Danıştay 6. Daire, Esas No: 2021/3639, Karar No: 2022/4705

Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/3639 E. , 2022/4705 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/3639
Karar No : 2022/4705

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Madencilik İnşaat San. ve Tic. A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: 2872 sayılı Çevre Kanununun 8. maddesi ile Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği hükümlerinin ihlal edildiğinden bahisle, aynı Kanunun 20. maddesinin (r) bendi uyarınca davacı şirkete 139.503,00 TL idari para cezası verilmesine ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın … günlü, … sayılı idari yaptırım kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 10/09/2019 tarih ve E:2019/7546, K:2019/6979 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak, faaliyetleri sonucu hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıklarının üretimine/taşınmasına neden olacak özel veya resmi kişi, kurum ve kuruluşlarının bu atıkların üretilmesinden/taşınmasından önce ilgili belediyeye/mahallin en büyük mülki amirine başvurarak gerekli izinleri almakla yükümlü oldukları, izin alma konusunda herhangi bir faaliyet, kişi veya kuruma muafiyet tanınmadığı, hafriyat dökümünün/taşınmasının, bir kamu hizmetinin yerine getirilmesi amacıyla olsa dahi, hafriyat dökümü/taşınması işleminden önce ilgili belediyeden veya mahallin en büyük mülki amirinden gerekli izinlerin alınmasının zorunlu olduğu, gerek dava konusu işleme sebep olan fiilin tespit edilmesi esnasında, gerekse açılmış olan dava dilekçesi ekinde, izni vermeye yetkili makam olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından hafriyat dökümüne ilişkin bir izin alındığına dair bir belge ve belge bulunmadığı, davacı tarafından da herhangi bir bilgi belge ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu işleme konu edilen hafriyat dökümünün, … Belediye Başkanlığı tarafından ihale edilen “… sınırları içerisinde muhtelif cadde ve sokaklara ilişkin ‘Yol Yapımı İşi’ kapsamında yürütülen çalışmalardan olduğu, Çevre Kanunu ve Hafriyat Yönetmeliği kapsamına girmediği, bu nedenle dava konusu işlemin usul ve hukuka aykırı olduğu, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
12/06/2015 tarihinde düzenlenen çevre tespit ve denetim tutanağında; davacı şirket tarafından işletilen “…” plakalı araçla, “İstanbul ili, Esenyurt ilçesi, … Mahallesi, …. Sokak, … Beton Santrali yanına” izinsiz olarak hafriyat döküldüğünün tespit edilmesi ve bu tutanak ile eki fotoğraflar dayanak gösterilerek davacı şirkete … Büyükşehir Belediye Başkanlığının … günlü, … sayılı kararıyla para cezası verilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanununun ”Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde; ”Atık: Herhangi bir faaliyet sonucunda oluşan, çevreye atılan veya bırakılan her türlü maddeyi” ifade edeceği, ”Kirletme yasağı” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında; ”Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır.”; ”İdari nitelikli para cezaları” başlıklı 20. maddesinin ”r” bendinde de; ”Bu Kanunda ve yönetmeliklerde öngörülen usûl ve esaslara, yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak atık toplayan, taşıyan, geçici ve ara depolama yapan, geri kazanan, geri dönüşüm sağlayan, tekrar kullanan veya bertaraf edenlere 24.000 Türk Lirası, ithal edenlere 60.000 Türk Lirası idari para cezası verilir.”; aynı maddenin 2. fıkrasında ise; “Bu maddenin (k), (l), (r), (s), (t), (u), (v) ve (y) bentlerinde öngörülen idarî para cezaları kurum, kuruluş ve işletmelere üç katı olarak verilir.”, hükümlerine yer verilmiş bulunmaktadır.
Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliğinin 8. maddesinde; İl belediye mücavir alanı içerisinde il ve ilçe belediyelerinin, büyük şehirlerde büyükşehir belediyelerinin, büyükşehir belediyeleri dışında ise ilçe belediyelerinin, hafriyat toprağı, inşaat/yıkıntı atıkları ile doğal afet atıklarının toplanması, geçici biriktirilmesi, taşınması, geri kazanılması ve bertarafı ile ilgili yönetim planı hazırlamakla; hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıklarının toplanması, geçici biriktirilmesi, taşınması ve bertarafı faaliyetlerini denetlemekle; belediye sınırları içindeki hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıkları geri kazanım tesisleri ile depolama sahalarına izin vermek ve gerektiğinde bu izni iptal etmekle, hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıkları geri kazanım tesisleri sahaları ile depolama sahalarını belirlemek, kurmak/kurdurtmak ve işletmek/işlettirmekle yükümlü oldukları, 13. maddesinde; hafriyat toprağı ile inşaat yıkıntı atıklarının üretici ve taşıyanları tarafından belediyelerin veya mahallin en büyük mülki amirinin gösterdiği ve izin verdiği geri kazanım ve depolama tesisleri dışında, denizlere, göllere, akarsulara veya herhangi bir yere dökülmesi ve dolgu yapılmasının yasak olduğu, faaliyetleri sonucu hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıklarının üretimine neden olacak özel veya resmi kişi, kurum ve kuruluşların bu atıkların üretilmesinden önce ilgili belediyeye/ mahallin en büyük mülki amirlerine başvurarak gerekli izinleri almak, atıklarını bu yönetmeliklerde belirtilen usul ve esaslara göre bu mercilerin göstereceği geri kazanım/depolama sahasına taşınmasını sağlamakla yükümlü oldukları hüküm altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket ile … Belediye Başkanlığı arasında … ihale kayıt numaralı “… İlçesi içerisinde muhtelif cadde ve sokaklarda” yol yapımı çalışmasına dair 17/02/2015 tarihli “Yol Yapım Sözleşmesi”nin akdedildiği ve … Belediye Başkanlığı Fen İşleri Müdürlüğünün … tarihli, … sayılı yazısı ile uyuşmazlık konusu eylemin, yol yapım sözleşmesinde belirtilen yol yapım işi kapsamında olduğunun belirtildiği, yine … Belediye Başkanlığı Fen İşleri Müdürlüğünce, … Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı Çevre Koruma Müdürlüğüne hitaben yazılan … tarihli … sayılı yazıda; … ilçesi genelinde yol ve altyapı çalışması yapılacak cadde ve sokaklara ilişkin (alyapı- kazı- dolgu- zemin iyileştirme) yol çalışması işinin yüklenici şirketinin … Madencilik İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. olduğu, söz konusu iş kapsamında … genelinde yol bakım onarım çalışmalarının Müdürlükleri kontrolünde yapılacağının, çalışma yapılacak yer ve çalışmayı yapacak araçların listesinin yazı ekinde bildirildiği ve … plakalı aracın da belirtilen listede olduğu, öte yandan; dava konusu işleme dayanak çevre denetim ve tespit tutanağında; adı geçen yol yapım işinde davacı şirket adına ve hesabına çalışan … plakalı kamyonla izinsiz hafriyat döküldüğünün tespit edildiği ve izin alınmadan yol çalışması yapılmaması gerektiğine yer verildiği ancak bu tespit tutanağında hafriyat dökümü eyleminin yol yapım işi alanı dışında gerçekleştiğine dair bir tespite yer verilmediği görülmektedir.
Bu durumda; 2872 sayılı Çevre Kanunu ile Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği hükümlerine göre, özel veya resmi tüm kurum ve kuruluşların faaliyetleri sonucu ortaya çıkan hafriyat toprağı ile inşaat/yıkıntı atıklarını büyükşehir belediyelerinin gösterdiği ve izin verdiği yerler dışına dökülmesi yasaklanmış ve bu yöndeki bir faaliyet için gerekli izin ve belgelerin alınması yükümlülüğü olmakla birlikte; dava konusu işleme dayanak çevre denetim tutanağı, davacı şirketin … Belediye Başkanlığı ile akdettiği “Yol Yapım İşi” sözleşmesi, … Belediye Başkanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında yapılan yazışmalar ile çevre denetim tutanağında tespit edilen eylemin yol yapım sözleşmesine konu çalışma alanı dışında gerçekleştiğine ilişkin davalı idarece yapılmış herhangi bir tespitin de bulunmadığı hususuları dikkate alındığında; dava konusu işleme konu faaliyetin izinsiz olarak gerçekleştirildiğinden ve çevreyi kirletme sonucu doğurduğundan söz edilemeyeceğinden, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 01/03/2018 tarihli, E:2015/2117, K:2018/710 sayılı kararı ile 01/03/2018 tarihli, E:2015/1828, K:2018/711 sayılı kararı da bu yönde olup, 2872 sayılı Çevre Kanunun ihlal edilip edilmediği değerlendirmesi yapılırken, idari para cezasına konu eylemin, bir kamu hizmetinin yerine getirilmesine yönelik olup olmadığının ve çevreyi kirletme sonucu doğurup doğurmadığının, bu eylemle sınırlı olarak dikkate alınması gerektiğine karar verildiği görülmektedir.
Bu itibarla, davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 13/04/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X):
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden; davaya konu yere “…” plakalı araçla dışarıdan hafriyat toprağı getirilerek döküldüğü ve döküm anının fotoğraflandığı belirtilerek, 12/06/2015 tarihli çevre denetim ve tespit tutanağının düzenlendiği görülmektedir. Dolayısıyla dava konusu işleme dayanak yapılan 12/06/2015 günlü tutanakta, söz konusu alana kaçak döküm yapıldığı ve herhangi bir izin belgesinin ibraz edilmediği belirtilmekte ve tutanak ekinde yer alan fotoğraflardan da alana hafriyat döküldüğü anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen Yönetmelik hükümlerine göre; faaliyetleri sonucu hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıklarının üretimine/taşınmasına/depolanmasına neden olacak özel veya resmi kişi, kurum ve kuruluşlar, bu atıkların üretilmesinden/taşınmasından depolanmasından önce ilgili belediyeye/mahallin en büyük mülki amirine başvurarak gerekli izinleri almakla yükümlüdürler. Davacı tarafından, gerek dava konusu işleme sebep olan fiilin tespit edilmesi esnasında, gerekse açılmış olan dava dilekçesi ekinde, izni vermeye yetkili makam olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından dökümün yapıldığı yere ve hafriyat kaynaklı malzeme taşınmasına ilişkin izin alındığına dair bir bilgi, belge ibraz edilmemiştir.
Bu durumda; hakkında herhangi bir döküm izni olmayan alana izinsiz olarak dökülen hafriyat nedeniyle verilen para cezasında hukuka aykırılık bulunmadığından, temyize konu İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşü ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

KARŞI OY (XX):

Dava; 2872 sayılı Çevre Kanununun 8. maddesi ile Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği hükümlerinin ihlal edildiği gerekçesiyle, aynı Kanunun 20. maddesinin (r) bendi uyarınca davacıya 139.503,00 TL idari para cezası verilmesine ilişkin … Büyükşehir Belediye Başkanlığının … günlü, … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasamızın 6. maddesinde; hiç bir kimse veya organın kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisini kullanamayacağı, 127. maddesinde ise; mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkilerinin, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenleneceği belirtilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 12. maddesi; bu Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisi Bakanlığa aittir. Gerektiğinde bu yetki, Bakanlıkça; il özel idarelerine, çevre denetim birimlerini kuran belediye başkanlıklarına, Denizcilik Müsteşarlığına, Türkiye Çevre Ajansına, Emniyet Genel Müdürlüğüne, Jandarma Genel Komutanlığına ve Sahil Güvenlik Komutanlığına devredilir, hükmünü, 24. maddesi; bu Kanunda öngörülen idarî yaptırım kararlarını verme yetkisi Bakanlığa aittir. Bu yetki, 12. maddenin birinci fıkrası uyarınca denetim yetkisinin devredildiği kurum ve merciler tarafından da kullanılır, hükmünü içermektedir.
Bu bağlamda, Çevre ve Orman Bakanlığı çıkarılan “Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıkları Yetki Devri” konulu ve 2008/06 sayılı Genelge ile; çevre denetim birimlerini kuran İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Adapazarı Büyükşehir Belediyesi, hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıklarının toplanması, geçici biriktirilmesi, taşınması ve bertarafı faaliyetlerini denetleme ile 2872 sayılı Çevre Kanununun “İdari Nitelikteki Cezalar” başlıklı 20. maddesinde belirtilen hükümler kapsamında idari yaptırım kararı verme konularında yetkilendirilmiştir.
Bu Genelgeye göre yetki devri yapılan belediyeler;
i) Hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıklarının toplanması, geçici biriktirilmesi, taşınması ve bertarafı faaliyetlerini denetleme,
ii) 2872 sayılı Çevre Kanununun “İdari Nitelikteki Cezalar” başlıklı 20 nci maddesinde belirtilen hükümler kapsamında idari yaptırım kararı verme konularında yetkili olmuşlardır.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 3/b maddesinde belediyenin organları; belediye meclisi, belediye encümeni ve belediye başkanı şeklinde tanımlanırken, 34/e maddesinde “Kanunlarda öngörülen cezaları vermek” belediye encümeninin görevleri arasında sayılmış, anılan Kanun’un 38. maddesinin (h) ve (p) bentlerinde de “Meclis ve encümen kararlarını uygulamak”, “Kanunlarla belediyeye verilen ve belediye meclisi veya belediye encümeni kararını gerektirmeyen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak” görev ve yetkilerinin belediye başkanına ait olduğu ifade edilmiştir.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 18. maddesinde, büyükşehir belediye başkanının görev ve yetkileri tek tek sayılmış olup, sözkonusu maddede “kanunlarda öngörülen cezaları vermek” büyükşehir belediye başkanının görev ve yetkileri arasında belirtilmemiştir. Aynı Kanun’un 28. maddesinde ise, “Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümleri ilgisine göre büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da uygulanır. ” hükmüne yer verilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “İdarî yaptırım kararı verme yetkisi” başlıklı 22. maddesinde; “1) Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu görevlileri yetkilidir, 2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Kamu idaresinin hızlı çalışabilmesi ve çeşitli sebeplere binaen Kanun’da yetkili kılınan makam tarfından başka bir makama yetkinin devredilmesi gerekli olabilir. Yetkinin bizzat yetkili makamca kullanılması esasına bir istisna olarak ifade edilen “yetki devri” müessesi, yasayla bir makama verilen karar alma yetkisinin, diğer bir makama aktarılması olup, doktrin ve yargısal içtihatlarla, yetki ögesinin nitelikleri dikkate alınarak geliştirilen bir takım koşul ve kurallara tabidir. Bu kriterlere uyulmadan yapılan yetki devri hukuki bakımdan geçerli sayılmayacak ve dolayısıyla bu yetki devrine dayanılarak tesis edilen idari işlemleri de geçersiz hâle getirebilecektir.
