi eylemlerinin terör örgütüyle irtibat olarak değerlendirildiğinin açıkça ortaya konulmadığı, subjektif değerlendirmelerle meslekten çıkartılmasına karar verildiği, hukuk devleti ilkesinin öngörülebilirlik ve belirlilik yönlerinin ihlal edildiği; dava konusu işlemin kanunilik koşulunu karşılamadığı; YARSAV’ın, Avrupa Yargıçlar Birliği, Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşlar tarafından akredite edilen, üye olduğu dönemlerde gündemde ve etkili olan bir dernek olduğu, hâkim ve savcıların özlük haklarını ve yargı bağımsızlığını savunduğuna inandığı ve mesleki örgütlenme kapsamında faydalı olabileceğini düşündüğü için kendi isteği ile bu derneğe üye olduğu, yasal bir şekilde kurulmuş ve faaliyetlerini yürüten bir derneğin ileride suça konu olabileceğini öngörmesinin mümkün olmadığı; tanıkların beyanlarının güvenilirliğinin denetlenmesi açısından anlatımlarda geçen tarihi bilgi ve maddi vakıaların uygunluğunun araştırılıp tespitinden sonra hükme esas alınması gerekirken, kendisiyle husumetli bulunan tanıkların beş duyu ile tanık olmadıkları konularda aleyhine şahsi yorumlar yapmalarına müsaade edilerek ve bu yöndeki itirazları dikkate alınmadan hayatın olağan akışıyla uygun düşmeyen beyanları esas alınarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu; tanık beyanlarının lehe olan kısımlarının dikkate alınmadığı; tanık A.B.’nin olmayan bir olayı olmuş gibi anlatarak şahsına iftira attığı, etkin pişmanlıktan yararlanmak için olayları ve şahısları birbirine karıştırarak kendi lehine bir avantaj elde etmeye çalıştığı; A.B’nin soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki beyanları karşılaştırılmadan, aykırılıkların nedeni sorgulanmadan kovuşturma aşamasındaki beyanlarına itibar edildiği; dava konusu işlemlerin yapıldığı süreçte dosyayı inceleme ve dosyadaki bütün tutanak ve belgeleri alma imkânı tarafına verilmediği, dava bağımsız ve tarafsız bir yargı merciinde görülmediği, Daire heyetinin ön yargılı ve şahsını peşinen suçlu gören bir yaklaşımı olduğu, bu durum silahların eşitliği ilkesine, hakkaniyete uygun yargılanma ve adil yargılanma hakkına aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 14/10/2020 tarih ve E:2016/56591, K:2020/4379 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 22/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir