Danıştay 8. Daire, Esas No: 2018/5353, Karar No: 2022/148
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2018/5353 E. , 2022/148 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/5353
Karar No : 2022/148
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Üniversitesi Rektörlüğü …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin …gün ve E:…, K:…sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …Üniversitesi Meslek Yüksekokulunda öğretim görevlisi olarak görev yapan davacının, iş sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin 05.09.2016 tarihli işlemin iptali ve 06.09.2016 tarihinden itibaren yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; dava konusu işlemin Rektör ve Mali İşler Direktörü tarafından tesis edildiği, mütevelli heyetince kullanılabilecek bu yetkinin Rektör ve Mali İşler Direktörüne devredildiğine dair mütevelli heyet kararı olmadığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, hukuka aykırı işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının 04.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmininin Anayasanın 125. maddesinin son fıkrası gereği olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, bu işlem nedeniyle yoksun kalınan mali ve özlük hakların davanın açıldığı 04.10.2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince; davalı idarenin istinaf aşamasında dosyaya sunduğu …gün ve …sayılı mütevelli heyeti kararı ile mütevelli heyet tarafından Rektöre akademik personelin atanma ve iş akitlerinin fesihleri hususunda yetki verildiği, davacının günlük çalışma ve mesai saatlerine uymadığı, aksattığı, giriş ve çıkışlarda düzenli kart basmadığı, haziran ayında 6 gün, temmuz ayında 4 gün ve ağustos ayında 5 gün mesaiye hiç gelmediği, alınan savunmalarda ise bu hususları inkar etmeyip mesai saatlerine uymayı reddettiği, bu hususlarda hem mail ortamında hem de sohbetlerde diğer hocaları olumsuz olarak yönlendirmeye çalıştığı, verilen idari görevleri yerine getirmediği ve reddettiği, öğrenci danışmanlığı faaliyetini yaparken ve ders verirken öğrenci memnuniyetsizliğine neden olduğu; davalı idarece işlemin gerekçesi olarak ileri sürülen hususları teyit eder yeterli yargısal verinin mevcut olduğu dikkate alındığında, davacının, davalı idare ile imzaladığı sözleşme hükümlerine aykırı davrandığı, yazılı fiilleri nedeniyle eğitim öğretim faaliyetinin aksamasına sebep olduğu açık olan davacının, sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin işlemde kamu yararı, hizmet gerekleri ile hukuka aykırılık bulunmadığı; dava konusu işlem hukuka uygun bulunduğundan, davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığını ileri sürdüğü mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi isteminin de reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Akademik personelin turnike yoluyla geçişinin denetlenmesinin mobing niteliğinde olduğu, görevi aksatmamak koşuluyla görev mahali dışında bulunmanın akademik etkinliğin ayrılmaz parçası olduğu, aksinin akademik özgürlüğün özüne dokunacağı, eğitim öğretim faaliyetini aksatmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının mesaiye devam zorunluluğu olmadığı iddiasının iyiniyet kurallarına, davacının imzaladığı iş sözleşmesine, çalışma koşullarına ve mevzuata aykırı olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ : İstinaf Mahkemesi kararının, hukuka aykırı olduğu, bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
…Üniversitesi Meslek Yüksekokulunda öğretim görevlisi olarak görev yapan davacının, iş sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin 05.09.2016 tarihli işlemin iptali ve 06.09.2016 tarihinden itibaren yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
1982 Anayasası’nın 130. maddesinde; çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin Devlet tarafından kanunla kurulacağı; kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumlarının kurulabileceği kurala bağlanmıştır.
2547 sayılı Kanunun ”Öğretim görevlileri” başlığını taşıyan 31. maddesinde; öğretim görevlilerinin; üniversitelerde ve bağlı birimlerinde bu Kanun uyarınca atanmış öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularının eğitim – öğretim ve uygulamaları için, kendi uzmanlık alanlarındaki çalışma ve eserleri ile tanınmış kişiler, süreli veya ders saati ücreti ile görevlendirilebileceği kurala bağlanmıştır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 2880 sayılı Kanun ile eklenen ve vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler getiren Ek Madde 2’de “Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır.” kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 130. maddesinde belirtilen vakıf yükseköğretim kurumlarının mali ve idari konular yönünden Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarından farklı olması, vakıf yükseköğretim kurumlarında istihdam edilen akademik personelin mesleki güvenceden yoksun kılınması sonucuna yol açamaz. Anayasa koyucunun böyle bir amacının bulunduğu kabul edilemeyeceği gibi, bilimsel özerklik ilkesinin gereği olarak hiçbir ayırım yapılmadan bütün yükseköğretim kurumlarında bilimsel özgürlük, serbestçe araştırma ve yayın yapabilme, eğitim ve öğretimi özgürlük ve güvence içinde sürdürebilme hak ve yetkileri gerek Devlet, gerekse vakıf yükseköğretim kurumlarındaki bütün akademik personele tanınmıştır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda, öğretim elemanlarının mesaiye devam durumlarının kontrolü konusunda getirilmiş bir düzenleme bulunmadığı gibi, öğretim elemanları ile ilgili disipin cezalarına ilişkin düzenlemelerde herhangi bir özür ve mazeret bulunmaksızın göreve geç gelme veya belirli günler hiç gelmeme gibi fiiller bakımından ilgiliye uygulanacak çeşitli disiplin cezaları öngörülmüştür.
Anayasa’nın 130. maddesinde bilimsel özerkliğe sahip olduğu belirtilen üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarının, bilimsel araştırma ve incelemeler yapmaları, derslere girmeleri gibi hususlar ile akademik hayatın niteliği göz önünde bulundurulduğunda, mesaiye devamları açısından, kamu görevlileri gibi değerlendirilmelerine olanak bulunmamaktadır.
Öğretim elemanlarının, üniversitedeki görevlerini aksatmamaları koşuluyla bilimsel çalışmalar için kaynak araştırma, toplantılara katılma ve benzeri nedenlerle görev alanı dışında bulunmaları, akademik faaliyetin ayrılmaz bir unsurudur. Bu açıdan, akademik personele mesai kontrolü yapılması akademik faaliyetin niteliğine aykırı bulunmaktadır. Öğretim elemanlarının verilen görevleri yerine getirdiği, eğitim-öğretim faaliyetinin yürütülmesinde bir aksaklık yaşanmadığı sürece, salt göreve geç gelmenin veya belirli günler hiç gelmemenin sözleşmenin feshedilmesine yol açmayacağı kabul edilmelidir. Nitekim, göreve geç gelme veya belirli günler hiç gelmeme gibi fiillerin sübuta ermesi durumunda, disiplin kuralları uyarınca fiile uyan disiplin cezasının verilebileceği tabidir.
Olayda; …Üniversitesi Meslek Yüksekokulu, Adalet Programında, 01.06.2016 tarihinden başlamak üzere 31.05.2017 tarihine kadar geçerli olan 10.5.2016 tarihli belirli süreli iş sözleşmesi ile öğretim görevlisi olarak görev yapan davacının, günlük çalışma ve mesai saatlerine uymadığı, aksattığı, giriş ve çıkışlarda düzenli kart basmadığı, haziran ayında 6 gün, temmuz ayında 4 gün ve ağustos ayında 5 gün mesaiye hiç gelmediği, alınan savunmalarda ise bu hususları inkar etmeyip mesai saatlerine uymayı reddettiği, bu hususlarda hem mail ortamında hem de sohbetlerde diğer hocaları olumsuz olarak yönlendirmeye çalıştığı, verilen idari görevleri yerine getirmediği ve reddettiği, öğrenci danışmanlığı faaliyetini yaparken ve ders verirken öğrenci memnuniyetsizliğine neden olduğundan bahisle iş sözleşmesi feshedilmiştir.
Davacı tarafından imzalanan belirli süreli tam zamanlı öğretim görevlisi iş sözleşmesinde, öğretim görevlisinin yasa ve sözleşme hükümlerine aykırı davrandığının tespit edilmesi durumunda haklı nedenlerle hizmet akdinin feshedilebileceği belirtilmişse de, görev alanları 2547 sayılı Kanunun 31. maddesi ile kurala bağlanan öğretim görevlilerinin fiilerinin, akademik hizmet gereklerine göre değerlendirilmesi ve fiilleri nedeniyle akademik faaliyetlerde aksama olup olmadığının açıkça ortaya konulması, yükseköğretim kurumlarında bilimsel özgürlük, serbestçe araştırma ve yayın yapabilme, eğitim ve öğretimi özgürlük ve güvence içinde sürdürebilme hakkının gereğidir.
İstinaf Mahkemesince, dava konusu işlemin gerekçesi olarak ileri sürülen hususları teyit eder yeterli yargısal verinin mevcut olduğu ve yazılı fiiller nedeniyle eğitim öğretim faaliyetinin aksamasına sebep olduğu kabul edilmişse de, dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin mesai kontrolüne ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Göreve geç gelme veya belirli günler hiç gelmeme nedeniyle eğitim öğretim faaliyetine yansıyan aksaklığa ilişkin bir bilgi belgenin bulunmadığı ve bu yönde bir değerlendirmenin de yapılmadığı anlaşılmıştır. Meslek Yüksekokulu öğrencilerince mezuniyet projelerinde beklenen notun alınmadığı ve tekrar inceleme yapılması gerektiği yönünde verilen dilekçeler ise, davacının görevini gereği gibi yapmadığı iddiasını kanıtlayacak nitelikte bulunmamıştır.
Bu durumda; davalı idarece, davacının göreve geç gelmesi veya belirli günler hiç gelmemesinin, akademik faaliyeti aksatıp aksatmadığı yönünde tespit ve değerlendirme yapılmadan tesis edilen dava konusu işlemin, hukuka ve akademik hizmet gereklerine aykırı olduğundan, aksi yöndeki İstinaf Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin …gün ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 20/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.