Danıştay 6. Daire, Esas No: 2022/1524, Karar No: 2022/3420

Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/1524 E. , 2022/3420 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/1524
Karar No : 2022/3420

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I. (DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …

II. (DAVALILAR)
1- …Bakanlığı-…
VEKİLİ : Av. …

2- …Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

3- …Belediye Başkanlığı – …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF : 1- …Bakanlığı
2- …Büyükşehir Belediye Başkanlığı
3- …Belediye Başkanlığı
4- …

İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul İli, Avcılar İlçesi, …Mahallesi, Tesisler Cad. …pafta, …(eski …) parselde bulunan ve davacının hissedar olduğu …blok (1) nolu 110 m² kullanım alanlı bağımsız bölümün (1/2 hissesi), …blok (5) nolu 260 m² kullanım alanlı bağımsız bölümün (1/2 hissesi), …(3) nolu 260 m² kullanım alanlı bağımsız bölümün (1/4 hissesi) yıkımı sebebiyle uğranıldığı öne sürülen 290.000,00 TL (ıslah sonucu 347.500,00-TL) maddi, 40.000,00-TL manevi zararın yıkım tarihinden (23.01.2016) itibaren yasal faizi ile birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; davanın kısmen kabulü ile 45.000,00-TL maddi tazminatın ve 4.000,00-TL manevi tazminatın davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığından, 45.000,00-TL maddi tazminatın ve 4.000,00-TL manevi tazminatın davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından, 45.000,00-TL maddi tazminatın ve 4.000,00-TL manevi tazminatın davalı Avcılar Belediye Başkanlığından olmak üzere toplam 135.000,00-TL maddi tazminatın ve 12.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İdari Dava Dairesince verilen kararda; ilk derece Mahkemesi kararının yargılama giderlerine ve vekalet ücretine ilişkin kısımlarına yönelik davacı tarafın istinaf isteminin; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre, maddi ve manevi tazminat için ayrı ayrı hesaplanması, davacı lehine hükmedilen nispi vekalet ücreti miktarını geçmeyecek şekilde, davalı idareler lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ve konusu belli bir miktarı içeren davalarda, yargılama gideri içinde yer alan kalemlerden nispi karar harcı dışındaki harç, keşif ve bilirkişi ücreti ile posta giderinin, haklılık oranına göre davanın taraflarına yükletilmesi; hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar harcının ise, hükmedilen miktar yönünden haksız çıkmış olan davalı idareye yükletilmesi gerektiği, istinafa konu kararın diğer yönlerinden ise hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca davacının, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkralarına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, davacının fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik kısmının ve davalı idarelerin istinaf başvurularının ise reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1- Davacı tarafından, kusurunun olmadığı, tazminatın yanlış hesaplandığı, arsa ve yapının rayiç değerinin hesaplatılarak karar altına alınması gerektiği, yapının maliyet bedelinin dikkate alınmasının hukuka aykırı olduğu, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği, manevi tazminatın düşük olarak takdir edildiği, tadilat ruhsatı ile bütün aykırılıkların ruhsata uygun uygun hale getirildiği ileri sürülmektedir.
2- Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, usule ilişkin olarak davanın süre aşımına uğradığı ve kendileri yönünden husumet yokluğu ve idari merci tecavüzünde bulunulduğu ileri sürülmüştür. Esasa ilişkin olarak ise; zarara sebebiyet veren idari bir eylemlerinin olmadığı, kusurlarının bulunmadığı ve zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmadığı, manevi tazminat için aranılan ağır hizmet kusurunun olayda gerçekleşmediği, tazminatın kabul edilen kısmının hukuka aykırı olarak verildiği ileri sürülmüştür.
3- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, usule ilişkin olarak davanın süre aşımına uğradığı, esasa ilişkin olarak ise; bölgenin Afete Maruz bölge olmasında, imar planıyla yerleşime açılmasında ve konutlara ruhsat verilmesinde kusurlarının bulunmadığı, kusur olsa dahi yapının ruhsata aykırı olduğunun tespit edilmesiyle illiyet bağının kesildiği, kusurun davacı ve yüklenicide olduğu ileri sürülmüştür.
4- Avcılar Belediye Başkanlığı tarafından, yapıların temel üstü ruhsatlarının olmadığı, İmar Kanununun 42.maddesi uyarınca ilgililerine para cezası verildiği, bu durumun kusuru bulunan davacı ve yüklenicinin zararla idari eylem arasındaki illiyet bağını kestiği, idarede kusur var ise bunun Bakanlıkta olduğu, heyelan nedeniyle maddi zarardan başka manevi zararın oluşmasının mümkün olmadığı, bu nedenle manevi tazminat verilmemesi gerektiğinden kararın hukuka aykırı olduğu ve bu yönlerden kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
1- Davacı tarafından Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddedilerek kararın kendi talepleri doğrultusunda bozulması gerektiği savunulmuştur.
2- Davalı idareler tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği” şeklinde değiştirildiğinden, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava konusu taşınmazın bulunduğu Avcılar İlçesi için Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve bazı kamu kurumlarınca farklı tarihlerde yapılan araştırma ve tespitlerde, ilçe geneline yönelik; ”Marmara denizi kıyıları killi ve marnlı serilerle örtülü bulunduğundan heyelana müsaittir, bu kısımlar gerekli önlemler alınmadıkça iskan için sakıncalıdır” görüşüne yer verildiği, 1971 yılında yapılan bu tespitte, evlerin fazla katlı olmaması, hafif malzemeden yapılması, derin kazılar yapılmaması, yüzey suyu drenajı yapılması, kıyıdan itibaren kademeli olması ve istinat duvarı yapılması gerektiğinin ifade edildiği, yine Bakanlıkça 1977 yılında Boğaziçi Üniversitesine hazırlattırılan raporda; yamaçları heyelanlı ve heyelana müsait olmaları nedeniyle ancak düşük eğimli ve potansiyel heyelan alanlarında zemine fazla yük vermemek ve kazıdan kaçınmak şartı ile tek katlı ve bahçeli evler yapılmasının mümkün olabileceğinin belirtildiği, İller Bankasınca hazırlanan 1981 tarihli rapora göre Avcıların turistik tesis alanı olarak, kamp alanı ve iki katlı yapı alanı olarak gösterildiği, davaya konu alanın, 1981 yılında İller Bankası tarafından hazırlanan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığının onayladığı nazım imar planı ve 1982 tarihli Avcılar Belediye Başkanlığının hazırladığı uygulama imar planı ile yerleşime açıldığı ve zaman içerisinde çok katlı yerleşime izin verildiği, anılan planların hazırlandığı tarihlerde yürürlükte bulunan mülga 6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 26. maddesiyle nüfus ve il veya ilçe merkezi olması ölçütlerine göre yol istikamet planları ile imar planlarını belediyelerin yaptırmaları mecburiyeti getirildiği ve 29. maddesiyle imar ve yol istikamet planlarının İmar ve İskan Bakanlığının tasdikiyle kesinleşeceği ve yürürlüğe gireceğinin hüküm altına alındığı, Bakanlığın onay yetkisi planların hukuki varlık şartlarından olduğundan, bu planlara ilişkin çok katlı yerleşime izin veren ilçe belediyesinin yanında Bakanlığın ve Mülga 3030 sayılı Kanundan kaynaklanan denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen, imar yükümlülüklerini ilçe belediyesi ile birlikte kullanan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının hizmet kusurlarının bulunduğu, Mülga 180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesinin g bendinde de, afetle ilgili daimi iskan yerleşmelerinde imar planlarını ve alt yapı tesisleri planlarını ve bunlara ait etüd, harita, proje ve keşifleri yapmak veya yaptırmak, re’sen onaylamak veya onaylanmasını sağlamak, inşaat işlerini yapmak veya yaptırmak konularında Bakanlık Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün yetkili olduğunun hükme bağlandığı, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından yürütülen görevlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçtiği, Avcılar İlçesi, …Tesisler Mevkii,…pafta, …(eski …) parselde bulunan ve davacının hissedar olduğu …blok (1) nolu 110 m² kullanım alanlı bağımsız bölümün (1/2 hissesi), …blok (5) nolu 260 m² kullanım alanlı bağımsız bölümün (1/2 hissesi), …(3) nolu 260 m² kullanım alanlı bağımsız bölümün (1/4 hissesi) yıkımı sebebiyle uğranıldığı öne sürülen 290.000,00 TL (ıslah sonucu 347.500,00-TL) maddi, 40.000,00-TL manevi zararın yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarenin hukuki sorumluluğunun kabulü için, kusursuz sorumluluğa ilişkin istisna halleri dışında, idarenin yürüttüğü kamu hizmetinin, kötü işlemesi, geç işlemesi yada hiç işlememesi sebeplerinden birisiyle kusurlandırılmış olması gerekmektedir. Hizmet kusuru, iradi bir işlem yada eylemden kaynaklanabileceği gibi, idarenin dikkatsizliğinden, tedbirsizliğinden ve ihmalinden de kaynaklanabilir. Yine zarar ile idari eylem veya işlem arasında uygun illiyet bağının da bulunması gerekmektedir.
Hizmet Kusuru bulunan idarelerin tazminata esas olmak üzere kusur oranlarının belirlenmesi yönünden;
Dosyanın incelenmesinden; davacının, arsa sahibinin ve yapı müteahhidi ile yapıya ilişkin projeler nedeniyle fenni mesuliyet üstlenen kişilerin taşıdığı hukuki sorumluluklar, dikkate alınarak kusurları olup olmadığı hususlarının da irdelenmesi suretiyle kusur oranlamasının yapıldığı ve tazminat miktarının kusur oranları nispetinde davalı idarelere ayrı ayrı yükletildiği anlaşılmakla birlikte, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve hükme esas alınan raporda; davaya konu …(eski …) parsel, …Blok’ta bulunan yapının iskan ruhsatının bulunmadığının belirtilmesi sebebiyle davacının %10 kusurunun bulunduğu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin %30, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının %30 ve Avcılar Belediye Başkanlığının da %30 oranında kusurlarının bulunduğu tespitlerine yer verildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta; aynı maddi olaya ilişkin başka davacılar tarafından açılan tazminat davalarında, farklı Mahkemeler tarafından yine farklı bilirkişi heyetlerine yaptırılan incelemeler neticesinde; olaya ilişkin sorumluluklar üzerinde, farklı parselde olmakla birlikte, ruhsat, ruhsata aykırılık durumu ve 2981 sayılı Af Yasası ile yapı kullanma izni hususları yönünden aynı durumda bulunan yapılara ilişkin aynı veriler değerlendirildiği halde, değişik kusur oranlamaları üzerinden birbiri ile çelişik kararlar verildiği anlaşılmaktadır. (Örneğin; davaya konu taşınmaz ile benzer durumda olan ve …sayılı parselde bulunan yapıya ilişkin başka dosyalarda yapılan yargılamalarda -Dairemizin 12.05.2020 tarih ve E:2019/19301, K:2020/4187 sayılı kararı ile onanan …. İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı- bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen ve hükme esas alınan raporlar incelendiğinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin %60, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının %30 ve Avcılar Belediye Başkanlığının da %10 oranında kusurlarının bulunduğu tespitlerine yer verildiği görülmektedir.)
Bu durumda; davaya konu yapıdaki ruhsata aykırılıkların sonradan alınan tadilat ruhsatıyla hukuka uygun hale getirildiği dikkate alınarak söz konusu yapıya ilgili idare tarafından verilmiş veya 2981 sayılı Yasa kapsamında alınmış yapı kullanma izninin olup olmadığı araştırılarak gelecek cevaba göre davacının, arsa sahibinin ve yapı müteahhidi ile yapıya ilişkin projeler nedeniyle fenni mesuliyet üstlenen kişilerin taşıdığı hukuki sorumluluklar dikkate alınarak kusurları olup olmadığı hususlarının da değerlendirilmesi, bu değerlendirme yapılırken farklı parselde olmakla birlikte, ruhsat, ruhsata aykırılık durumu ve 2981 sayılı Af Yasası ile yapı kullanma izni hususları yönünden aynı durumda bulunan yapılar hakkında hüküm birlikteliğini sağlamak adına, emsal diğer dosyalardaki kusur oranlarına dair bilirkişi incelemeleri de dikkate alınmak suretiyle (gerekirse tüm davalar için aynı bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle) tazminat miktarının kusur oranları nispetinde davalı idarelere ayrı ayrı yükletilmesi gerektiğinden, hesaplanan maddi zararlar ile takdir edilen manevi zararların tazmini yükümlülüğünün davalı idarelere, kararda belirtilen şekilde yüklenerek hüküm kurulmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Bilirkişi raporundaki tazminata ilişkin miktarın belirlenmesi usulü ve tespit dönemi yönünden;
Dosya kapsamında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde, yıkım tarihi olan 23.01.2016 tarihi itibarıyla tazminat hesaplaması yapıldığı anlaşılmaktadır.
Afete Maruz Bölge kararının …tarihli ve …sayılı Valilik yazısı ekinde Avcılar Kaymakamlığı’na ve Belediye Başkanlığı’na bildirilmesine ve davaya konu binanın da içinde bulunduğu alandaki yapıların tahliyesine ilişkin yapılan yazışmalar da dikkate alınarak, tahliye tarihinin tespit edilebilmesi durumunda zararın tahliye tarihi itibarıyla hesaplanması, ancak tahliye tarihinin tespit edilememesi durumunda, yıkım tarihinin dikkate alınabilecek olması sebebiyle; tahliye ve yıkım tarihlerinin davalı Belediyelerden araştırılmak suretiyle zararın hangi tarihte ortaya çıktığı Mahkeme tarafından belirlenerek, maddi tazminat bedeline ilişkin değer tespitinin zarara uğranıldığı tarih itibarıyla tespit edilmesi gerektiği gibi binanın maliyet bedeli tespit edilirken her yıl güncellenen, Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ hükümlerine göre hesaplama yapılması ve bu hesaplama yapılırken dairenin yapı maliyet bedeli belirlendikten ve bu bedelden yıpranma payı düşüldükten sonra, ortaya çıkacak miktara hesap edilen arsa değer kaybının da eklenmesi ve enkaz bedelinin düşülmesi (enkazın davacı uhdesinde kalması durumunda) suretiyle ulaşılması gerekirken; belirtilen usule uyulmadan yapılan hesaplama ile ortaya çıkan bedel üzerinden tazminata hükmedilmesine dair kararda bu yönden de hukuki isabet görülmemiştir.
Diğer yandan; bozmaya uyularak karar verilmesi halinde; maddi ve manevi tazminata uygulanacak faiz başlangıcı hususunda taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden, diğer kısımlar için idareye başvuru/dava tarihinden karar verileceği gibi, bozmaya uyularak yeniden yapılacak yargılama sonucunda yargılama giderleri hususunda da yeniden karar verileceği tabiidir.
Bu itibarla, davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan davacının, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkralarına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, davacının fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik kısmının ve davalı idarelerin istinaf başvurularının reddi yolundaki temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 22/03/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir