Danıştay 7. Daire, Esas No: 2018/2569, Karar No: 2022/44
Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2018/2569 E. , 2022/44 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/2569
Karar No : 2022/44
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Bağlı İşletmesi Adına Şirket Yetkilisi …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına dair … tarih ve E:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına kayıtlı … plakalı aracın 30/12/2015 tarihinde yurda girdiği 01/06/2016 tarihinde yurttan çıkış yaptığı ve yurtta kalış süresinin mazeretsiz olarak aşıldığından bahisle 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 238. maddesinin 1. fıkrası uyarınca karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 1. maddesinde Kanun’un amacının gümrük bölgesine giren ve çıkan eşyaya ve taşıt araçlarına uygulanacak gümrük kurallarını belirlemek olduğu, kanun sistematiğinde “eşya” ve “taşıt araçları” şeklinde ikili bir ayrıma gidildiği, geçici ithal edilen ticari kullanıma mahsus kara taşıtının mazeretsiz olarak izin süresi içerisinde yeniden ihraç edilmemesi halinde 241. maddenin 5. fıkrasının (b) bendinde, rejim ihlali halinde ise 238. maddesinin 1. fıkrasında ceza uygulanmasının öngörüldüğü, olayda davacıya ait taşıtın yurda getiriliş amacı dışında ticari bir işleme konu edildiği yani rejim ihlalinde bulunulduğu yönünde bir tespit bulunmadığı, sadece yurtta kalma süresinin aşıldığının tespit edildiği, söz konusu eylemin yaptırımının ise 241. maddenin 5. fıkrasının (b) bendinde belirlenen para cezası olduğu, rejim ihlali söz konusu olmadan sadece yurtta kalış süresinin ihlali durumunda 238. madde hükmünün uygulanamayacağı, ticari kullanıma mahsus taşıtların rejim ihlali dışında eşya kavramına dahil edilmesinin Kanun’un amacına ve ruhuna uygun düşmeyeceği, nitekim, 22/04/2011 tarih ve 27913 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 Seri nolu Geçici İthal Edilen Kara Taşıtlarına İlişkin Gümrük Genel Tebliğinin uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan haliyle “Şartların ihlali” başlıklı 19. maddesinde, Kanun’da izlenen yöntem gibi eşya ve taşıt ayırımına gidildiği, hem kişisel hem de ticari kullanıma mahsus taşıtların yurda getiriliş amacı dışında kullanımına ilişkin örnekleme yoluyla ihlallere yer verildiği, devamında ise sadece kişisel kullanıma mahsus taşıtlar için yurtta kalma süresi ihlali bakımından yaptırıma yer verildiği, dolayısıyla davacı adına kesilen para cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Geçici ithalat rejimine tabi tutulan ticari kullanıma mahsus aracın 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda yapılan eşya tanımı uyarınca bizatihi kendisinin rejimin konusunu oluşturduğu, 1 seri nolu Geçici İthal Edilen Kara Taşıtlarına İlişkin Gümrük Genel Tebliğinin 15. maddesinde, geçici ithalata konu ticari kullanıma mahsus kara taşıtlarına 30 (otuz) güne kadar süre verileceği, 17. maddesinde, bu sürenin yurda geçici giriş yapan yabancı plakalı kara taşıtı sahibi, sürücüsü veya firma yetkilisinin elinde olmayan nedenlerle aşılması durumunda vuku bulan mücbir sebebin taşıtın yurtta kalma süresi içerisinde cereyan ettiğinin resmi belgelerle ispatlanması ya da ihracatçının yükünü zamanında tedarik edememesi nedeniyle yüklemenin gecikmesi hâlinde bunun ihracatçıdan alınacak belge ile kanıtlanması durumunda, süre uzatım talebinde bulunulabileceğinin düzenlendiği, dolayısıyla süre uzatım talebinde bulunmak için mücbir sebebin varlığı tek başına yeterli olmayıp, durumun resmi belge ile ortaya konulması gerektiği, olayda, çıkış yapmak üzere Sarp Gümrük Müdürlüğü sahasına gelen aracın Türkiye’de kalma süresini mazeretsiz olarak aştığı, ayrıca davacı şirketin idari para cezası kararına karşı sunduğu itiraz dilekçesinde, mücbir sebebin vuku bulduğu hususunda resmi belge ibraz edilmek suretiyle ilgili idareye süre uzatım talebinde bulunulmadığı gibi, yargılama aşamasında da anılan nitelikte bir belgenin sunulmadığı görüldüğünden, haklı bir neden olmadığı halde süresi içinde aracın (eşyanın) yurt dışı edilmeyerek geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile vergi mahkemesi kararının kaldırılmasından sonra davanın reddine karar verildiği; kararın 27/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilince 18/04/2018 tarihli dilekçe ile temyiz isteminde bulunulduğu halde, harç ve posta ücreti ödenmediğinden, İstinaf Dairesinin … tarih ve E:… sayılı yazısı ile eksik harç ve posta ücretinin 7 gün içinde tamamlanmasının istenildiği, bu yazının davacı vekiline 02/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği halde verilen süre içerisinde bu eksikliğin giderilmediği anlaşıldığından, temyiz isteminin incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle 16/05/2018 tarihli kararla davacının temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili …’ın 07/05/2018 tarihinde vekillikten çekilme dilekçesini dosyaya sunduğu, asil olarak davacı şirketi herhangi bir tebligat yapılmadığından eksik harçların 7 günlük süre içinde yatırılamadığı, vekillikten çekilme dilekçesinin ve ödeme yazısının davacı asile tebliğ edilmeden verilen kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL’den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, Dairece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra, kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 18/01/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dosyanın incelenmesinden; mahkemenin iptal kararına yönelik davalı idarenin istinaf başvurusunun istinaf dairesince kabulüne karar verilerek iptal kararının kaldırılmasından sonra davanın reddine karar verildiği; istinaf kararını 27/03/2018 tarihinde tebliğ alan davacı vekilinin 18/04/2018 tarihli dilekçe ile temyiz yoluna başvurduğu, kararın temyiz edilmesine karşın temyiz harç ve giderlerinin ödenmediği anlaşıldığından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 48. maddesinin 6. fıkrası uyarınca eksikliklerin (7) gün içerisinde tamamlanması aksi halde temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılacağı hususunu içeren ihtarın 02/05/2018 tarihinde yine davacı vekiline tebliğ edildiği, davacı vekilinin 07/05/2018 tarihli dilekçe ile vekillikten çekildiğini bildirdiği, davacı asil tarafından vekaletlendirilen yeni vekil tarafından 15/05/2018 tarihinde temyize ilişkin giderlerin ödendiği ancak istinaf dairesinin 16/05/2018 tarihli kararıyla eksikliklerin (7) gün içerisinde tamamlanmamış olduğu gerekçesiyle temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile atıfta bulunulan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nu, yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447. maddesinde, mevzuatta, 1086 sayılı Kanun’a yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerinin karşılığını oluşturan maddelerine yönelik sayılacağı hükme bağlanmış olduğundan, 6100 sayılı Kanun’un “Vekilin istifası” başlıklı 82. maddesinde istifa eden vekilin vekâlet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam edeceği, vekilin istifa etmiş olması hâlinde, vekâlet veren davayı takip etmez ve başka bir vekil de görevlendirmez ise tarafın yokluğu hâlinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılacağı, bu hususların istifa eden vekilin istifa dilekçesi ile birlikte vekâlet verene ihtaren bildirileceği hüküm altına alınmasına rağmen, dosya kapsamında vekilin istifasının davacı asile tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir tebligat belgesinin bulunmadığı, davacı asilin öğrendiği anda yeni vekili aracılığıyla eksiklikleri giderdiği, temyize konu karardan önce temyiz harç ve giderlerinin ödenmiş olduğu dikkate alındığında temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekirken, temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmediğinden, temyiz isteminin kabul edilerek kararın bozulması gerektiği oyu ile, Dairemiz kararına katılmıyoruz.