Yetki devrinin, ancak Kanunun açıkca izin vermesi halinde ve yine açıkça izin verdiği konular hakkında yapılabileceği ilgili yasalarda ve yargı içtihatlarında kabul edilmektedir. İmza yetkisinin devrinde ise, yetkili makam yetkili olduğu işlemlerden bir kısmının imzalanması yetkisini, astlarına devretmekte, imza yetkisini devralan kişi de, vekaleten görevlendirmeden farklı olarak, imza yetkisini devreden amirin görevi başında olduğu zamanlarda da bu yetkiyi kullanmaktadır. Ancak imza yetkisinin devrinde, yetki devrinden farklı olarak karar alma yetkisi imza yetkisini devreden makamda kalmaktadır.
Belediye başkanlarının da ancak yasal olarak münhasıran belediye başkanının imzalayacağı işlemler dışında olmak üzere kendilerinin imzalayacakları diğer işlemlerle sınırlı olarak imza yetkilerini devredebilecekleri şüphesizdir. Ancak belediye encümenine ait bir yetkinin belediye başkanı tarafından imza devri usulü ile devredilemeyeceği de tabidir.
Yukarıdaki mevzuat hükümlerinden; kanunlarda öngörülen para cezalarını vermekle görevli karar organının belediye encümeni, kurumun karar organlarınca alınan kararları uygulamakla görevli yürütme organının ise belediye başkanı olduğu, 5393 sayılı Kanuna göre belediye başkanlarının diğer kanunlarla belediyelere verilen ancak meclis yahut encümen kararını gerektirmeyen yetkileri kullanabileceği, öte yandan; gerek 2872 sayılı Kanun gerek 2008/06 sayılı yetki devri genelgesinde “Belediye Başkanlıkları” ibaresi kullanılmaktaysa da, yetki devri için kurulması gereken “Çevre Denetim Birimlerinin” başkanlık makamına değil, belediye tüzel kişiliğine ait bir birim olduğu düşünüldüğünde bu ibarenin belediye tüzel kişiliğini ifade eden temsil makamının isminin kullanılmasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır.
Keza 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 22. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında yer alan, sırasıyla “Kabahat dolayısıyla idari yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idari kurul, makam veya kamu görevlileri yetkilidir.” ve “Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir.” hükümleri dikkate alındığında, “ilgili kanun” ibaresiyle yetki devri yapılabilecek kurum ve kuruluşların teşkilat kanunlarının kastedildiği, bu bağlamda; Belediye teşkilatını düzenleyen 5393 sayılı Kanun’un 34/e maddesiyle belediyenin vereceği cezalara ilişkin karar alma görevi açıkça belediye encümenlerine bırakılması nedeniyle, 5326 sayılı Kanun’un 22/2. maddesinde Belediye Başkanının ceza verebilmesine yönelik yetki yönünden öngörülen şartın oluşmadığı, dolayısıyla 2872 sayılı Kanun uyarınca verilecek cezalar konusundaki yetkinin yürütme organı olan belediye başkanı tarafından kullanılamayacağı açıktır.
Olayda ise, dava konusu idari para cezasının … Büyükşehir Belediye Başkanı adına Genel Sekreter Yardımcısı tarafından verildiği görülmektedir.
Bu durumda; yetkili Belediye Encümeni yerine Genel Sekreter Yardımcısı tarafından tesis edilen dava konusu işlemde, yetki yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığından, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği oyuyla, aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir