Danıştay 3. Daire, Esas No: 2019/2533, Karar No: 2022/626

Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/2533 E. , 2022/626 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/2533
Karar No : 2022/626

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı/…
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLLERİ : Av. … Av. … Av. …
İSTEMİN KONUSU :…. Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin …Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …Nakliyat Demir Çelik Kömür Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin yetkilisince verilen düzenleme şeklinde vekaletnameye istinaden adı geçen şirkete vekil tayin edilen davacının kanuni temsilcisi olduğundan bahisle adına 2016 ve 2017 yıllarına ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden oluşan kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 17. maddesinin 1. bendi gereğince ihtiyati tahakkuk kararı alınmasına yönelik …tarih ve …sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 9. maddesinin 1. fıkrasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, 13. maddenin 1 ila 5. bentlerinde sayılan hallerin bulunması durumunda ihtiyati tahakkuk yapılacağının hükme bağlandığı, uyuşmazlık konusu olayda, 6183 sayılı Yasa’nın 13. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen 9.madde gereğince teminat istenmesini mucip haller koşulunun gerçekleştiği anlaşıldığından 213 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca asıl borçlu şirkete ait kamu alacaklarından sorumlu tutulabilecek olan ve aynı zamanda 6183 sayılı Kanun’un 3. maddesi gereğince amme borçlusu sıfatı bulunan davacı adına kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla vergi inceleme elemanınca yapılan ilk hesaplamalara göre belirlenen miktar dikkate alınarak alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurun kararına dayalı olarak tesis edilen dava konusu ihtiyati tahakkuk işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti : 6183 sayılı Kanun’un 17 maddesinde ihtiyati tahakkuk işleminin mükellefler adına tesis edilebilecek bir güvence yöntemi olduğunun öndörülmesi ve sözü edilen şirketin genel vekili olmasının davacıyı vergi mükellefi durumuna getirmeyeceği dikkate alındığında, hakkında tesis edilen işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilerek Vergi Mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra dava konusu işlem iptal edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : …Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Vergi Denetim Kurulu müfettişlerinin de katılımıyla çok sayıda adreste yapılan arama, el koyma ve gözaltı işlemleri neticesinde elde edilen bilgi ve belgelerden hareketle söz konusu işlemleri koordine eden kurum tarafından ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemleri yönünden talepte bulunulduğu, uyuşmazlık konusu işlemin tesis edilebilmesi için kamu alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olmasının yeterli sayıldığı, davacının da aralarında bulunduğu 180 mükellefi kapsayan incelemenin mahiyeti gereği bir ekip tarafından yürütüldüğü, inceleme sırasında ortaya çıkan hususların ekip başkanına aktarıldığı ve bu doğrultuda kurum içi yazışmaların yapıldığı, davacının ortağı olduğu şirketin 2016 ve 2017 yıllarında kayıtlarına aldığı sahte fatura tutarları dikkate alınmak suretiye katma değer vergisi yönünden ilk hesaplamaların yapıldığı, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı üzerine davacı adına kayıtlı taşıtlar ve banka hesaplarına elektronik haciz uygulandığı, tapu sicil müdürlüklerine haciz bildirileri gönderildiği, demir çelik sektöründe kayıt dışı faaliyetin çok yaygın olduğu, paravan firmalar arasında gerçeği yansıtmayan işlemler nedeniyle kamu zararına yol açıldığı, ihtiyati tahakkuk ve haciz işlemlerinin, teminat gösterilmediği de dikkate alındığında, davacının ticari faaliyetine engel oluşturmayacağı, kamu alacağının güvence altına alınmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 22/02/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir