Danıştay 3. Daire, Esas No: 2018/702, Karar No: 2021/6092
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2018/702 E. , 2021/6092 K.
“İçtihat Metni”
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/702
Karar No : 2021/6092
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle önceki yıldan devreden katma değer vergisinin olmadığı da gözetilerek yeniden oluşturulan beyan tablosu uyarınca 2012 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için re’sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu tarhiyatın önceki yıldan devreden indirilebilecek katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu Aralık 2011 dönemi için yapılan katma değer vergisi tarhiyatına karşı açılan davanın reddedildiği, öte yandan defter ve belge isteme yazısının usulüne uygun şekilde davacının ikamet adresinde oğluna tebliğine karşın herhangi bir mücbir sebep hali olmaksızın defter ve belgeler incelemeye ibraz edilmediğinden yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Defter ve belge isteme yazısının ayrıldığı eşinin ikamet adresinde oğluna tebliğ edilmesi nedeniyle tebliğin kendisine yapılmış sayılamayacağı, defter ve belgeleri gizleme gibi bir kastının bulunmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun tebliğlere ilişkin hükümlerinde lehine değişiklikler yapıldığı, talep halinde defter ve belgelerin vergi dairesine ibraz edilebileceği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının, 2012 yılına ait defter ve belgelerin ibrazına ilişkin 21/07/2016 tarihli yazı, ikametgah edresinde oğluna 01/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği halde ilgili yıl defter ve belgelerin süresinde ibraz edilmediğinden bahisle indirim konusu yaptığı katma değer vergisinin reddi suretiyle önceki yıldan devreden indirilebilecek katma değer vergisinin azaltıldığı da gözetilerek yeniden oluşturulan beyan tablosu uyarınca dava konusu tarhiyatın yapıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93 ilâ 109. maddelerinde; tebliğ esasları, tebliğin muhatapları, posta ve ilan yoluyla tebliğler ile memur eliyle tebliğ ve tebliğ yerine geçen işlemler düzenlenmiş, tebligatın nerede, nasıl ve kimlere yapılacağı belirlenmiştir.
Aynı Kanun’un 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, şu kadar ki ilgilinin kabul etmesi şartiyle tebliğin daire veya komisyonda yapılmasının mümkün olduğu kurala bağlanmıştır.
“Tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94. maddenin 1.fıkrasında, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, 2365 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen 3. fıkrasında ise kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin, ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Uyuşmazlığın doğduğu dönemde yürürlükte olan haliyle 213 sayılı Kanun’un 101. maddesine göre bilinen adresler; mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adresler, adres değişikliğinde bildirilen adresler, işi bırakmada bildirilen adresler, vergi beyannamelerinde bildirilen adresler, yoklama fişinde tesbit edilen adresler, vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler, yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tesbit edilen adresler (İlgilinin tutanakta imzası bulunmak şartiyle), bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarında tesbit edilen adresler olarak sayılmış, tebligatın gönderilmesinde bu adreslerden tarih itibariyle tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tesbit edilmiş olan adresin dikkate alınacağı belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Tebliğ, hukuki bir işlemden ilgili kimsenin haber almasını sağlamak için, yetkili makamın kanuni şekilde yazı veya ilan ile yapacağı belgelendirme işlemi olup amaç, ilgilinin yasal haklarını kullanabilmesine imkan tanımaktır. Tebliğin esasları, kimlere yapılabileceği ve hangi adreslerde yapılacağı 213 sayılı Kanun’un 93 ve müteakip maddelerinde açıklanmış bulunmaktadır.
Buna göre asıl olan tebligatın mükelleflerin bilinen adreslerinde yapılmasıdır. Bilinen adreslerin hangileri olduğu ise yukarıda da ifade edildiği üzere 213 sayılı Kanun’un 101. maddesinde sayılmıştır.
Mükelleflerin ikamet adresinin bilinen adreslerden olmaması nedeniyle defter ve belgelerin ibrazına ilişkin yazının davacının ikamet adresinde 01/08/2016 tarihinde oğluna tebliğ edilmesinin 213 sayılı Kanun’un tebliğe ilişkin usullere uygun olduğundan söz edilemeyeceği dikkate alındığında, defter ve belge ibraz etmeme eyleminden kaynaklı re’sen tarh nedeninin bulunmadığı sonucuna varıldığından, öte yandan tarhiyatın önceki yıldan devreden indirilebilecek katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu Ocak ila Aralık 2011 dönemleri için yapılan katma değer vergisi tarhiyatına karşı açılan davanın reddi yolundaki … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı, Danıştay Üçüncü Dairesinin 14/12/2021 tarih ve E:2018/699, K:2021/6091 sayılı kararı ile bozulduğundan ve bozma kararı uyarınca verilecek kararın sonucu dava konusu tarhiyatı etkileyeceğinden yazılı gerekçeyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki kararın bozulması gerekmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. …Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 14/12/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X) KARŞI OY:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 94. maddesinin 1. fıkrasında tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, 2. fıkrasında tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olacağı, 2365 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasında tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerinde memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı, muhatap yerine bu şekilde tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerektiği belirtilmiştir.
Anılan maddeye eklenen 3. fıkrayı düzenleyen kanun maddesinin gerekçesinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun aile fertlerine tebliğe imkan verdiği, dolayısıyla yapılan fıkra ilavesinin bilumum tebliğlerde geçerli olan bir esasın mali tebliğlere de teşmilinden ibaret olduğu, ilanen yapılan tebliğlerin mükellefin ıttılaına girme ihtimalinin aile fertlerine yapılan tebliğlere göre daha düşük olduğu, bu nedenle uygulamada mükelleflerin tebliğ konusunu zamanında öğrenip itiraz haklarının kaybına sebebiyet verdiği, eklenen fıkra ile uygulamada kolaylık sağlanacağı ve mükelleflerin haklarının zayi olmasının önleneceği ifade edilmiştir.
213 sayılı Kanun’un 101. maddesinde, mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adreslerin bilinen adreslerden olduğu; 102. maddesinde, tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarfın posta idaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, bu işlemlerin komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda, yukarda belirtilen kanun maddeleri ve sözü edilen madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, defter ve belge isteme yazısının davacının ikametgah adresinde oğluna tebliğ edilmesinin hukuka uygun olduğu, dolayısıyla katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan tarhiyatta hukuki isabetsizlik görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile isteme konu yapılan kararın onanması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyorum.