Danıştay 7. Daire, Esas No: 2020/365, Karar No: 2022/382
Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2020/365 E. , 2022/382 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/365
Karar No : 2022/382
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Madeni Yağ Üretimi Petrol Kimya İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 2015 yılının Temmuz dönemine ilişkin iade talebinin üretim kapasitesinin bulunmadığından bahisle reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işleme karşı açılan davada verilen iptal kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi üzerine idareye yapılan başvurunun, üretilen ürünün 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca madeni yağ olduğu ve akaryakıt olarak ya da akaryakıta karıştırılarak kullanılabileceğinden bahisle reddine dair … tarih ve …sayılı işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın incelenmeksizin reddine dair kararının bozulması üzerine, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda, davalı idarece davacının başvurusunun sürüncemede bırakılması sonucunu doğuracak, uygulanması istenen yargı kararının dayandığı gerekçe ile ilgisi olmayan bir takım farklı sebeplere dayalı şekilde işlem tesis edildiği; buna göre, idari yargı yerlerince verilen kararların uygulanıp uygulanmaması konusunda herhangi bir takdir yetkisine sahip olmayan idarenin böyle bir yetkisi varmış gibi farklı bir hukuki sebep belirtmek suretiyle tesis ettiği işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Üretilen ürün 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 2. maddesi kapsamında madeni yağ tanımına girdiğinden tesis edilen edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 03/02/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı tarafından, 2015 yılının Temmuz dönemine ilişkin iade talebinin üretim kapasitesinin bulunmadığından bahisle reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işleme karşı açılan davada verilen iptal kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi üzerine idareye mahkeme kararının yerine getirilmesi talebiyle yapılan başvurunun, üretilen ürünün 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca madeni yağ olduğu ve akaryakıt olarak ya da akaryakıta karıştırılarak kullanılabileceğinden bahisle reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali talebinin olduğu görülmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun (İYUK) 2. maddesin de belirtilen iptal davasına konu İdari dava açmanın ilk koşulu idari uyuşmazlık yaratan bir idari işlem ve eylem bulunmasıdır. Bu işlem ve eylemler sebebiyle mahkemenin bir davayı yargılamaya başlaması için ön inceleme aşamasından yani yargı engelleri yönünden incelemeye alınması aynı kanunun 14. maddesinde belirtilen usul ile incelemeye alınacağı belirtilmiştir.
İYUK 14. madde dilekçeler üzerine ilk inceleme başlıklı olup, dilekçelerin yargılamaya geçmeden önce incelenerek maddede belirtilen hallerin varlığı halinde yargılamanın esasına girilmeksizin 15. maddede belirtilen (görev,ehliyet, kesin yürütülmesi zorunlu işlem merci tecavüzü vd.) red kararların verileceği düzenlenmiştir. İlk incelemelerin sıralandığı bu hallerin içinde kesin hüküm veya derdestlik halleri belirtilmemiş ise de Hukuk Muhakemeleri Kanununda (HMK) yer alan bu durumlar uygulama ile idari yargılama hukuku ilkeleri arasında da yer almıştır. Bu düzenlemeler bir yargılamaya başlamayı engelleyen dava şartları olarak hukukumuzda yer almaktadır. Adli yargı usul hukukuna ait bir kavram ve kuram olan dava şartlarının konuluş amacı davanın esası hakkında incelemeye geçebilmek için olması muhtemel yargılama engellerini tesbit etmekdir. Bu engeller arasında kesin hüküm ve derdest bir davanın varlığı da yer almaktadır. Bu bağlamda İdari uyuşmazlık İYUK da gösterilen dava türlerinden birine konu ve formüle edilmiş olmalıdır aksi halde inceleme imkanı bulunmamaktadır.
Şayet bu engellerin varlığı söz konusu ise verilecek red hükmü usule ilişkin olup davanın esası ile ilgili bir hükmü içermeyecektir.
Temyize konu mahkeme kararının, daha önce verilmiş olan bir mahkeme kararının yerine getirilmemesine dayanan iptal davası olarak kabul edilip görülen bir dava olduğu anlaşılmaktadır. Ancak yargılaması yapılmış ve kesinleşmiş bir alacağın ödenmemiş olması kesin hüküm sebebiyle tekrar yargılamaya konu edilemeyecektir. Yargılaması yapılmış bir konunun tekrar yargılamaya konu edilmesi mahkeme kararlarının tekrar sorgulanmasını doğuracağından kesin hüküm ile bu sakınca engellenmiştir. Bu bağlamda kanun koyucu Mahkeme kararlarının nasıl yerine getirileceği, getirilmemesi halinde yasal yolların usulunü de 2576 sayılı yasada belirtmiştir. Buna göre ;
İYUK 28. madde:
Kararların sonuçları
Madde 28 – 1. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.
2. Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılır. Birinci fıkrada belirtilen süreler içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.
İdarenin işlem ve eylemleri sebebiyle görülen iptal davalarında verilen kararlar eda hükmü içermediğinden diğer anlatımla genel hükümlere göre icrası mümkün olmadığından iptal kararına yasal sürede uygun işlem tesis etmek idarenin tasarrufunda bulunmaktadır. Bu durumda kararların yerine getirilmemesi halinde ilgilisi uğradığı maddi ve manevi zararı tazminat olarak isteyebilecek dava konusu edecektir.
Konusu tam yargı davasının oluşturan bir miktar paranın ödenmesine yönelik kararlarda ise yasal sürede yerine getirilmemesi (ödenmemesi) halinde genel hükümler dairesinde ilamlı icraya konu edilip cebri icra yolu ile tahsil edilecektir.
Mahkeme kararlarının yerine getirilmesi Anayasa da belirtilen zorunluluk olmakla Her kamu görevi üstlenen kamu kurumları bu zorunluluğa hukuk devleti ilkesi gereği uymak zorundadır. Bu zorunluluğu yerine getirmemenin haklı sebepleri ise ancak Görevi ihmal veya Kötüye Kullanma Suçu oluşturup oluşturmadığı yönünde yapılacak yargılamada tesbit edilebilecek olup, mahkeme kararlarının yerine getirilmesini sağlanması veya denetlenmesi vergi mahkemelerinin görev alanında bulunmamaktadır. Hak ihlallerinin görüleceği yargı yeri ise Anayasa Mahkemesidir.
İzah edilen gerekçelere binaen görülen dava iptal davası olarak nitelendirmiş olsa bile yargılama konusu edilen bir işlem olmakla tekrar davaya konu edilemeyeceğinden İYUK 15. madde gereği incelenmeksizin reddi gerekirken iptal davası olarak niteleyip iptaline karar verilmesi hukuk sistemimizin temelini oluşturan usul hükümlerine aykırı olmakla bozulması gerektiği düşüncesi ile karara katılmıyorum.