Danıştay 3. Daire, Esas No: 2019/2149, Karar No: 2022/1105
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/2149 E. , 2022/1105 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/2149
Karar No : 2022/1105
TEMYİZ EDENLER :1-(DAVACI) … Klima Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
2-(DAVACI) … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU :… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin …. tarih ve E:.., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan … Holding Emekli ve Yardım Sandığı Vakfına, çalışanları adına ödenen işveren katkı payının ücret mahiyetinde olduğu ve gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerektiğinden bahisle düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi inceleme raporu uyarınca 2011 yılının tüm dönemleri için ikmalen salınan gelir (stopaj) vergisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacı şirketin, … Holding Emekli ve Yardım Sandığı Vakfına, çalışanlarının vergilendirilmiş ücretinden keserek yaptığı ödemeleri “kesenek” olarak adlandırdığı ve çalışanların ücret bordrolarına dâhil ederek gelir vergisi tevkifatına tabi tuttuğu ancak ücret bodrosu dökümlerinde “iştirak payı” adıyla yer alan ödemeleri çalışanların ücret bodrolarındaki gelir vergisi tevkifatına tabi tutmadığı, … Holding Emekli ve Yardım Sandığı Vakfının 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20. maddesi kapsamında kanuni sandık statüsünde olmadığı, yardımlaşma sandığı statüsünde olduğu, iştirak paylarının 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesinde yer alan ücret unsurlarının tamamını sağladığı, çalışana net bir menfaat olması nedeniyle brütleştirilmek suretiyle ücret matrahına dâhil edilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, aynı hukuki sebeple, başka bir kurum hakkında yapılan tarhiyata karşı açılan davada verilen kararın kesinleşmesinden sonra, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği ileri sürülerek yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 21/02/2015 tarih ve 29274 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan … gün ve Başvuru No:… sayılı kararıyla; uzun yıllar boyunca yapılan katkı payı ödemelerinin vergilendirilmemiş olması, somut olay bağlamında menfaatin elde edildiği zamana ilişkin kanun hükmünün açık ve net olmaması ve bu hususun yargı kararlarından da anlaşılması, Vakfa ödenen katkı payları üzerinde çalışanların tasarruf haklarının bulunmadığına ilişkin Yargıtay içtihadı olduğu ve katkı paylarının ücret olarak vergilendirilmeyeceğine ilişkin başka bir kuruma verilmiş mukteza bulunması hususları karşısında, söz konusu katkı payı ödemelerinin ücret kapsamında değerlendirilerek vergilendirilmesini mümkün kılacak kanuni öngörülebilirlik şartının 2013 yılında ortaya çıkan Danıştay kararlarıyla sağlanabileceği, bu tarihe kadar yapılan vergi tarhiyatları ile kesilen cezaların söz konusu öngörülebilirlik koşulunu sağlamadığı gerekçesiyle, vergi asılları bakımından varılan sonuç dolayısıyla vergi cezaları bakımından ayrıca değerlendirme yapılmasına da gerek görülmeyerek, Vakfa yapılan katkı payı ödemeleri üzerinden vergi ve ceza tahsil edilmesi nedeniyle başvurucunun, Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılarak, başvurucunun Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için, yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucudan tahsil edilen tutarın tahsil tarihi itibarıyla yasal faizi ile birlikte tazminat olarak ödenmesine karar verildiği, esasen, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru üzerine verdiği “ihlal kararlarının” mahkemeler nezdinde bağlayıcı olduğu yönünde bir hüküm bulunmasa da söz konusu ihlal kararlarının Mahkemeler için emsal teşkil etmesi yönünden önemli bir işlevi bulunduğu, nitekim, Anayasa Mahkemesince verilmiş bir ihlal kararının varlığı halinde söz konusu tespit edilen ihlalin tekrar yaşanmaması yönünde gerekli tedbir ve kararların alınması gerektiği hususunun evrensel hukuk ilkelerinin ve hukuk devleti ilkesinin gereği olduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlal kararı üzerine kararın iç hukuktaki yansımalarında olduğu gibi ihlal kararına sebebiyet veren işlemlerin aynısının idarece devam ettirilmemesi, işlemlerin tesis edilmiş olması halinde geri alınması, işlemlerin yargıya taşınmış olması halinde ise mahkemelerce tekrar ihlale ve tazminata hükmedilmesine neden olabilecek mahiyette karar verilmemesi ve Anayasa Mahkemesinin taraflar haricindeki kişiler ve kurumlar tarafından bağlayıcı olmayan ama emsal teşkil edebilecek nitelikteki kararının dikkate alınması hukuk devleti ilkesinin sonucu olduğu, bu durumda davacı adına salınan verginin 2011 vergilendirme dönemine ilişkin olduğu ve vergilendirme döneminde Kanun hükmünün açık olmadığı ve öngörülebilirliğin ise ancak 2013 tarihli Danıştay kararıyla sağlandığı göz önüne alındığında yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu vergi kaldırılmıştır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, verginin sorumlusu olarak işverence yapılan sosyal güvenlik harcamalarının ücret olarak nitelendirilemeyeceği, ilk derece mahkemesince verilen kararın gerekçesinin de işveren katkı payının ücret olarak değerlendirilemeyeceği şeklinde olması gerektiği, Anayasa Mahkemesinin anılan kararı uyarınca mevzuatta öngörülebilirlik olmadığı gerekçesiyle tarhiyatın iptal edilmesi durumunda bu kararın 21/02/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlandığı dikkate alınarak verilmesinin hukuka uygun düşeceği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Davalı idare tarafından, davacı şirketin işlemlerinin incelenmesi sonucunda, şirket tarafından … Holding Emekli ve Yardım Sandığı Vakfına ödemelerde bulunulduğu ve bu ödemeleri çalışanların ücretine dâhil etmediği ve ücret bordrosunda “vakıf işveren kesintisi” adı altında yaptığı ödemeleri gelir vergisi tevkifatına tabi tutmadığı, vergide kanunilik ilkesi gereği yapılan ödemelerin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesi uyarınca ücret unsurlarının tamamını taşıdığı, çalışana net bir menfaat olduğundan brütleştirmek suretiyle ücret matrahına dâhil edilmek suretiyle yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan bahse konu vakfın zorunlu sandıklardan olmayıp Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan ek bir sandık niteliği taşıdığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMASI :
Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
Davacı tarafından, tarhiyatın hukuka aykırı olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Davacı temyiz isteminin incelenmeksizin reddi, davalı idarenin ise temyiz isteminin reddi ile Vergi Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, davalı idare temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler sözü edilen kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Olayda, 2011 yılının tüm dönemleri için ikmalen salınan gelir (stopaj) vergisini kaldıran … Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararına davalı idarece yöneltilen istinaf başvurusunun … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği dikkate alındığında, davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmayarak sözü edilen kararın davacı yönünden kesinleştiği dikkate alındığında, ortada davacı tarafından temyizen bozulması istenebilecek bir karar bulunmadığından davacı temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerekmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idare temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. Davacı TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 14/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.