Danıştay 6. Daire, Esas No: 2019/12595, Karar No: 2022/5015

Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2019/12595 E. , 2022/5015 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/12595
Karar No : 2022/5015

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1- …
2- …
3- …
VEKİLLERİ : Av. …
DİĞER DAVACI : 4-… İnşaat Turizm Elektrik Tarım San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı – …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Aydın İli, Didim İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin düzenlenen yapı ruhsatlarının Didim Belediye Başkanlığı’nın … tarih ve … sayılı işlemi ile iptal edilerek yapılan imalatların inşaat aşamasında iken 22/04/2014 tarihli yapı tatil zaptı ile tespit edilerek mühürlenmesine rağmen 17/02/2016, 07/03/2016 ve 29/03/2016 tarihlerinde yapılan kontrollerde mühür fekkine gidilerek inşai faaliyetlere devam edildiğinin ve ruhsatsız imalat yapıldığının tespit edildiğinden bahisle, 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca 706.558,44-TL imar para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Didim Belediyesi Encümeni kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dosyada bulunan bilgi ve belgeler ile hükme esas alınabilir nitelikte bulunan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca davacılara 706.558,44-TL idari para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca davacıların reddi hakim talebinin incelenmeksizin reddine, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu, ayrıca imar barışından yararlanılarak yapı kayıt belgesi alındığı, bu nedenle, yıkım ve para cezasının iptali gerektiği iddia edilmiştir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacılar vekili tarafından, 22/08/2019 tarihinde kayda giren dilekçe ile ihtilaflı yapılara ilişkin olarak … tarihli ve … sayılı ve … tarihli, … sayılı ve … tarihli … sayılı yapı kayıt belgeleri dikkate alınarak temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de, 3194 sayılı Kanunun Geçici 16. maddesinin 4. fıkrası ve Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin 6. maddesinde yer alan, yapı kayıt belgesi ilgili belediyesine verildikten sonra 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezalarının iptal edileceği düzenlemesi karşısında, söz konusu işlemleri tesis eden idarelerce gerekli iptal işlemleri yapılacağından davacı vekilinin iddiası yerinde görülmemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Aydın İli, Didim İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazda ruhsatsız yapı yapıldığı 22/04/2014 tarihli yapı tatil zaptı ile tespit edilmiş olup 17/02/2016, 07/03/2016 ve 29/03/2016 tarihlerinde yerinde yapılan kontrollerde mühür fekkine gidilerek inşai faaliyetlere devam edildiğinden bahisle, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca 706.558,44-TL imar para cezası verilmesine dair … tarih ve … sayılı Didim Belediye Encümeni kararı tesis edilmiştir.
Bunun üzerine görülmekte olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun, 4577 sayılı Kanunla değişik 2. maddesinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar “iptal davası” olarak tanımlanmış olup, bu davalar idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli araçlardandır.
Ancak, yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Aksi halde, kişilerin kendisine etkisi bulunmayan, menfaatlerini ihlal etmeyen idari işlemler hakkında da iptal davası açma hakkı doğar ve bu durum idarenin işleyişini olumsuz etkiler.
Aynı Kanunun 14. maddesinde de; dava dilekçelerinin ehliyet yönünden inceleneceği ve 15/1-b maddesinde; bu hususta Kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, Anayasanın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” kenar başlıklı 38. maddesinin 7. fıkrasında, “Ceza sorumluluğu şahsidir” hükmü yer almaktadır. Ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza hukukunun temel ilkelerindendir. Cezaların şahsiliğinden amaç, bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılamaması, başka bir anlatımla bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulamamasıdır. Anayasanın 38. maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından idari para cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tabidir.
3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesinde; “Bu maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari müeyyideler uygulanır. Ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine ve aykırılığı altı işgünü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere aşağıdaki şekilde hesaplanan idari para cezaları uygulanır. (…)” şeklinde düzenlenmiştir.
Cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca, 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesine göre verilecek olan para cezasının ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapıyı fiilen yapan ya da yaptıran kişi adına, bir başka ifade ile yapı sahibi adına verilmesi gerekmektedir. Yapı sahibinin ise her zaman taşınmaz maliki ile aynı kişi olması zorunlu olmadığından, ruhsatsız yapıyı yapan kişinin taşınmaz malikinden farklı bir kişi olduğunun anlaşılması durumunda, taşınmaz maliki adına değil, yapıyı yapan adına para cezası verilmesi gerekmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1- Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının davacılardan … İnşaat Turizm Elektrik Tarım San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye ilişkin kısmı yönünden;
Olayda; dava konusu encümen kararı ile verilen idari para cezasının … ve hissedarları adına tesis edildiği, şahsa sıkı sıkıya bağlı nitelikte olan bu yaptırım kararının iptali istemi ile dava açmakta davacı … İnşaat Turizm Elektrik Tarım San. ve Tic. Ltd. Şti’nin kişisel ve güncel bir menfaat bağının bulunmadığı görülmektedir.
Bu itibarla; davacı hakkında, davanın idari para cezası işlemine ilişkin kısmı bakımından ehliyet yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, idari para cezasının esası incelenmek suretiyle verilen İdare Mahkemesi kararının bu kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
2- Kararın, diğer davacılara ilişkin kısmına gelince;
Yukarıda aktarılan Anayasal hükümler ve yapılan açıklamalara göre; idarenin işlemlerinin belirli, açık, kesin ve anlaşılır olması gerekmektedir. Bu nedenle bir idari işlem kim veya kimler hakkında tesis edilmiş ise, bu kişilerin açık ve kesin bir şekilde işlemde belirtilmesi zorunludur. Aksi takdirde, bu konudaki bir belirsizlik kişinin idari işlemin muhatabı olup olmadığı konusunda duraksamaya düşmesine, bunun akabinde bu işleme karşı yetkili mercilere itiraz hakkını ya da yargı mercileri önünde dava açma hakkını kullanamamasına neden olabilecektir. Böyle bir durumun hukuk devleti ilkesini, kişinin hak arama özgürlüğünü zedeleyeceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; Aydın İli, Didim İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazda ruhsatsız yapı yapıldığının 22/04/2014 tarihli yapı tatil tutanağı ile tespit edilmiş olup 17/02/2016, 07/03/2016 ve 29/03/2016 tarihlerinde yerinde yapılan kontrollerde mühür fekkine gidilerek inşai faaliyetlere devam edildiğinin tespit edildiği, tutanaklarda söz konusu yapı sahibinin … ve Hissedarları olarak belirtildiği, bunun üzerine dava konusu … tarih ve … sayılı Didim Belediyesi Encümeni kararıyla, 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca davacı ve hissedarlarına 706.558,44-TL para cezası verildiği anlaşılmıştır.
Olayda; yapı tatil tutanaklarında “yapı sahibinin …ve Hissedarları” olarak belirlendiği, dava konusu encümen kararında ise, yapı tatil tutanağı ile belirlenen parsel sahiplerinin kimler olduğunun belirtilmediği, para cezasının muhatabı veya muhataplarının açık ve kesin bir şekilde belirtilmemesi suretiyle işlem tesis edildiği ayrıca para cezasının maliklerin hisseleri oranında mı verildiği yoksa eşit olarak mı verildiği belirtilmeden bir bütün olarak tesis edildiği de görülmektedir.
Bu durumda; dava konusu işlemde para cezasının … ve hissedarlarına verildiğinin belirtildiği görülmekte olup, para cezasının muhatabı veya muhataplarının açık ve kesin bir şekilde belirtilmesi suretiyle işlem tesis edilmesi gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ret usulünü düzenleyen 38. maddesinde; hâkimin reddi sebebini bilen tarafın, ret talebini en geç ilk duruşmada ileri sürmesi gerektiği, tarafın, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise en geç öğrenmeden sonraki ilk duruşmada, yeni bir işlem yapılmadan önce bu talebini hemen bildirmek zorunda olduğu, belirtilen sürede yapılmayan ret talebinin dinlenemeyeceği kuralına yer verilmiştir. Ret talebinin, ilk derece idare mahkemelerinde ise en geç nihai kararın verilmesine kadar istenmesi gerekmektedir. Bu durumda, bir davada reddi hakim isteminde bulunabilmek için, reddi istenen hakimlerin davaya bakmak durumunda olan hakimler olması gerekmektedir. Başka bir anlatımla, açılmış ve süre gelen bir davaya bakmakla görevli ve yetkili olan hakim veya hakimler için yasada öngörülen sebeplerle reddi hakim isteminde bulunulabilir.
Davacının istinaf kararına karşı temyiz başvurusunda bulunduğu dilekçede, ilk derece Mahkeme başkanı ve üyeleri ile … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi hakimlerinin reddine ilişkin talebinin; dava hakkında mahkemesince esastan karar verildiği, Bölge İdare Mahkemesince de istinaf istemi hakkında karar verildiğinden bu aşamada incelenmesine olanak bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 20/04/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir