Danıştay 3. Daire, Esas No: 2021/1594, Karar No: 2022/694

Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2021/1594 E. , 2022/694 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/1594
Karar No : 2022/694

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU:Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararına uyulmaksızın ilk kararda ısrar edilerek verilen ve Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nca temyiz istemi ısrar hükmü yönünden reddedilen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket adına, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri üzerine 2012 yılının Haziran, Temmuz, Eylül, Ekim ve Aralık dönemleri için tahakkuk eden katma değer vergisi, hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması ve Ağustos ve Kasım dönemlerinde indirilecek katma değer vergisinin azaltılmasına yol açacak tahakkuk işlemlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Hakkında herhangi bir inceleme yapılmayan davacı tarafından, özel esaslara tabi mükellefler listesine alınmamak, iade taleplerinde sorun yaşamamak amacıyla ihtirazi kayıtlı olarak verildiği anlaşılan düzeltme beyannameleri üzerine tahakkuk ettirilen katma değer vergisi ve hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle, vergi, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezası kaldırılmış, Ağustos ve Kasım dönemlerine ilişkin tahakkuk işlemleri iptal edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Sahte fatura düzenleyicisi olduğu yönünde olumsuz tespit bulunan mükelleften alınan faturaların gerçek bir ticari faaliyete dayandığını kanıtlama yükünün davacıya düştüğü, düzeltme beyannamelerine karşı dava açılamayacağı, dava konusu tahakkukta ve kesilen cezada hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ…’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 11/03/2020 tarih ve E:2019/1566, K:2020/321 sayılı kararıyla Dairemize gönderilen dosya ile ilgili Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davalı idarenin … tarih ve … sayılı yazısı üzerine ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamesine istinaden 2012 yılının Haziran, Temmuz, Eylül, Ekim ve Aralık dönemleri için tahakkuk eden katma değer vergisi, hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması ve Ağustos ve Kasım dönemlerinde indirilecek katma değer vergisinin azaltılmasına yol açacak tahakkuk işlemlerinin iptali yolunda verilen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı sayılı ısrar kararına yöneltilen davalı idarenin temyiz istemini ısrar hükmü yönünden reddeden, kararın, tahakkuk eden vergi ve hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkralarının temyizen incelenmek üzere dosyanın Danıştay Üçüncü Dairesine gönderilmesine karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 11/03/2020 tarih ve E:2019/1566, K:2020/321 sayılı kararının düzeltilmesi istemi aynı Kurulun 28/04/2021 tarih ve E:2021/284, K:2021/692 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri sayılarak (a) bendinde iptal davası, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan dava olarak tanımlanmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mükelleflerce, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri esas alınarak yapılan tahakkuk, hesaplanan gecikme faizi ve kesilen vergi ziyaı cezalarına karşı açılan davaların esası incelenmeden reddedilmeleri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve Başvuru No:2015/15100 sayılı kararıyla; başvurucuların mülkiyet haklarına müdahale teşkil eden vergilendirme işlemlerinin yargı yoluyla denetlenebilmesi imkânına sahip olamadıkları dolayısıyla, derece mahkemelerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 378. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen hukuk kuralını, düzeltme beyannamesine ihtirazi kayıt konulmasının dava açma hakkı vermeyeceği şeklinde yorumlamasının -sürecin bütününe bakıldığında- başvurucuların, müdahalenin hukuka aykırı olduğuna yönelik olarak iddia ve itirazlarını etkin bir biçimde sunamaması sonucuna yol açtığı, buna göre somut olayda mülkiyet hakkının öngördüğü usul güvencelerinin sağlanamamasından dolayı müdahalenin başvuruculara şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği, mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin kamu yararı amacı arasında olması gereken adil dengenin başvurucular aleyhine bozulduğu sonucuna ulaşıldığı, başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahale ölçüsüz olduğu gerekçesiyle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere vergi mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda “Mevzuat” bölümünde yer verilen tanıma göre açılan bir iptal davasında iptali istenilen işlemin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları açısından ayrı ayrı hukuka uygun olup olmadıklarının denetlenmesi gerekmekte olup, bu unsurlardan birisinde hukuka aykırılık bulunursa işlem iptal edilmelidir.
Hukuka uygunluk denetiminin yapılması gereken sebep unsuru idari yargıda; idareyi işlemi yapmaya iten saik olarak tanımlanmıştır. İdare tesis ettiği işlemi, gerçek ve hukuka uygun sebeplere dayandırmak zorundadır. Sebebin gerçek olması, varlığının usulüne uygun olarak yapılan tespitlerle ortaya konulmuş olması; hukuka uygun olması ise idarenin işlemi dayandırdığı sebebin, kanunda tesisi için dayanabileceği öngörülen sebeplerden olması anlamına gelmektedir.
Dava konusu uyuşmazlıkta sebep unsuru, davalı idarenin davacıya gönderdiği … tarih ve … sayılı yazıda yer alan ve hakkında olumsuz tespit/rapor bulunduğu belirtilen mükelleften yapılan alımların gerçek kabul edilmemesidir.
Bu durumda davacı tarafından verilen düzeltme beyannamelerine konulan ihtirazi kayıt kabul edilmeyerek tahakkuk ettirilen vergi ve hesaplanan gecikme faizinin sebep unsuru hakkında yargısal denetim yapılması gerekirken bu husus göz ardı edilmek suretiyle yazılı gerekçeyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyize konu Vergi Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
2. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir